Hakim, savcı ve avukatlar için yeni düzenleme geliyor
Uluslararası Hukuk Kliniği Sempozyumu, Ankara Hakimevi’nde başladı
Uluslararası Hukuk Kliniği Sempozyumu, Ankara Hakimevi’nde başladı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Adalet Bakanı Bozdağ, iyi kanunun kötü hukukçular elinde kötü sonuçlar vereceğini, kötü kanunların da iyi hukukçular elinde çok iyi sonuçlar vereceğini belirterek, “Kanun iyi hukukçu da iyi olursa sonuçların çok daha iyi olacağı ise hiç şüphe götürmez bir gerçektir. Pozitif hukuka hayat veren uygulayıcıların kendisidir. Yargıya güven ve yargıdan memnuniyet noktasında da bir dizi çalışmayı Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında Türkiye kamuoyuyla paylaştık ve şimdi onları yürütüyoruz. Belki şuanda Türkiye kamuoyu bu çalışmaların ne anlama geldiği konusunda farklı kanaatlere sahip olabilir ama biz biliyoruz ki bunların hepsini biraraya getirdiğimizde sonuçları bakımından yargıya güven ve yargının hizmetlerinden memnuniyet vatandaşımızın yargıyı denetlemesi ve yargının hesap verebilirliğinin güçlendirilmesi bakımından son derece önemli adımlardır. Adliyelerin her yıl faaliyet raporu yayınlaması ve bu raporu internetten ilan etmesi kendisini halkın denetimine açması bakımından son derece önemlidir. Bu şeffaflaşma bakımından da, hesap verilebilirlik bakımından da, Türkiye açısından da son derece önemli bir adımdır” diye konuştu.
“BU SİSTEM DÜNYADA DA İLK OLACAKTIR”
Yargıda zaman yönetimi konusunun ayrı bir öneme sahip olduğuna da değinen Bozdağ, “Uzayan yargılamalar, geciken adalet, çok fazla zaman kaybı ve fazlaca harcama yapılması hepimizi rahatsız etmektedir. Onun için yargının 2017’den itibaren önüne gelen her uyuşmazlıkla ilgili vatandaşımıza işini ne zaman içerisinde sonlandıracağına dair bir belge vermesi dönemine geçilecektir ki, o da yargının vatandaş tarafından denetlenmesi ve yargının aldığı işi bitireceği konusunda kamuoyuna taahhütte bulunması ve kendisine işe düşüne taahhütte bulunması son derece önemlidir. Hem hızlandıracak hem de herkesi kendi işine daha iyi sarılmasına sahip çıkmasına yol açacaktır. Adli Veri Bankası dediğimiz bankada yargının her yıl değil, her gün adeta tomografisini çekecek çok güçlü bir sistemi hayata geçiriyoruz. Bu sistem dünyada da ilk olacaktır” ifadelerini kullandı.
“BU NE YÖK’ÜN İŞİNE KARIŞMAKTIR, NE HUKUK FAKÜLTELERİNİN İŞİNE KARIŞMAKTIR”
YÖK Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak çalışmalar yürütme kararı aldıklarını hatırlatan Bozdağ, “YÖK Başkanlığı hukuk fakültelerine kota koydu ve ilk 150 bine giren öğrenciler arasından hukuk fakültelerine öğrenci alınacağını açıkladı. Bu son derece önemli ve somut bir gelişmedir. Öğrenci kalitesini sağlama konusunda bunun son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Hukuk fakültelerinin eğitim sistemi üzerinde de hep beraber durmamız lazım. Adalet Bakanlığı olarak bizim hukuk eğitimi konusuna doğrudan müdahil olmamız elbette doğru değil. Ama hukuk eğitimi alanların en fazla istihdam eden bakanlık olarak bizim de istihdam ettiğimiz kişilerin iyi yetişmesi hususunda söz söyleme hakkımız olduğuna inanıyoruz. O nedenle bu ne YÖK’ün işine karışmaktır ne hukuk fakültelerinin işine karışmaktır. Bu bizim ihtiyaçlarımızı YÖK’e ve hukuk fakültelerimize iletmek ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda da eğitimin şekillenmesine katkı vermek anlamını taşır” değerlendirmesinde bulundu.
“AVUKATLIĞI DA SINAVA BAĞLAMIŞ OLACAĞIZ”
Bakan Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hakim, savcı ve avukatlarımızın birlikte bir sınava tabi tutulmasının, ayrı bir avukatlık, hakimlik ve savcılık sınavı yerine tek bir sınava girmesi, bunlardan hakim savcı sınavının mülakatına girenlerin oraya geçmesi, diğerlerinin avukatlık stajına devam etmesi tabi belli bir limit konulması suretiyle önümüzdeki dönemde üzerinde duracağımız önemli konulardan biridir ve bu konuda ciddi adım atacağız. Avukatlığı da sınava bağlamış olacağız. Orada belli bir kaliteyi tutturmak için de gerekli alt yapıyı oluşturacağız. Hakim ve savcı yetiştirilmesinde de, hakim ve savcı yardımcılığı müessesesini yeniden ihdas etmeyi tartışıyoruz. Çünkü sadece akademide verilen eğitim ve adliyelerde görülen kısıtlı teorik eğitimle beraber iyi sonuçlar alamadığımızı görüyoruz. Bunun yerine her hakimin yanına hakim adayı, her savcının yanına savcı adayını yardımcı olarak atayıp, bir kişinin bir kişiyi yetiştirdiği adeta bir usta çırak ilişkisini bizim devreye sokmamız lazım.”