Emek sömürüsünün merkezi Türkiye
Temiz Kıyafetler Kampanyası adlı uluslararası örgüt hazırladığı “Doğu Avrupa’da tekstil işçilerinin yoksulluk maaşları” adlı raporda Türkiye’deki tekstil sektörünün sömürü koşullarını ve hükümetin bu konuda bir adım atmamasını ifşa etti
Özel Güvenlik İşçi Hakları
Temiz Kıyafetler Kampanyası Doğu Avrupa’ya dair paylaştığı 2014 raporunda Türkiye’deki tekstil işçilerinin çalışma koşullarını ifşa etti. Dünya çapında tekstil işçilerinin yaşam koşullarının iyileşmesi için çalışmalar yapan Temiz Kıyafetler Kampanyası (Clean clothes Campaign) raporu hükümet ve işverenin tekstil çalışanlarını el ele nasıl sömürdüğünü ortaya çıkarırken bu tablonun nasıl değişebileceğine dair de tavsiyeler veriyor. İşte 79 sayfalık rapordan satırbaşları:
»Türkiye dünyanın tekstil devleri arasında. Güneydoğu Anadolu’yu ve büyük kentlerdeki Kürt nüfusu ucuz işgücü kaynağı olarak kullanıyor.
»Tekstil ve ayakkabı sektörü ülkedeki en ucuz işgücüne sahip sektörlerden biri. Şirketler, bir ülkede işgücü fiyatı arttığı zaman o ülkedeki atölyelerini kapatıp başka ucuz ülkelere taşınma eğilimindeler.
»Türk şirketleri Kuzey Afrika ve Kafkaslar’da taşeron üretim yaptırıyor, ihracatın içinde tekstilin payı yüzde 10.
»Türkiye’de asgari ücretin yaşanabilir ücrete oranı yüzde 28. Bu oran Malezya (yüzde 54), Çin (yüzde 46) ve Endonezya’nın (yüzde 31) bile altında, neredeyse Hindistan seviyesinde (yüzde 26).
»İstanbul dışındaki illerde, tekstil işçilerinin fazla mesaiye rağmen aldıkları ücret yoksulluk sınırının yüzde 15’i ile yüzde 22’si arasında değişiyor.
SURİYELİLER DE SÖMÜRÜLÜYOR
»Suriye’deki savaşın ardından Suriyeli göçmenler de sektörde ucuz işgücü kaynağı olarak kullanılıyor.
»Türkiye, bölgede yaşamın en pahalı olduğu ülke. 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 1.000 avronun üzerinde. Bu sınır Gürcistan’da 109, Ukrayna’da 228 avro. »İşçilerin önemli bir kısmı taşeron, bir kısmı ise taşeronun taşeronu.
»Sendika veya başka türde kolektif örgütlenme yok. İşçiler örgütlenmenin iyi bir şey olduğunu düşünse de işsizliğin yüksek olduğu bir ekonomide patronların sendikalıları kovmasından korkuyor.
»Sağlık, eğitim, barınma gibi temel haklardan yeterince yararlanamıyorlar. Kültürel ve siyasal yaşama katılım ise neredeyse sıfır.
»Zorla göç ettirilen Kürtler, Türkiye’de en fazla yoksulluğa mahkûm edilen ve en kötü koşullarda çalışmak ve yaşamak zorunda bırakılan kesim.
»İşyerlerini denetlemekle görevli devlet çalışanları görevlerini yerine getirmiyor, işverenlerden rüşvet alıyor.
»Ülkede yasal tekstil çalışanı 500 binden fazla. Merdiven altı üretimde ise bunun üç katı, 1.5 milyon kişinin çalıştığı tahmin ediliyor. Türkiye’de aileleriyle birlikte en az 6 milyon kişi tekstil sektöründen etkileniyor.
YILLIK İZİN HAKKI YOK
»İşçilerin yasal yıllık izin haklarını kullanmasına izin verilmiyor.
»Tekstil işçileri için tatil bir hayal. Türkiye’de araştırma yapan görevliler, işçilerin “Tatil bizim için bir hayal. Daha ihtiyaçlarımızı karşılanmadan nasıl tatile gidelim?” dediğini aktarıyor.
»Sektörün çoğunluğunu oluşturan kadınlar genellikle ilkokul mezunu, kente göç etmiş, aldıkları ücret erkeklere göre daha düşük. Ayrıca cinsel istismarla karşılaşma ihtimalleri yüksek. Kadınların temel bir gelir için değil, “aile bütçesine katkı” için ikincil bir işgücü olduğu düşüncesi benimsenmiş. Oysa kadınların önemli bir kısmı ailedeki tek çalışan, bekar veya bekar anne. Kadınlar hem işte, hem evde çalışmak zorunda.
»AB, BM ve ILO’nun ‘yaşanabilir ücret’e dair uluslararası anlaşmaları göz ardı ediliyor.
Ata: Özelleştirme bu hale getirdi
Raporda özel bir yer verilen Batman’daki durumu kentin HDP’li milletvekili Ayla Akat Ata ile konuştuk. “Batman’da halkın ana geçim kaynağı tütündü. Tekel özelleştirmelerinin ardından tütün halkın geçim kaynağı olmaktan çıkarıldı, özel tekstil firmalarına çağrılar yapıldı ve Tekel’in boşalttığı binalar onlara kiralandı” diyen Ata, kentteki işsizliğin de bu durumu etkilediğini söylüyor: “Batman’ın resmi nüfusu 400 bin civarındayken gerçek nüfusun 500 bini geçtiği söyleniyor. 2009’da bir soru önergesi vermiştim, kentte 242 bin yeşil kartlı olduğu ortaya çıktı. Kentin durumunu özetliyor aslında.
Türkiye’de işsizliğin en yüksek olduğu ilk 5 kentten biridir Batman”. Ata’ya göre işçilerin bu çalışma koşullarından kurtulabilmesi için hükümetin denetleme başta olmak üzere çok sayıda adım atması gerek, ancak taşeronu destekleyen hükümetten bu konuda bir adım bekleyen yok. “Yalnızca Kürdistan’da değil, tüm Türkiye’de sömürünün olmadığı bir ekonomi arzuluyoruz” dese de bir milletvekili olarak ellerinden gelen sınırlı.
İşçiler nasıl başa çıkıyor?
Raporda seslerine yer verilen tekstil işçileri, bu yoksulluk koşullarıyla nasıl başa çıktıklarını anlatıyorlar:
»Kendi istekleriyle fazla mesaiye kalıp haftada 72 saate kadar çalışıyor, böylece birkaç yüz lira daha fazla kazanıyorlar. “Fazla mesai olmadan hayatta kalamayız” demiş bir işçi.
»Köyde yaşayan akrabalarının gönderdikleri veya gecekondularının bahçelerinde yetiştirdikleri yiyeceklerle besleniyorlar.
»Borçlanıyorlar. Çocukların okul harcamaları veya beklenmeyen harcamalar için bankalardan borç alıyor, kredi kartına borçlanıp ödeyemiyorlar. Bankalar onlara yüzde 20 civarında faiz uyguluyor.
»Başa çıkamıyorlar. Bütün bu çabaya rağmen ısınma, barınma, sağlık ve gıda için ihtiyaçları olan parayı kazanamıyor, hastalanıp ölüyorlar.
Batman işçi için cehennem
»Batman tekstil sektörü açısından en kötü durumdaki kent. Kamu görevlileri işsizlik oranının yüzde 25 olduğu kentin yurtdışında reklamını “işgücü Çin’den bile ucuz” diyerek yapıyor.
»Ücretlerin düşüklüğü nedeniyle Batman’daki işçiler neredeyse hiçbir haktan faydalanamıyor. Sağlık hakkından faydalanamadıkları için “hastalanmamak için her şeyi yapıyoruz” diyorlar: “Hastalandığımız zaman izin alamıyoruz, alsak da maaşımızdan kesiliyor”. Hastalanma cezası ise ortalama 40 TL.
»Raporun “sömürü atölyeleri” olarak tanımladığı Batman tekstil atölyelerinde H&M ve Zara gibi küresel markalar da üretim yaptırıyor. Ama marka etiketleri aynı dükkanda takılmadığı için işçiler hangi markaya üretim yaptıklarını bilmiyorlar.
»Haftada 60 saate kadar çalışmaya zorlanılan işçilerin yüzde 40’ı sigortasız. Sabah 9’da çalışmaya başlıyor, genellikle gece geç saatlere, bazen de sonraki günün sabahına kadar çalışmaya zorlanıyorlar.
»Kentteki Suriyeli göçmenler de ülkenin geri kalanına göre daha kötü. Aylık 400 TL’ye çalışmaya zorlanıyorlar.
Çetinkaya: Türkiye’de toplantılar düzenlenecek
Raporu hazırlayan ÖDP Eşbaşkanı ve BirGün yazarı Bilge Seçkin Çetinkaya “Hükümetin bizi ciddiye almayacağı ortada” diyor. Ancak öncelikle amaçları hükümetler değil zaten. Asgari ücretleri yükseltmek çok zor bir hedef, onlar bunun yerine tekstil şirketleri ve markalar tarafından seslerinin duyulmasını amaçlıyorlar: “Uluslararası markalar bu çok maaşlar üzerinden çok yüksek kârlar üretiyorlar. Kamboçya ve Bangladeş gibi ülkelerde ihracattaki önemleri nedeniyle hükümet üzerinde büyük etkileri var. Raporda adı geçen ve Türkiye’deki firmalardan geri dönüşler oldu. Aralarında bu konuda adım atmak, sorunları çözmek isteyenler de var”. Çetinkaya, önümüzdeki aylarda bu konunun tartışılacağı, tekstil işçileri, şirketleri, marka temsilcileri ve çalışan örgütlerinin de katılacağı toplantılar düzenlemeyi planladıklarını açıkladı.
Asgari ücret: Taban değil tavan
»İşverenlerin iddia ettiği gibi “düşük maaşlı olsa da iş yaratıyoruz” söylemi geçerli değil. Bu kadar düşük maaşlı işler toplumda yoksulluğu yaygınlaştırıyor.
»Türkiye’deki asgari ücret yavaş yavaş artsa da temel ihtiyaçların fiyatındaki artış asgari ücretteki artıştan çok daha hızlı.
»Asgari ücret bir taban ücret olmaktansa tavan ücret görevi görüyor: Çoğu işçi asgari ücretin altında çalışmaya başlayıp yıllar sonra asgari ücrete kavuşabiliyor ve bu seviye onlar için yıllarca aşamayacakları bir tavan etkisi yaratıyor. Fazla mesaiye kalmadan sigortalı olup asgari ücret alabilmek neredeyse imkânsız. Fazla mesai ücretleri ödenmiyor, işçiler yasal sürenin çok üzerinde fazla mesaiye zorlanıyor.
Temiz Kıyafetler’den tavsiyeler
Temiz Kıyafetler Kampanyası, Türkiye Hükümeti’ni asgari ücretleri yoksulluk sınırının yüzde 60’ına yükseltmeye çağırıyor: Çalışanlar ailelerinin gıda, kira, sağlık, eğitim, giyim, ulaşım ve gelecek için birikim yapma ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ücret almalı.
Markalar, taşeronlara ürettirdikleri tekstilin üretim koşullarını incelemeli, örgütlenme yasaklarına karşı çıkmalı, bu şartların sorumluluğunu almalı, şeffaf olmalı.
Hükümet ve özel sektör, maaşların yaşanılabilir seviyeye nasıl çıkarılacağına dair bir yol planı hazırlamalı