Ege Üniversitesinin taşeron işçileri önce örgütlendi, sonra TİS'i imzaladı
Ege Üniversitesinde düne kadar hiçbir sosyal hakkı bulunmayan, güvencesiz ve esnek olarak çalıştırılan 600’e yakın taşeron işçi, uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından hem sendikalı oldular, hem de emsal teşkil…
Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi (SKS) Başkanlığında çalışan işçilerin ortak mücadelesiyle kurulan DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikasının 7 No’lu şubesi, Kasım ayı başında Ege Üniversitesinde yemek pişirme, temizlik, büro ve dağıtım alanında çalışan 530 işçinin ilk toplu iş sözleşmesini imzaladı. Ege Üniversitesinde taşeron olarak çalışan işçiler kısıtlı da olsa, bir dizi kazanım elde etmiş oldu.
Genel-İş 7 No’lu Şube Sekreteri Özgür Genç ve Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Nazlıoğlu, sendikaya üye olarak örgütlü mücadeleye adım atmaları sürecinde yaşadıklarını soL'a anlattı.
"İKTİDARIN SENDİKASI BİZE NE VEREBİLİR Kİ?"
Özgür Genç, 36 ayrı birimde ve oldukça geniş bir kampüste çalışan emekçilerle tek tek bir araya gelip sendikal mücadelede birliğin sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Genç, konfederasyon seçimi konusunda, hükümet destekli sendikalardan emekçi lehine karar alınamayacağı düşüncesine vardıklarını, bu nedenle DİSK’te karar kıldıklarını ifade etti.
BİR BUÇUK YILIN ARDINDAN GELEN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ
Kurdukları Genel-İş İzmir 7 No'lu Şube'de 2015’in Haziran ayından bu yana 600 işçinin örgütlü bulunduğunu anlatan Genç, "yetkili sendika" haline gelmelerinin ardından toplu iş sözleşmesi sürecini başlattıkları söyledi. Genç, düne kadar esnek ve kuralsız şartlarda çalıştırılan işçilerin, sendikada örgütlendikten sonra haklarını savunma ve birlikte hareket etme tavrı geliştirdiğini ifade ederek şöyle devam etti: "Bu zamana kadar işçi arkadaşlarımız, yemekhanelerde yemek yiyemedikleri için, öğle yemeklerini sefer taslarında getiriyorlardı ve bir ağacın altında ya da boş buldukları bir yerde, gayri insani şartlarda karınlarını doyuruyorlardı. Düşünsenize, yemeği üretip insanların önüne koyan arkadaşlarımız, pişirdikleri yemeği yiyemiyorlardı.”
İlk defa bir toplu iş sözleşmesinde yemek hakkına dair maddeyi imza altına aldıklarını söyleyen Uğur Nazlıoğlu da şöyle konuştu: “Türkiye’nin her yerinde imzalanacak olan toplu iş sözleşmeleri için bir emsal elde ettik. Bugüne kadar yüksek hakem kurulunun 'Mevcut yemek ve yol uygulaması devam eder' hükmünün, 'Mevcutta yemek ve yol uygulaması yok ise' olarak değiştirilmesiyle büyük bir değişikliğin ve kazanımın yolunu açmış olduk.”
EGE ÜNİVERSİTESİ TAŞERON İŞÇİLERİNİN TİS'LE KAZANDIKLARI HAKLAR
Yılda 10 gün ikramiye Çocuk başına her ay, her çocuk için 25 lira çocuk yardımı Her yıl eylül ayında ödenmek üzere ilkokul için 100, ortaokul için 110, lise ve dengi okullar için 120, yüksekokul ve üniversite için 140 lira eğitim yardımı Raporlu olunan günlerde ücretlerden kesinti yapılmaması Her ay 30 lira yakacak yardımı İşçilere günde bir öğün yemek yeme hakkı, yemek verilmediği takdirde 6 lira günlük yemek ücreti ödenmesi Dini bayramlardan önce 75’er lira bayram harçlığı Evlenenlere 140 lira evlilik yardımı Hafta tatillerinde ve bayramlarda çalışma karşılığı 2 yevmiye verilmesi 1-5 yıl arası çalışmış olanların 16 gün, 5-15 yıl arası 22, 15 yıldan fazla çalışanların da 28 gün senelik izin kullanması İşçilerin kıdem tazminatları 35 gün üzerinden, ilk işe giriş tarihinden itibaren ve son aldıkları brüt ücret üzerinden hesaplanması"İŞÇİ SINIFI ÖRGÜTLENMELİ, BİRLEŞMELİ"
İmzaladıkları toplu iş sözleşmesini, işçilere iyi bir “ilk örnek” olarak gösterebileceklerini vurgulauan Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube yönetimi, Ege Üniversitesinde iki yeni birimde de örgütlenme sürecini devam ettiriyor.
"SINIFI TAŞERON VE KADROLU OLARAK BÖLÜYORLAR"
Toplumun yıllardır etnik ve dinsel temelli bölünmesinin bir benzerinin, işçi sınıfı içerisinde "taşeron" ve "kadrolu" olarak yapıldığını belirten Özgür Genç, örgütlü mücadelenin önemine dair şunları söyledi:
“Bir 657’liye performans değerlendirmesinin getirilmesi veya amirinin bir tek sözüyle memuriyetten men edilmesi halinde taşeron işçilerin vereceği tepki ile bir taşeronun güvencesiz, esnek ve düşük maaşla çalıştırılmasına 657'li memurların vereceği tepki aynı olmalıdır. Çok güncel bir örnek olan İZBAN grevindeki işçilere karşı kimi İzmirlinin yaptığı bir ayıptır. Bizler her zaman eşit işe eşit ücreti savunmaya devam edeceğiz. Taşeron veya kadrolu fark etmeksizin, işçi sınıfının örgütlenmesi ve birleşmesiyle, kimse yoksulluk sınırının 4 bin 200 TL olarak hesaplandığı bir ülkede bin 300 TL’lik asgari ücreti savunamayacaktır.”