Eski Başbakanı Mesut Yılmaz'ın tanıklığına başvuruldu. 28 Şubat Davası'nda ifade verdi
28 Şubat Davası'nda "tanık" olarak ifade veren eski Başbakan Mesut Yılmaz, REFAHYOL Hükümetinin istifasına ilişkin, "Bildiğim herhangi bir baskı söz konusu değil. Ama genel bir rahatsızlık olduğu, hükümete ve uygulamalarına…
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, REFAHYOL Hükümetinden sonra kurulan 55. Hükümetin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın tanıklığına başvuruldu.
Kimlik tespiti ve yemininin yapılmasının ardından Yılmaz'a, Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar, sanıklar hakkında, 54. Türkiye Cümhuriyeti Hükümetini cebren düşürmeye iştirak etmek suçundan kamu davası açıldığını hatırlatarak, "54. Hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifa etmesi üzerine size 20 Haziran 1996'da, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, Anavatan Partisi Genel Başkanı olarak hükümeti kurma görevi verildi, siz de hükümeti kurdunuz. 54. Hükümetin istifasında huzurdaki sanıkların doğrudan ya da dolaylı yoldan baskı, cebir veya şiddeti var mıydı? 54. Hükümetin istifası konusunda bildiğiniz herhangi bir husus var mıdır?" sorusunu yöneltti.
Haziran 1996'da 54. Hükümet Başbakanı Erbakan'ın istifası üzerine hükümeti kurma görevi aldığını, azınlık hükümeti kurduğunu belirten Yılmaz, hükümetin, dışarıdan bir parti tarafından da desteklenerek, Meclis'te çoğunluk elde ettiğini ve Ocak 1999'a kadar görevde kaldığını bildirdi.
Yılmaz, "Daha önceki olaylar hakkında ancak dışarıdan bilgi sahibiyim. Ama benim dönemimde, benim üzerimde şu veya bu yönde herhangi bir baskı söz konusu değildi." dedi.
Başkan Şıngar'ın, "Onların istifasına zorlayıcı birtakım düzenlemeler, baskılar oldu mu?" sorusunu yanıtlarken Yılmaz, "Bildiğim herhangi bir baskı söz konusu değil. Ama genel bir rahatsızlık olduğu, hükümete ve uygulamalarına karşı genel bir reaksiyonun olduğu herkesin malumuydu. Onun dışında bilgiye sahip değilim." ifadelerini kullandı.
"BÇG'nin lağvedilmesini istedim"
Çevik Bir'in de arasında olduğu bazı sanıkların avukatı Ümit Kara söz alarak, "Mart 1998'de Tiflis'e ziyaret gerçekleştiriyorsunuz. Orada 'Bazı askerler, irtica tehdidini görev sürelerinin uzatılması noktasında kullanıyorlar' açıklaması yapıyorsunuz. Dönemin komuta kademesi cevap veriyor. Onun üzerine tekrar açıklama yapıyorsunuz, 'Laiklik için demokrasi lağvedilemez. Batı Çalışma Grubu (BÇG) lağvedilmelidir' diye. Yürütmenin başı BÇG ile ilgili istediği gibi beyanda bulunabilir. Sizin Başbakanlığınız döneminde de BÇG benzeri Başbakanlık Uygulamayı Takip Kurulu kurulmuştur. BÇG'nin gizli olduğu, kimsenin haberdar olmadığı, adeta bir cunta olduğu ve tüm Türkiye'yi esir aldığı algısı yaratılmaya çalışılıyor. Siz BÇG'yi ilk defa nerede ve nasıl duydunuz?" sorusunu yöneltti.
Yılmaz, soruyu şöyle yanıtladı:
"BÇG'nin varlığı zaten bizim hükümetimiz kurulmadan önce de kamuoyunun bilgisi dahilindeydi. Hükümet kurulduktan sonra Genelkurmay Başkanı ile bu konuda görüştüm. Bu kurulun çalışmasından hükümet olarak rahatsız olduğumuzu, ülkenin güvenliğinden sorumlu olan silahlı kuvvetlerin asli görevi olmayan bir konuda, bu kadar işin içine girmesinin yanlış olduğunu, bunun devlet içinde duplikasyona neden olduğunu anlattım. Bunun ortadan kaldırılması için lağvedilmesini istedim. Genelkurmay Başkanı Sayın İsmail Hakkı Karadayı bana, BÇG'nin tamamen yasal olarak kurulduğunu, bunun çalışmalarından da Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in sorumlu olduğunu, onun yönetiminde çalışma yürütüldüğünü söyledi.
Bu görüşmeden kısa süre sonra Çevik Bir ile Başbakanlıkta görüştük. Kendine aynı görüşlerimi ifade ettim. O güne kadarki çalışmalarını ve bundan sonra ellerine geçecek bütün bilgileri, Başbakanlıkta kurmayı öngördüğümüz kurula aktarmayı önerdim. MGK bir süre sonra, Başbakanlık İrticayla Mücadele Takip ve Koordinasyon Kurulu kurulmasını, BÇG'nin lağvedilmesini ve görevlerini bu kurula devretmesini önerdi. MGK'nın tavsiye kararına uygun olarak da lağvedildi."