GÜVENLİK- SENTİS meclisleri ile aşacağız

DİSK-GÜVENLİK-SEN Taşeron çalıştırma sisteminin ülkemizde gün geçtikçe yoğunlaşması ve buna bağlı olarak da güvencesiz çalışma koşullarının sürekli olarak yaygınlaşması işçi sınıfının ve sendikaların karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden birisidir

Özel Güvenlik İşçi Hakları

GÜVENLİK-SEN

Güvencesiz çalışma koşullarının daha da etkin hale getirilmesi işçilere düşük ücret politikası, esnek istihdam koşulları, işçi sağlığı ve güvenliğinin ihmali gibi politikaları zorunlu olarak dayatırken daha da genelinden baktığımız da bu saldırının asıl amacının işçilerin sendikalaşma ve bir arada örgütlü mücadele etme yönünde engel oluşturduğunu görmekteyiz.

İşçi sınıfının sendikal mücadeledeki en etkili ve en güçlü araçlarından biri olan toplu sözleşme hakkı da taşeron sistemi tarafından budanmaktadır. Bu durumda sendikaların güvencesiz istihdama karşı örgütlenme ve mücadele pratiklerinde toplu iş sözleşmesi mücadelesi işçiler adına hem fiili mücadelenin hem de politik mücadelenin bu dönem önemli bir ayağını oluşturabilir.

Çünkü işçi sınıfının toplu iş sözleşme hakkı sermayeye karşı elinde önemli bir mücadele ve pazarlık aracı olarak dururken, aynı zamanda da sermaye karşısında sınıf bilinci ile bir arada durmasını da sağlayan en önemli etmenlerden bir tanesidir. Nitekim Türkiye’de sendikal yasalara bağlı olarak toplu iş sözleşmesi yapabilme hakkı veya toplu iş sözleşmelerinde ortaya çıkan tablolar incelendiğinde, işçilerin sermaye karşısındaki en büyük silahı olan toplu iş sözleşmesi hakkının işçiler lehine ortaya çıkabilecek yıkıcı ve sarsıcı yanı etkisiz hale getirilmiştir.

Bunda hem sendikal anlayış hem de toplu iş sözleşmesi sürecinde işçinin iradesini yansıtacak yeni ve etkili stratejilerin geliştirilmemesi etkilidir.

Özel Güvenlik İşçileri sendikası ( DİSK/GÜVENLİK SEN) taşeron sistemine karşı işçilerin iradesi ve özverili mücadelesi sonucu sendikal barajı aşarak Türkiye’de özel güvenlik emekçileri adına yeni bir mücadelenin önünü açmış oldu.

Türkiye’de çalışan yüz binlerce güvencesiz özel güvenlik emekçisinin taşeron köleliği altında sömürülmesine son verilmesi, insanca yaşam ve çalışma koşullarının yaratılması noktasındaki mücadele artık toplu iş sözleşmesi hakkı ile yeni bir evreye daha girmiş oldu.

Türkiye’de çalışma hayatında yer alan özel güvenlik işçileri yıllardır taşeron köleliği altında esnek istihdama, ucuz iş gücüne, düşük ücret politikalarına ve güvencesiz çalışma koşullarına maruz bırakılmaktadır. Bu durumun kendisi bu ülkedeki milyonlarca taşeron işçisinin yaşadığı ortak kaderdir ve özel güvenlik işçilerinin bu anlamda diğer sektörlerde yer alan emekçi arkadaşlarından hiçbir farkı yoktur.

Bir diğer yandan devletin özel güvenlik emekçileri üzerinde son dönemlerde yoğunlaşan baskısı ve özel güvenlik sektörünün devlet tarafından kapatılması konusu da özel güvenlik emekçilerin yaşadığı en ayrıt edici sorundur. Bir başka deyişle hem taşeron sistemine karşı mücadele hem de devletin özel güvenlik emekçilerine yönelik tehdit söylemleri özel güvenlik işçilerinin yeni dönem de toplu iş sözleşmesi süreçlerinde en önemli iki mücadele gündemini oluşturmaktadır.

Bu gündemlerde işçilerin taleplerini içeren toplu iş sözleşmelerinin hayata geçirilebilmesi ve Türkiye’deki tüm özel güvenlik işçilerinin ortak kazanımları haline gelmesi ise ancak bu sürece uygun çalışma ve mücadele tarzının sağlanması ile sağlanacaktır.

SÖZ, YETKİ, KARAR İŞÇİLER DE

Bu, sendikalar ve buna bağlı olarak da sendikal hareketin bünyesinde yer alan işçilerin söz ve karar mekanizmasında ne kadar yer alıp almadığı konusu ile doğru orantılıdır. Bu anlamda sendikal mücadele gücünü işçilerden almalı iradesini işçilerin ortak tavrından yana koymalıdır. Böylece işçilerin politik bir güç ve kolektif bir sınıf olarak hareket edebildiği anda sendikalar yeni dönemde toplu iş sözleşmeleri ile taşeron sistemini ve buna paralel olarak güvencesiz çalışma koşullarını sınırlamada etkili olabilir. Bu aynı zamanda güvencesiz işçilerin daha ileri bir rol üstlenmesini de beraberinde getirebilir. Sendikalara düşen en büyük görev ise yeni dönemde taşerona karşı mücadele sürecinin etkili alanlarından olan toplu iş sözleşmesi mücadelesini işçiler adına doğru bir çalışma tarzı ve yönelimle örgütlemesi olacaktır.

Bunun kendisi ise şüphesiz işçilerin beyanına, yetkisine dayanan , karar organlarında söz sahibi olacağı TİS meclislerinin kurulması ve işçilerin bu meclislerde ortak bir şekilde mücadele edebilmesi ile sağlanabilir. Özel güvenlik işçileri sendikası( DİSK/ GÜVENLİK-SEN) bu dönem etkin mücadele aracının bu meclislerin örgütlenmesinde ve bu meclisler aracılığı ile mücadele edilmesinde öngörmektedir.

Toplu iş sözleşmelerindeki engellerin işçiler lehine aşılmasında ancak bu şekilde etkili ve başarılı sonuçlar elde edebiliriz.

İşçilerin kendi öz iradelerine ve yönetimlerine bağlı olarak işleyen bu meclisler;

İlk olarak işçilerin bir araya geldiği, mücadele alanlarını belirlediği ve ortak karar alabilme olanağına sahip olduğu yerlerdir. İşçilerin yıkıcı sorunları ve talepleri bu meclislerde değerlendirilir ve yine bu meclisler eli ile mücadelenin ana çizgileri belirlenir,

İşçiler toplu iş sözleşmesi süreçlerinde bu meclislerde aldıkları kararlar üzerinden kendileri adına toplu iş sözleşmesi çizgilerini belirleyebilir ve bunların kazanımları için her türlü mücadeleyi verebilir,

Her iş yerinin hatta bir iş yerinde ki her birimin oluşturduğu TİS meclisleri iş yerlerindeki tüm sorunları ve talepleri teker teker tespit eder, toplu iş sözleşmelerinde bir iş yerinde çalışan tüm işçilerin söz ve karar aşamasında yer almasını sağlayabilir,

İşçilerin oluşturduğu bu en geniş meclis çatısı altında işçiler toplu iş sözleşmesi sürecinin en başından en sonuna kadar mücadele içerisinde yer alır ve gerektiğinde elde edilen kazanımların hayata geçirilmesi yönünde ki denetimini yine bu meclisler aracılığı ile elinde tutabilir,

İşçi sağlığı ve güvenliği, esnek istihdam ve güvencesiz çalışma koşullarının dayatılması noktasındaki genel sorunların tümü bu meclisler eli ile ortadan kaldırılabilir

Bir başka deyiş ile toplu iş sözleşmeleri sürecinde TİS meclislerinin örgütlenmesi, işçilerin dipten gelen etkilerinin açığa çıkarılması ve bunun politik bir mücadele olarak sermayeye karşı ortak bir tavırla sergilenmesi yönünde ki en önemli adımlardan biri olabilir. Bugün sermayenin işçi sınıfına karşı sürdürdüğü her türlü saldırı, bilinçli ve politik bir saldırıdır. İşçiler bu saldırıları bertaraf etmeyi ve kazanılmış haklarını korumayı ancak kendileri politik ve etkili bir güç olarak başarabilir.

Özel güvenlik işçilerinin mücadele alanı olan Güvenlik- Sen, tüm özel güvenlik işçilerinin haklı ve onurlu mücadelesini toplu iş sözleşmelerinde en ileriye taşıma gayretini ancak ve ancak TİS meclislerinin örgütlenmesi vesilesi ile açığa çıkartabileceğine inanmaktadır.

Özel güvenlik işçilerine dayatılan güvencesiz çalışma koşullarının ortadan kaldırılması, her türlü ekonomik ve sosyal haklarının korunması ve sağlanması yönündeki ve devletin özel güvenlik emekçilerine yönelik “tarih olacaklar” tehditlerine karşı mücadeleyi etkili kılabilmenin yolu tüm özel güvenlik işçilerin bir arada hareket edebilmesinden geçiyor. Toplu iş sözleşmelerinde TİS meclislerinin özel güvenlik işçilerinin iradesi etrafında şekillenip örgütlenmesi de bu adımın ilk evresi olarak önümüzde duruyor.

TİS meclisleri güvencesiz işçilerin bir arada örgütlendiği, güvencesiz çalışma koşullarının tehlikelerine önceden önlem alabildiği her şeyden önce TİS sürecini işçilerin kendi kendine yönettiği organlar olarak önemli ve etkili bir mücadele aracı olabilir. Bu adımın kendisi hem yeni dönemde sendikal mücadelenin kaderini değiştirip etkili bir rol üstlenmek hatta bir adım daha öteye taşımak ve “taşerona karşı güvencesiz bir işçi hareketinin ‘’ yaratılması noktasında önemli kazanımlar elde edilebilir. Toplu iş sözleşmelerinin her aşamasında mücadele, güç ve yetki tüm özel güvenlik işçilerinin ellerinde.

SERDAR ASLAN

DİSK/GÜVENLİK SEN GENEL BAŞKANI