Doğum ve Emzirme İzinleri Uzatılsın
İşçi kadınlar çocuklarını mutlu olmaları,sağlıklı bir yaşam sürmeleri ümidiyle dünyaya getiriyorlar.Ancak işçi aileleri çocuk sahibi olmaya karar verdikleri andan itibaren sorunlar, sıkıntılar ardı ardına geliyor. Doğum ve emzirme izni hakkını…
Özel Güvenlik İşçi Hakları
İşçi kadınlar çoğunlukla işten atılma kaygısıyla bir müddet hamileliklerini gizlerler. Bazen usanıp işten ayrılsın diye hamile işçilerin çalışma şartları ağırlaştırılır, bazen işten atılırlar. Bebek beklerken işten atılmak ya da ayrılmak artan maddi külfeti karşılayamamak, çok zor duruma düşmek anlamına gelir. Daha şanslı olup da işten atılmayanların yaşamı da hiç kolay değil. Kadın işçiler eve giren ekmeği bir nebze büyütebilmek için sabahın kör saatlerinde yola çıkıyorlar.
Akşam geri döndüklerinde mesai bitmiyor. Çocukların bakımı, temizlik, yemek gibi işlere koyuluyorlar. Bugün yürürlükteki yasaya göre işçi kadınların doğum öncesi ve sonrası toplam 4 ay doğum izni hakkı var.
Hem annenin hem de bebeğin sağlığı için doğumdan 2 ay önce hamile kadının istirahat sürecine girmesi gerekir.Zaten yasada geçen bu iki aylık süre buna göre belirlenmiştir Fakat doğumdan sonraki izin süresi de 2 ay. Ve bu süre annenin doğumun ardından kendini toparlaması, bebeği ile vakit geçirmesi için çok kısa. Bu nedenle çalışan hamile kadınlar çalışabildikleri son ana kadar çalışıyorlar. Doğum öncesi iznin bir kısmını kullanmayarak doğum sonrasına bırakmak, bebekleriyle geçirecekleri süreyi uzatmak istiyorlar.
Bu da kadının hem daha zor bir hamilelik ve daha riskli bir doğum geçirmesine hem de bebek için olumsuzluklara neden oluyor. Bebeğin ilk 6 ay anne sütüyle beslenmesi gerekiyor.Ayrıca çocukların 2 yaşına kadar gıda yanında anne sütü de almasının en uygun beslenme biçimi olduğu söyleniyor. Peki, işçi kadınlara bunu yapma imkânı sağlanıyormu?
Elbette hayır! Hükümetin çok çocuk doğurmaya teşvik ettiği kadınların sorunları patronların ve hükümetin umurunda bile değil. Genellikle emzirme izinleri günlük 1,5 saatlik sürenin 1 güne toplanması ya da 1,5 saat erken çıkma veya geç gelme şeklinde kullanılıyor. Yani her durumda anne bebeğin ihtiyacı olan zamanda, ihtiyacı kadar ve uygun şekilde bebeği emziremiyor. İşyerinde pompalarla sütünü sağıyor.
Bu, emzirme odalarının olmadığı, tuvaletlerin kilitlendiği, tuvalet ihtiyacı için işçilerin zor izin aldığı işyerlerinde hiç de kolay olmuyor. Şeflerin, müdürlerin işin başından ayrılan işçiye uyguladığı basınç ve hijyen sorunlarıyla dolu tuvaletlerde sütünü sağmak zorunda bırakılmak annenin de bebeğin de sağlığına aykırıdır. Doğum ve emzirme izinlerinin bu kadar
kısa olması hem anneye hem de bebeğe eziyet etmek ve işçi ailesini bu sorunlarla baş başa bırakmaktan başka bir şey değil.AKP hükümeti, bugünlerde işçi kadınlara doğum sonrası 24 ay ücretsiz izin ve 2-6 ay arası yarım gün çalışma hakkı” vereceğini söylüyor. Asgari ücretin açlık sınırının
altında olduğu bir ülkede ücretsiz izin “hak” değil cezadır Üstelik işverenler bu “hakkın” uygulanmasına rıza göstermeyecek, kadın işçi çalıştırmamayı yeğleyeceklerdir. Yarı zamanlı çalışma hakkı ise tamamen AKP hükümetinin çalışma hayatında yaygınlaştırmaya çalıştığı esnek çalışma saldırısının bir parçasıdır ve bunun da emekçi kadınların ihtiyaçlarıyla uyuşur bir yanı yoktur.
Hem çalışmak hem de çocuk sahibi olmak bir kadın için en doğal haktır. Fakat bu yasalar ve çalışma koşulları altında biz işçi kadınlara dayatılan “ya çalışmayacaksın aç kalacaksın ya da çocuk sahibi olmayacaksın” oluyor. UİD-DER Kadın Komitesi, bunun böyle gitmek zorunda olmadığını söylüyor ve harekete geçiyor. Kendi sorunlarımızı ancak kendimiz bir araya gelirsek çözebiliriz diyor. “Emekçi Kadınlar Mücadeleye!” başlığıyla bir kampanya başlatan UİD-DER Kadın Komitesi, “Kadına Şiddete Hayır, Her İşyerine Kreş, Doğum İzni Uzatılsın, Gece Vardiyaları Yasaklansın” taleplerini yükseltiyor.
Emekçi kadınların bu kampanyayı en geniş ölçekte örgütlemeye girişmesi, doğum ve emzirme izinlerinin uzatılması için büyük önem taşıyor. Daha iyi çalışma şartları ve daha iyi yaşam koşulları için bu talepleri işyerlerimize, sendikalarımıza taşımalı ve UİD-DER Kadın Komitesinin çalışmalarını büyütmeliyiz