Hukuk Büroları, Vatandaşın Kabusu Oldu İcra tehdidi, tahsilat yöntemi oldu
Varlık şirketleri banka, kredi kartı borcu, bireysel kredi borcu, icra dairesi, haciz davası, avukatların borçluyu araması, eve haciz, ev eşyalarının haczi Hukuk büroları, vatandaşın adeta kabusu oldu. Senedini ödeyemeyen, borcu…
Hukuk bürosundan hakkımda icra davası olduğuna dair mesaj aldım. Muhtarlığa tebligatta bulunduklarını söylediler. Gittim, herhangi bir yoktu. Hukuk Bürosunu Aradığımda, polisle eve geleceklerini söylediler. Evde olmadığımı, söylediğimde ise, çilingirle kapıyı açıp eşya kaldırması yapacaklarını beyan ettiler. Evde kızım tek başına. Giderlerse onun psikolojisi ne olur diye düşündüm daha önce ödediğim senet için 500 lira daha ödedim. Bu hukuki mi?” diyor. Bir başka vatandaş ise haberi dahi olmayan 9 lira borcu için İcralık oldunuz diye arandığını söylüyor. Bu konu hakkında görüş bildiren hukukçular ise, “Haklarınızı öğrenin, paranızı kaptırmayın” uyarısı yapıyor.
Kredi kartı borcu olan vatandaş ise, çoğu zaman ödenmeyen bu borçlar icra aşamasına gelmediği halde, banka görevlilerince “Kredi kartı borcunuz icralık oldu. Biz hukuk bürosundan arıyoruz. Hemen bir miktar ödeme yapın, evinize gelecek haciz işlemini durdurayım” denilerek aranıyor. "İcra, haciz" kelimesini duyan vatandaş da o panikle ve korkuyla başka şekilde borçlanarak borcunun kat kat fazlasını, "icra dosyası masrafı, avukatlık ücreti" gibi isimler altında ödemek zorunda kalıyor.
Vatandaşlar evlerine icra tebligatı getiren postacılara korkudan kapılarını açmıyor. Çünkü “Tebligatı alırsam bu haciz işlemini kabul etmiş olurum, ev eşyalarına icra işlemi başlar” korkuları var. Vatandaş tebligat için kapıyı açmayınca bu tebligat muhtarlığa gidiyor. Burada tebligatı yapmakla görevli posta memurunun sorumluluğu bitiyor. Tebligatı yapmış sayıldığı için işlemler devam ediyor
Borç alacak işlemlerinde borçlu vatandaşı uyaran yetkililer, “ Ödeyemediğiniz borçlar nedeniyle işlemler icra boyutuna geldiyse mutlaka haklarınızı öğrenin” uyarısında bulunuyor.
İcra Dairesinin başlattığı İcra işlemi mahalline icra memurlarının dışında, stajyer avukat, avukat kâtibi, hukuk bürosu elamanı veya avukat, konuta giremez. Avukat evinize girse bile dava açma hakkınız var.
Kanun, konut dokunulmazlığını koruyor. Kanunla yetkili kılınmış merci yazılı emir vermedikçe, kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Anayasa'nın 21. maddesi gereğince yetkili mercinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar. Aksi halde el koyma kendiliğinden kalkar.
3. Yargı Paketi uyarınca, borçlarından dolayı icra takibine uğrayan vatandaşların ev eşyalarına hacize sınır getirildi. Ziynet ve para dışında, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi, ailenin kullandığı eşyalar birer tane ise bunlar haciz edilemiyor. Evinize gelen haciz memurlarının uzattığı her evrakı imzalamayın, evrakları öncelikle inceleyin. Hacize gelmenin amacı baskı unsuru oluşturup "ödeme taahhüdü" almaktır. Ödeme taahhüdünde bulunur ve bu borcu ödeyemezseniz hapis cezası ile karşı karşıya kalırsınız.
İcra dosyası açılmadığı halde, vatandaştan avukatlık ve icra takip dosya masrafı talep eden de var. Bu bedeller için mutlaka makbuz isteyin. Yaptığınız ödemenin neyin karşılığı olduğunu gösteren bir belge isteyin. Senedinizi ise mutlaka alın. Ödediğiniz senet bedelini bir daha ödemek zorunda kalmayın
Sürekli sizi ve ailenizi size mesaj atan avukatları savcılığa şikayet bulunu avukat cezal bir daha avukatlık yapamaz sizleri aradıkları zaman karşı tarafı uyarak ses kaydını alın uymamadan ses kayıdı almayın mutlaka uyarın
Ailenin kullandığı eşyaların haczedilemeyeceği hükmü var Borç-alacak işlemlerinde tüketicileri uyaran yetkililer, "İşlemler icra boyutuna geldiyse haklarınızı öğrenin" uyarısında bulunuyor. İşte uyarılar: gt; AVUKATA YASAK: İcra işlemi mahalline stajyer avukat, avukat kâtibi, hukuk bürosu çalışanı veya avukat, haciz mahalli olan konuta giremez. Avukat evinize girse bile dava açma hakkınız doğuyor. gt; KONUT DOKUNULMAZLIĞI: Kanun, konut dokunulmazlığını koruyor. Kanunla yetkili kılınmış merci yazılı emir vermedikçe, kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Anayasa'nın 21. maddesi gereğince yetkili mercinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde açıklar. Aksi halde el koyma kendiliğinden kalkar. gt; EŞYAYA EL KONULAMAZ: 3. Yargı Paketi uyarınca, borçlarından dolayı icra takibine uğrayan vatandaşların ev eşyalarına haciz konulamıyor. Ziynet ve para dışında, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi, ailenin kullandığı eşyalar alıkonulamıyor. gt; MAKBUZ ALIN: İcra dosyası açılmadığı halde avukatlık ve dosya masrafı talep eden de var. Bu bedeller için makbuz isteyin. Yaptığınız ödemenin neyin karşılığı olduğunu gösteren belge isteyin. Senedinizi mutlaka alın. ebligat muhtara gidiyor Vatandaşlar evlerine icra tebligatı getiren postacılara korkudan kapılarını açmıyor. Çünkü "Tebligatı alırsam kabul etmiş olurum, icra işlemi başlar" korkuları var. Vatandaş kapıyı açmayınca tebligat muhtarlığa gidiyor. Burada posta memurunun sorumluluğu bitiyor. Tebligatı yapmış sayıldığı için işlemler devam ediyor. Kalabalık mahallelerde günde 30-40 tebligat bırakıldığı için muhtarlar, bunları sahiplerine teslim edemiyor. Birçok vatandaş da kendisine tebligat geldiğinden habersiz durumda olduğu için, davalar son aşamasına geldiğinde bilgi sahibi oluyor.
BORCUNU ÖDEMEDİ DİYE HAPİS CEZASI YOK KESİNLİKLE Taahhüdü imzalamayın
Kişilerin huzur ve sükununu bozma Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. kişi borulu ise ancak resmi makamlara kanalı ile işlem yapılır telefonla arama suçtur Dolandırıcılık suçunun; Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle, Görüldüğü gibi 158/1 İ fıkrası tam da bu eylemleri tarif etmektedir çünkü avukatlar serbest meslek grubuna girmektedirler. Bazı Hukuk Büroları kanunsuz bir şekilde yurttaşların huzur ve sükûnunu ihlal etmektedir. Bunu yaparken de yasaları ihlal etmekten, meslek etiğine aykırı davranmaktan hiç çekinmemektedirler. Yurttaşlara gönderdikleri mesajlarda yalan beyanlarla yurttaşları tehdit ederek borç ödemeye zorlamaktadırlar. Üstelik bu mesajları hiç borcu olmayan kişi veya kişilere de göndermektedirler. Herhangi bir borcu yoktur. Kaldı ki borçlu olsa bile mesajda yazılanlar yalana dayalı şantajlardır. Taahhüdü İhlal Suçu Mesajda okurun taahhüdü ihlal suçundan ceza aldığı, cezanın Yargıtay’ca onaylandığı iddia edilmektedir. Bu iddia tamamen yalandır. Taahhüdü ihlal suçu icra memuru önünde yapılan taahhütler için söz konusu olabilir. Bunun için kesinleşmiş bir borcun olması ve ödeme taahhüdünün icra memuru önünde yapılması gerekir. Özel sözleşmelerle yapılan taahhütlerin yerine getirilmemesinden bir suç oluşmaz. Mesaj özü itibari ile hukuk adına söylenmiş yalan beyanları içermektedir. Böyle bir mesaj kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu oluşturduğu gibi avukatlık mesleğinin etik kuralları ile de bağdaşmaz. Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunmaya davet ediyoruz
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde yer almış olan bir suç olup günlük hayatta karşımıza çıkma olasılığı yüksek olan bir suçtur. Bu suç ile korunmak istenen hukuksal yarar, kişilerin psikolojik yönden huzurlu ve sükun içerisinde sağlıklı yaşam hakkını muhafaza edebilmektir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun faili herkes olabilir. Bu suçun mağduru ise m.123’te belirtilmiş olan hareketlere maruz kalmış, huzur ve sükunu bozulmuş kimse ya da kimselerdir. Bu suçun maddi unsurunu ise m.123’te yer alan kişilerin huzur ve sükununu bozma maksatlı gerçekleştirilmiş olan hareketler oluşturmaktadır. Buna göre, bir kimsenin sırf huzur ve sükununu bozmak amacıyla o kişiye sürekli telefon edilmesi ya da gürültü yapılması veya hukuka aykırı başka bir harekette bulunulması kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun maddi unsurlarıdır. Maddeden de anlaşılacağı üzere bu suç seçimlik hareketli bir suçtur; sayılan eylemlerden birinin gerçekleştirilmiş olması suçun oluşumu açısından yeterlidir. Suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için ise bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, o kişinin ısrarla gürültüye maruz bırakılması veya bir kimseye karşı ısrarla hukuka aykırı bir harekette bulunulması gerekmektedir. Fakat bu seçimlik hareketlerden biri ya da birkaçı sırf kişi ya da kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu maksadıyla gerçekleştirilmiş olmalıdır ki bu suçun varlığından söz edebilelim. Bu sebeple şunu söyleyebiliriz ki failde genel suç işleme kastının olmasının yanı sıra aynı zamanda özel kast da mevcuttur.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamında kanunda belirtilmiş olan seçimlik hareketlerden ısrarla telefon edilmesi veya gürültü yapılması anlaşılabilir olmasına rağmen bazen kişiler “hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması” ifadesinden ne anlaşılması gerektiği konusunda çelişkiye düşmektedir. Bu ifadeyi birkaç örnekle açıklamak bizce de aydınlatıcı ve yol gösterici olacaktır. Örneğin, bir kimsenin otomobil ile sürekli takip ediliyor olması, kapısının sürekli olarak tıklatılması, zilinin sürekli olarak basılması veya camına sürekli olarak taş atılması durumunda eğer amaç kişilerin huzur ve sükununu bozmak ise bu durumda m.123’te belirtilen suçun varlığından söz etmek yerinde olacaktır.
TCK m.123’ün esas hükmü, belirli bağımlı bazı hareketlerle kişilerin huzur ve sükununun bozma suçu mevzusuna sebep olan veya bunun için çaba harcayan kişi ya da kişileri cezalandırmaktır. Bu sebeple saymış olduğumuz seçimlik hareketlerden bir ya da birkaçına maruz kalmış kişi veya kişiler mutlaka şikayette bulunmalıdırlar.
Telefon etmek suretiyle kişilerin huzur ve sükununu bozma
Gündelik hayatımızda hepimizin başına gelebilecek olan bir olay;telefon edilmesi suretiyle kişilerin huzur ve sükununu bozmaktır.Türk Ceza Kanunu’nda belirtildiği üzere seçimlik hareketlerden biri olan bir kişinin sırf huzurunu ve sükununu bozmak amacıyla sürekli olarak telefon edilmesi durumunda bu suçun oluştuğundan söz edebiliriz.
Fakat burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta vardır: Bir kimsenin huzur ve sükununu bozmak niyetiyle ona bir kez telefon edilmesi durumunda bu suçun varlığından söz etmek mümkün olmaz. Nitekim bu husus Yargıtayın bir çok kararında da karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Yargıtayın önüne gelen bir olayda sanık adına kayıtlı olan cep telefonunun arama kayıtlarına ilişkin belgeler incelenmiş ve yapılan bu inceleme sonucunda şikayetçi tarafı defalarca aradığına dair herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Sanığın, şikayetçi tarafı yalnızca bir kez aradığı ve bu durum hem sanık hem de şikayetçi tarafça kabul edilmiştir. Dolayısıyla sanığa yüklenmek istenen soyut iddia haricinde mahkumiyet için yeterli ve kesin deliller bulunmaması sebebiyle sanığın beraatine karar verilmiştir.
Bir kimseye SMS atmak ya da benzeri bir ileti yollamak hakkında kanunda bir tanım bulunmamasına rağmen çoğunlukla bu durum da telefon edilerek kişinin huzur ve sükununu bozma kapsamında değerlendirilmektedir.Fakat bir kişiye tanıtım ya da reklam amaçlı olarak gelen mesajlar kişinin huzur ve sükununu bozma maksadı taşımadığından dolayı bu suçun oluştuğu düşünülemez.
Bir kişiye ısrarla telefon edilmesi kişinin psikolojik ve ruhsal yönden huzur ve sükun içerisinde yaşama hakkını ihlal etmektedir. Ancak yukarıda bir Yargıtay kararıyla açıkladığımız gibi bu eylemin birden fazla kere gerçekleştirilmesi, yani eylemi gerçekleştiren kişinin ısrarcı olması durumunda kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun varlığı söz konusu olur. Sırf kişinin huzur ve sükununu bozmak için bir kez arama yapılması durumunda kişi eğer arayandan şikayetçi olursa, şikayeti sonuçsuz kalacaktır; arama yapana herhangi bir ceza verilmeyecektir.
Gürültü Yapma Suretiyle Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun seçimlik hareketlerinden bir diğeri de ısrarla gürültü yapılmasıdır. Gürültü, akustik kirlilik olarak da adlandırılmaktadır. Gürültü, kişileri rahatsız edici bir ses veya tahammül edilmesi mümkün olmayan ses olarak da karşımıza çıkmaktadır. Tıpkı ısrarla telefon edilmede olduğu gibi ısrarla gürültü yapma suretiyle kişilerin huzur ve sükununu bozma durumu karşımıza sıkça çıkabilir.
Oturulmakta olan evin üst ya da alt katında ısrarla müzik aletleriyle veya başkaca araçlarla ses yapılması sonucunda bu suç meydana gelecektir. Ancak bu suçun oluştuğundan söz etmek için yapılan gürültünün ısrarcı olarak gerçekleştirilmesi, yani birden fazla tekrarlanmış olması gerekir. Örneğin, apartman sakinlerinin veya yöneticinin uyarısına rağmen bir kimsenin ısrarla müzik aleti çalması ve bu kişinin amacının apartman sakinlerinin huzur ve sükununu bozmak olması durumunda TCK m.123’te belirtilen suç oluşacaktır. Yapılan gürültünün huzur ve sükunu bozma suçu için elverişli olması yeterli olup ayrıca bu gürültünün bir kimsenin sağlığına zarar verici nitelikte olması aranmaz.
Gürültü eyleminin ısrarcı bir şekilde gerçekleşmesi gerektiği durumunda suç oluşacağından hareketle Yargıtay bir kararında sanığın beraatine karar vermiştir. Bu karara göre sanık, şikayetçi olana duyduğu özel ilgi sebebiyle sokağına gelip naralar atmıştır. Fakat bu eylem sırf müştekilerin huzur ve sükununu bozmak amacıyla yapılmış olup ve bir daha tekrarlanmamış olduğundan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun anlatılan şekliyle oluşmamasından dolayı sanık hakkında bir cezaya hükmedilmemiştir. Dolayısıyla gürültü sebebiyle huzur ve sükunu bozulduğunu iddia eden kişi, eğer bu durumu bir defaya mahsus yaşamışsa şikayetçi olmamalıdır; lehine bir sonuç alması söz konusu olmayacaktır.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezası
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu cezası, şikayete tabi bir suç olduğundan mağdur tarafı ilgili mercilere şikayette bulunması durumunda sanık hakkında soruşturma başlayacaktır. Ayrıca şikayet süresi için zaman aşımı süresi bulunduğundan huzur ve sükununun ısrarla kasti olarak bozulduğunu iddia eden kişi bu süreyi dikkate almalıdır.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu cezası için şikayet hakkına sahip olan kişinin fiili ve faili öğrendiği ya da bildiği günden itibaren şikayette bulunabilmek için 6 aylık süresi vardır. 6 ay sonunda şikayette bulunmaması durumunda bu kişi hakkını kaybetmiş olacağından yapacağı şikayetler dikkate alınmayacaktır. Mağdurun şikayetçi olması durumunda TCK m.123’e göre faile 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla hükmolunur.
ÖZEL GÜVENLİK HAKLARI