Alt İşveren Taşeron Şirketler ilgili değişiklik yapıldı
İş Kanunu’nun 2. maddesinde de aynı yaklaşım benimsenmiş ve alt işverenlik ilişkisinin tanım, kriter ve koşulları belirtildikten sonra “Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme…
Alt İşverenin İşyeri Dosyasının İptali ile İşçilerinin Başlangıçtan
İtibaren Asıl İşverenin İşçisi Sayılması Genel hukukta muvazaalı sözleşmenin yaptırımı, muvazaalı işlemin yok sayılarak, tarafların gizlemeye çalıştıkları gerçek iradelerinin dikkate alınmasıdır. İş Kanunu’nun 2. maddesinde de aynı yaklaşım benimsenmiş ve alt işverenlik ilişkisinin tanım, kriter ve koşulları belirtildikten sonra “Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.” denilmek suretiyle, muvazaa halinde muvazaalı alt işverenlik ilişkisi yok sayılmış ve tarafların gerçekte asıl işverenin işçisi olmasının amaçlandığı ancak işçilerin haklarını kısıtlamak ya da belirli kamusal yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla bu durumu sözde alt işverenlik sözleşmesi ile perdelemeye çalıştıkları varsayılmıştır. Yönetmeliğin 13’üncü maddesinde de, muvazaa tespitinin yargı süreci sonunda onanması halinde, alt işverene ait işyeri ile ilgili tescil işleminin bölge müdürlüğünce (Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce) iptal edileceği ve alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılacağı ifade edilmektedir. Böylece, muvazaalı alt işverenlik sözleşmesi yok sayılacağından, görünürdeki alt işverenin işçisi olarak gösterilen kişiler doğrudan doğruya asıl işverenin işçisi olacak ve bu asıl işveren, iş sözleşmesinin tarafı haline gelerek işçilerin ücret ve diğer her türlü işçilik haklarından doğrudan doğruya “işveren” sıfatı ile sorumlu olacaktır. Her ne kadar Kanun ve Yönetmelikte belirtilmese de, kesinleşen muvazaa tespiti üzerine il müdürlüğünün yapması gereken diğer bir işlem de, durumu SGK il müdürlüğüne bildirerek alt işverenin SGK dosyasının da iptalini ve bu dosyadaki işçilerin tescilinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin dosyasına aktarılmasını sağlamak olacaktır.
İŞVERENLERE İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİ
Muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin kesinleşmesi halinde, bu ilişkiye taraf olan muvazaalı asıl işveren ve alt işveren bakımından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 ve 3’üncü maddesine muhalefet fiili sabit hale geldiğinden, aynı Kanunun 98’inci maddesinin birinci fıkrası ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca her iki işverene de ayrı ayrı idari para cezası (ilgili Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü tarafından) verilecektir. Asıl işverenin birden fazla alt işveren ile veya alt işverenin birden fazla asıl işveren ile çalışması halinde, her bir asıl veya alt işverene, taraf olduğu her bir muvazaalı alt işverenlik sözleşmesi için ayrı ayrı olmak üzere bu yaptırım uygulanacaktır.
SONUÇ
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin tanımı ve unsurları ile bu konudaki yasak ve kısıtlamalara ve ayrıca alt işverenlik ilişkisinde muvazaa olgusuna ilişkin kriterler ile muvazaanın incelenme usul ve esaslarına 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. ve 3. maddeleri ile Alt İşverenlik Yönetmeliği’nde yer verilmiş olup, bu hususta yüksek yargı kararları da uygulamaya yön vermeye devam etmektedir. Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığına ilişkin inceleme, işçi veya işçi sendikalarının açacakları davalar kapsamında yargı mercileri tarafından yapılabildiği gibi, gerek çalışma hayatının genel anlamda teftiş ve denetimi gerekse 5763 sayılı Kanun ile getirilen özel düzenleme kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri tarafından da idari yönden yapılabilmektedir. Uygulamada özellikle iş sözleşmesi sona eren alt işveren işçilerinin bireysel alacaklarını doğrudan asıl işverenden talep ettiği muvazaa iddialı alacak davalarına ve asıl işverenin kadrosuna iade edilme talebini konu alan muvazaa iddialı işe iade davalarına sıkça rastlanmaktadır. Bu tür bireysel davalara dayalı yargısal incelemenin zayıf yanı, muvazaa olgusunun bireysel bir dava kapsamında incelenmesi nedeniyle verilen kararın yalnızca ilgili işçi açısından bağlayıcı olması ve alt işverenlik ilişkisinin geneli ve aynı işyerindeki diğer işçiler ile ilgili bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmamasıdır. İş Kanunu’nun 3’üncü maddesinde 5763 sayılı Kanunla yapılan değişiklik kapsamında iş müfettişleri tarafından yapılan idari nitelikteki muvazaa incelemeleri ise, belirli bir alt işverenlik sözleşmesinin / alt işverenlik ilişkisinin bütünü ile ilgili yapılmakta ve yapılan tespitin kesinleşmesi halinde tüm tarafları (asıl işveren, alt işveren ve alt işverenin işçileri) bağlamaktadır. Bu kapsamda iş müfettişleri tarafından düzenlenen muvazaa tespitine ilişkin gerekçeli müfettiş raporu, muvazaalı ilişkinin tarafı olan asıl ve alt işverenlere tebliğ edilmekte, bu işverenler de tebliğ tarihinden itibaren 30 iş günü içinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilmektedir. İtiraz üzerine verilen karara karşı da Yargıtay’da temyiz başvurusu yapılabilmektedir.
5763 sayılı Kanun ile getirilen ilk düzenlemede iş mahkemesine başvuru süresi 6 iş günü iken 6552 sayılı Kanun ile bu sürenin 30 iş gününe çıkarılması işverenleri süre yönünden rahatlatırken, uyuşmazlığın kesin olarak çözümlenmesi sürecini geciktirmesi kaçınılmazdır. Yine daha önceki düzenlemede iş mahkemesinin müfettiş raporları ile ilgili kararı kesin hüküm niteliğinde iken yeni düzenlemede temyiz yolunun açılması da, alt işverenlik konusunda uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda farklı yerel mahkemelerce verilen birbirinden farklı kararların Yargıtay denetiminden geçmesi suretiyle Yargıtay’ın alt işverenlik konusundaki güçlü içtihatlarının bireysel alacak davaları dışında alt işverenlik ilişkisinin bütünü ile ilgili muvazaa değerlendirmelerine de yansıması bakımından son derece isabetli olmuştur. Bu değişikliğin de uyuşmazlığın kesin çözümlenme sürecini geciktireceği muhakkak ise de, yukarıda belirtilen olumlu yanlarının çok daha önemli olduğu kabul edilmelidir. Temyiz yolunun açılması ile, bir alt işverenlik ilişkisinin daha başlangıç aşamasında sırasıyla iş müfettişi, iş mahkemesi ve Yargıtay denetiminden geçirilerek yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda değerlendirilmesi suretiyle, sonradan doğabilecek belki yüzlerce bireysel iş uyuşmazlığının önünün alınması mümkün olacaktır. 6552 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerin yargı sürecini uzatacağını ön gören kanun koyucu her ne kadar bu durumu telafi etmek amacıyla aynı kanunda ‘basit yargılama usulü’ ve süre tahdidi gibi tedbirler getirmiş ise de, bu tür tedbirlerin iş yükü ve usul hukukundan kaynaklanan güçlükler nedeniyle pratikte uygulanamadığını, özellikle işe iade davaları ile ilgili oluşan 11 yılı aşkın tecrübeye dayanarak söyleyebiliriz.
Abdurrahmna KONYAR
Özel Güvenlik Hakları
İş Sosyal Güvenlik Hukuk
İŞTE YENİ YÖNETMELİK
25 Ağustos 2017 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 30165
YÖNETMELİK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 27/9/2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13 – (1) Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin iş müfettişlerince incelenmesi sonucunda muvazaanın tespitine ilişkin gerekçeli müfettiş raporu ve tutulan tutanaklar Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce işverenlere tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren otuz işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine görülecek olan dava basit yargılama usulüne göre dört ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi hâlinde Yargıtay altı ay içinde kesin olarak karar verir. Kamu idarelerince bu raporlara karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz edilmesi ve mahkeme kararlarına karşı diğer kanun yollarına başvurulması zorunludur.
(2) Rapora otuz iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.”
MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.
Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
27/9/2008
27010