Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Ahmet Gökalp, Türkiye ile Avrupa ve dünyadaki sendika anlayışını
Ülkemizde sendikacılık üzerinde kötü bir imaj oluşturulduğunu ifade eden Gökalp, “Sendikalar konusunda halkımız bilinçsiz. Sokağa çıkıp halka sorsanız sendika nedir deseniz. 10 kişiden 1 kişi sendikanın ne olduğunu anlatamaz. Sendikaları…
Sendikacılığın işçi sınıfının hak arama, mücadele etme alanı olduğunu kaydeden Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Ahmet Gökalp, sendikacılığın farklı bir deyimle işçinin sığınacağı, emekçi kesimin sığınacağı bir liman olduğunu söyledi.
“ÇALIŞANLARDA SENDİKA BİLİNCİ OLUŞMADI”
Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Ahmet Gökalp, Türkiye’de sendikacılığın çok uzun yıllar önce başladığını ama 1952’de Türk-İş kuruluşundan sonra sendikacılık faaliyetlerinin daha çok gelişip, büyüdüğünü açıkladı.
Emek hareketinin başladığı yıllar olarak, sendikal alanda hareketlilik başladığını vurgulayan Gökalp şöyle konuştu: “
Çalışanlarda sendika bilinci oluşmadı. Bunu da şuna bağlıyorum. İşveren dediğimiz kesim, gerek kamuda gerekse özel sektörde olsun işverenler kanadı sürekli sendikaları işçi sınıfına farklı tanıttı. Sanki onları terörizm edecek veya kötü olaylara sürükleyecek bir algı içine soktu. Ama sendikalar işçi sınıfının hak arama yuvalarıdır. Sendika, işçi ile işveren arasında köprüdür mantığını yerleştirmemize, işveren kanadı bir türlü izin vermedi. İşçilerin sendikalara bakış açısı da şu. Tabi ki bütün çalışanlar, bütün işçi kesimi ister ki; güvence altında olsun.
Daha iyi haklarla çalışsın. Bir haksızlığa uğradığında kendisine sahip çıkan birileri olsun istemiştir. Tabi ki, bütün işçi arkadaşlarımızın bunu canı yürekten istediklerini biz biliyoruz. Ama maalesef işte söz konusu insanların ekmeği olunca, bir takım şeyleri işçi arkadaşlar isteseler bile gerçekleştiremiyorlar. Bakış açısı bu.”
“SENDİKALAR KONUSUNDA HALKIMIZ BİLİNÇSİZ”
Genel hizmetler iş kolunda şu anda sendikalı olarak çalışan kendi iş kolunda 3 tane sendika bulunduğunu ifade eden Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Gökalp, toplam işçi sayısının 4 bin civarında örgütlü bir işçi bulunduğunu açıkladı.
Hizmet sektörü olarak tüm belediyeleri hesaplarsak 10 binlerin üzerinde çalışan kesim olduğunu vurgulayan Gökalp sözlerine şöyle devam etti: “Aynı zamanda, hastanelerin ve diğer kurumların temizlik şirketleri de bizim iş kolumuza girdiği için bu sayı çok daha fazla. Ama şu anda örgütlü olduğumuz toplam sendikalı işçi sayısı 4 binlerde. Halkın sendikaları değerlendirmesi şu şekilde, sendikacılık üzerinde kötü bir imaj oluşturulmuş.
Sendikalar konusunda halkımız bilinçsiz. Sokağa çıkıp halka sorsanız sendika nedir deseniz. 10 kişiden 1 kişi sendikanın ne olduğunu anlatamaz. Sendikaları tamamen farklı bir kurum gibi algılayan bir toplum var. Sendikalara karşı toplumun bu şekilde empoze edilmesi, bazı kesimler tarafından böyle anlamalarını istedikleri için sendikaların tamamen sokaklara çıkan, yürüyüş yapan, sağı solu kıran bir kurum gibi anlatılmış, ondan dolayı, toplumun sendikalara bakış açısı çok da öyle hoş değil.”
“SENDİKALARI GÜÇSÜZLEŞTİREN YAPI MEVCUT”
Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Gökalp, Belediye İş Genel Başkanı’nın tüm kongrelerde tüm toplantılarda söylemiş olduğu söz anımsatarak şunları dile getirdi: “Türkiye’de işçi sınıfının kurtuluşu tek konfederasyon, iş kolunda tek sendika. Eğer işçi sınıfı,
Türk toplumu bunu yapmadığı sürece, bu şekilde köle gibi çalıştırılmaya, açlığa mahkûm bir şekilde yaşamaya devam edecek. Bizim iş kolumuzda genel iş, hizmet iş ve belediye iş olmak üzere 3 tane sendika var. Birçok belediyede de 3 sendikamızın üyesi işçiler var. Dolayısıyla 3 sendikayı da güçsüzleştiren bir yapı mevcut. Örneğin sana bir haksızlık yapıldığında, sen müdahale ettiğinde o sendika buna duyarsız kalıyor.
Orada bir şey oldu mu biz duyarsız kalıyoruz. Onun için bizim Genel Başkanımızın söylemiş olduğu gibi biz hep şunu savunuyoruz. Tek konfederasyon, iş kolunda tek sendika, bu olmadığı sürece Türkiye’de işçi sınıfının çok ilerleyeceği bir yol olduğunu düşünmüyorum.
Sendikalı olmanın şu avantajı var. Birincisi sendikalı bir işçinin işten atıldığını düşünürsek en azından işten atılırsa sendikaların hak arama mücadelesi için bir işçi için zaman zaman gidip bire bir görüşmelerle çözülmüyorsa, basın aracılığıyla çözülemiyorsa daha farklı yöntemlerle eylem gibi, iş gibi yöntemlerle o işçiye sahip çıkmaktır.”
“AVRUPA VE DÜNYADA ÖNCE İNSAN ANLAYIŞI VAR”
Belediye İş Sendikası Şube Başkanı Gökalp, sendikalı bir işçinin yapılan toplu sözleşmede, ülkenin genel yapısına göre, ekonomik ve kültürel yapısına göre savundukları bazı hakları olduğunu belirtti.
‘Örneğin ilave dediğimiz ikramiyeler gibi, örneğin sosyal haklar gibi bir takım toplu sözleşmelere koyduğumuz haklar var’ diye konuşan Gökalp şöyle konuştu: “Vergisiz olan bir yapıda tamamen işverenin merhametine kalan bir yapı var. Sendikalı olmanın sayamayacağımız kadar çok avantajı var. Bugün sendikalar kendini daha da geliştirdi.
Birçok sendikanın Ankara’da misafirhanesi var. Sıkıntısı olan arkadaşımıza misafirhanede yer ayırtıp, orada çok cüzi fiyatlara misafir edebiliyoruz. Tatile gitmek isteyen arkadaşlar sosyal tesis imkânımızdan yararlanıyorlar. Oraya ailesiyle tatil yapsın diye gönderiyoruz.
Eğitim konusunda farklı farklı illerde dershanelere götürüp bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Avrupa ve dünyadaki sendikacılıkta önce insan diyen bir anlayış var. Türkiye’de ise önce para denilen bir anlayış var. Son zamanlarda para kazanma hırsıyla gerek Ermenek’te olsun, gerek Soma’da olsun, gerekse Isparta’da 20 kişilik araçlara 40 kişi bindirilerek oluşan trafik kazaları insana, işçiye ne kadar değer verildiğini Avrupa ile kıyaslamamız söz konusu bile edilemez.