Hükümetten taşeron işçiye facia gibi düzenleme yapıyor
Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine tarafından hazırlanan taşeron yasa tasarısı, kamuda çalışan 750 bin taşeronu umutlarını suya düşürdü.
Özel Güvenlik İşçi Hakları
Taslak, alt işverenin başka alt işverene iş vermesinin önünü açıyor, yıllık izin ve kıdem tazminatının önünü kapatıyor. Taşeron işçilerin dava açmasını güçleştiren tasarı, kamu için külfet olan yargı kararlarını da önlüyor. Konuyla ilgili uzmanların hazırladığı rapora göre taslak, anayasa ve yasalara aykırılık içeriyor. Taslak bu hali ile işçilerin değil, hükümetin işine yarıyor.
Soma'da yaşanan maden kazasının ardından 301 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine gözler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine'nin ortaklaşa hazırladıkları mevzuatta değişiklik öngören yasa taslağına çevrildi. İşçi sendikalarının ve çalışma hayatının büyük umutlarla beklediği yasa taslağının son şekline Cihan Haber Ajansı ulaştı.
İŞ DAVALARININ AÇILMASI GÜÇLEŞECEK
Taslak yasalaştığında, işçinin alacağını hesap ederek dava açması gerekecek. Alacağını tam olarak hesaplayarak dava etmesi gereken işçi, daha fazla harç ve yargılama gideri ödemek zorunda kalacak, alacağını hesaplamakta zorlanacak. İşçilerin hak aramaları çok güçleşecek.
Tasarıyla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun işçilerin hak arama hürriyetini güvence altına alan ve kısmi dava açılmasını kolaylaştıran içtihadının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı da anlaşılıyor. Taslakla ilgili incelemede bulunan uzmanların hazırladığı rapora göre; bu düzenlemeyle iş davalarının açılması işçiler bakımından artık güçleşecek.
OBJEKTİF KRİTERLERE GÖRE HESAPLANMAYACAK
Uzmanların raporlarına göre; İMK 7'inci maddede yapılan değişiklikle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenen belirli ve belirsiz alacak davaları, kısmi dava türleri konusunda öğretide ve yargı kararlarında yaşanan ciddi tartışmaları netleştirilmeye çalışılıyor. Bu düzenlemeyle belirsiz alacak davalarının objektif ölçülere göre talep miktarı hesaplanmayan alacaklarla sınırlandığı, bunun dışında hesaplaşmada güçlük bulunan durumlarda kısmi dava ve olanaklı ise belirli alacak davasının açılması zorunluluğu getiriliyor. Uzmanlar, bu maddenin çok uzun tartışmalara konu olacağını tahmin ediyor.
HUKUKA AYKIRI TAŞERONLUK VE İŞÇİ TEMİNİ YASAL ZEMİNE KAVUŞTURULUYOR.
Taslağın ikinci maddesinde, idarelerce istihdam edilen personelin yeterli olmaması durumunda, yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılacağı belirtiliyor. Bu kapsamda hizmet türlerinin belirlenmesi konusunda mevzuatı belirlemede Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığı'nın görüşü ve Maliye Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğu ifade ediliyor.
Düzenlemede hizmet ihalesine çıkılması, 'ancak uzmanlık gerektiren konularda yeterli nitelik ve çok sayıda personel çalıştırılmaması' kaydına bağlanıyor. Ayrıca idarelere ait iş yerlerinde yürütülen işin tamamına ilişkin hizmetler için iş yerinde idarenin kendi personelini çalıştırmaması şartı getiriliyor. Danışmanlık hizmeti alım ihalelerinde ise istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması şartı aranmayacağı ifade ediliyor.
Uzmanlarına göre; bu değişiklikle KİK'e tabi kurum ve kuruluşlarda halen yasak olan meslek edinilmiş ödünç iş ilişkisinin de önünü açan bir düzenleme getiriliyor. Rapora göre, halen uygulamada muvazaalı olan asıl işveren alt işveren ilişkileri, binlerce yargı kararıyla hukuka aykırılığı tespit edilen işçi temini uygulaması yasal zenime kavuşuyor. Bunun gibi, asıl işveren alt işveren ilişkilerine de sınırlamalar belirsiz hale geliyor.
"ALT İŞVEREN BAŞKA BİR ALT İŞVERENE İŞ VEREBİLECEK"
Taslağın 4. maddesinde ise Kamu İhale Sözleşmeler Kanunu'nun 8'inci maddesine şu fıkranın eklenmesi öngörüldü: "Yüklenicinin veya alt yüklenicinin sözleşme konusu işlerde çalıştırdığı işçilerini kapsayan toplu pazarlık süreci, asıl işverenin üye olması ve yüklenici veya alt yüklenicinin yetkilendirilmesi kaydıyla ilgili kamu işveren sendikası tarafından 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri'ne göre belirlenen ücret sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir."
Bu düzenlemenin yüklenici gibi olası alt yüklenicilerden de söz ettiğine dikkat çekilen raporda, "Alt işverenlerin de alt işverenlere iş verebileceği kabul edilirse bu firmalarda sendikal örgütlenme olanaksız hale gelecektir. Böyle olunca söz konusu firmaların kamu işveren sendikasına üye olması koşuluyla, yapılacak toplu sözleşmeden doğacak ücret farklarının idarece ödeneceğinin sendikal örgütlenmeyi teşvik edeceğinin düşünülmesi rüya görmekten öteye geçmez." denildi.
İŞÇİLER YILLIK İZİN VE KIDEM TAZMİNATI HAKKI KAZANAMIYOR
Basına sıklıkla kamuda ihale sürelerinin 3 yıla çıkartılacağı, böylelikle işçilerin yıllık izin hakkından faydalanabilecekleri ve kıdem tazminatına hak kazanacakları yönünde haberler sızdırılıyordu. Ancak, taslak incelendiğinde, 3 yıl süreyle yapılacak ihaleyle işi üstlenen firmanın, kamudan aldığı işi başka taşeronlara vermesinin önünde herhangi bir engel bulunmadığı görülüyor. Taslak bu hali ile yasalaştığında ihale 3 yıl süreyle bir firmaya verse bile, ihaleyi alan firma işi 1'er yıllık sürelerle başka firmalara devrettiği takdirde işçiler yine yıllık izin ve kıdem tazminatına hak kazanamayacak. Uzmanlara göre; ihaleyi alan firmaların işi başka firmalara devretmesinin yasaklanması gerekiyor.
YARGI KARARLARININ KAMUYA KÜLFETİ ÖNLENMEYE ÇALIŞILIYOR
İş Kanunu'nun 2'inci maddesinin 9'uncu fıkrasında, alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği halde, iş yerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresinin, aynı iş yerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanacağı belirtiliyor. Tasarıda da idarenin, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işverenin de 56'ıncı maddeye göre tutmak zorunda olduğu öngörülüyor. Bugün de asıl işverenler, iş sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle alt işverenlerce ödenmesi gereken yıllık ücretlerden müteselsilen sorumlu. Anılan düzenleme ile bu konu açıklığa kavuşturuluyor. Uzmanlara göre, bu düzenleme ile büyük ölçüde kamunun yargı kararları nedeniyle karşılaştığı mali külfet önlenmiş olacak.
Taslağın 7'inci maddesinde İş Kanunu'nun 3. maddesinin son fıkrasına, "Ancak iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin ücret alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda dava açma süresi iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıldır." maddesi ekleniyor. Bu düzenlemeyle ücret alacaklarına 5 yıllık zaman aşımı yanında ayrıca fesih tarihinden itibaren işletilecek bir yıllık bir hak düşümü süresi öngörülüyor. Raporda, bu düzenlemenin hukuk tekniğine aykırı olduğu gibi, Anayasa'ya da aykırı olduğunu dile getirildi.zaman
Ekonomi yönetiminin hazırladığı yasa taslağı kabul edilirse, Türkiye'de çalışma hayatı alt üst olacak. Maliye, Hazine ve Çalışma Bakanlığı'nın birlikte hazırladığı taslak, kamu ve özel tüm iş yerlerinde asıl işlerde 'taşeron' işçi çalıştırmanın önünü açıyor. İş Kanunu'nun ikinci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, patronlar asıl işlerini de 'taşeron işçilere' yaptırabilecek. Böylece fabrikada, hastanede, medya sektöründe 'taşeron' işçi, doktor, hemşire, gazeteci çalıştırmak mümkün hale gelebilecek.
Hürriyet'ten Aysel Alp'in haberine göre, ekonomi yönetiminin kamudaki taşeron sorununu çözmek üzere hazırladığı yasa taslağı, hem kamu hem özel sektör çalışanlarını üzecek.
Kamudaki taşeron işçilerin kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai gibi sıkıntılarını çözmek üzere hazırlandığı duyurulan yasa taslağının aslında tüm çalışma hayatını etkileyecek değişiklikler içerdiği anlaşıldı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Başkanlığında yapılan ve Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı ile ilgili bürokratların katıldığı Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda son şekli verildi.
TAŞERONLAŞMA HER YERE GELİYOR
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hem kamu hem de özel sektörde daha çok istismarın engellenmesine yönelik bir düzenleme yaptıklarını belirtmekle birlikte, İş Kanunu ikinci maddedeki değişikliklerin kamu ve özel sektörde taşeronun önünü açtığı ileri sürüldü.
Taslağın 5.maddesi, Mevcut İş Kanunu'nun 2.maddesinin 8,9 ve 10.fıkralarını değiştirilmesini öngörüyor. Mevcut İş Kanunu'nun 2.maddesi 'tanımlar' başlığını taşıyor ve 7.fıkrası da taşeron yani 'alt işverenlik' ilişkisini düzenliyor. Bir şirketin, iş yerinde 'taşeron işçi' çalıştırabilmesi için üç şart yani 'işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi' aranıyor.
PATRONA 'BU SENİN İŞÇİN, KADRONA AL' DENEMEYECEK
İşte taslak, bu fıkradan sonra gelen üç fıkranın değiştirilmesini öngörüyor. Mevcut 8.fıkra,bir patronun yasaya aykırı olarak asıl işini, taşeron işçiye yaptırdığının ortaya çıkması halinde o işçiyi kadrosuna almakla yükümlü kılıyor.
PARASINI ÖDE, TAŞERON ÇALIŞTIR
Oysa taslak, bu hükmü değiştiriyor ve "Yedinci fıkra hükümlerine aykırı olarak alt işverene iş verilmesi veya asıl işveren işçilerinin hakları kısıtlanmak suretiyle alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi hallerinde alt işverenin işçilerine ödenecek ücret ve diğer sosyal haklar asıl işverenin emsal işçisine ödenen ücret ve sosyal haklardan daha az olamaz" deniliyor. Yani yasaya aykırı olarak taşeron çalıştıran işveren, asıl işçinin maaşı kadar ücret ödemesi halinde taşeron çalıştırmaya devam edebilecek.
TEKSTİL FABRİKASINDA, TAŞERON TEKSTİLCİ
Bu yasa taslağı, bakanlar kurulu tarafından imzalanıp, Meclis'e gönderilirse ve orada da kabul edilirse, bir tekstil fabrikasında, kadrolu tekstil işçilerinin yanında taşeron tekstil işçileri de çalıştırılabilecek. Bunun tek şartı maaş ve sosyal hakların aynı olması olacak. Böylece Türkiye'de otomotiv, tekstil, çimento, inşaat, kimya, metal, makine yani akla gelen tüm sektörlerde patronlar, mevcut işçilerinin yanında aynı işi yapan 'taşeron işçiler' çalıştırabilecek. Ya da asıl işin tamamı bir taşeron firmaya verilebilecek.
"MADENCİ, DOKTOR, MÜHENDİS HERKES TAŞERON OLUR"
Yıllardır kamu ve özel sektörde çalışan taşeron işçilerle ilgili yüzlerce davaya bakan, bu konuda yayınlanmış tebliğleri bulunan ve sendikalara da hukuki danışmanlık yapan Avukat Dr. Murat Özveri, 14 maddelik yasa taslağının çalışma hayatında 'sil baştan' değişiklikler içerdiğine dikkat çekerek, özellikle 5. maddenin işçiler açısından büyük sıkıntı yaratacağını ileri sürdü. Patronların, yıllardır 'taşeron çalıştırma' şartlarının değiştirilerek, asıl işlerin de taşerona verilmesi talepleri olduğunu anımsatan Özveri, bu maddeyle patronların taleplerinin yerine getirildiğini söyledi.
Özveri, "Bu hüküm yasalaşırsa, bir iş yerinde patron, asıl işçinin maaşını vererek sonsuza kadar taşeron işçi çalıştırabilecek. Yani emsal ücreti ödediği sürece taşeron çalıştırabilecek. Örneğin, asıl işi kömür çıkarmak olan patron, madende taşeron maden işçisi çalıştırabilecek. Hangi şartla, kendi işçisinin maaşını ödemek şartıyla. Bu düzenleme sadece özel sektörü de ilgilendirmiyor. Kamuda da devlet asıl işini, taşerona yaptırabilecek. Örneğin, bir hastane, asıl işi hasta bakmak. Yani hemşire, doktor, röntgenciyi taşeron olarak şuanda çalıştıramaz. Ama bu düzenleme çıktıktan sonra kendi kadrolu doktorunun ücretini ödemek şartıyla taşeron doktor da hemşire de röntgenci de çalıştırabilecek" dedi.
"AMACIMIZ, TAŞERONUN ÖNÜNÜ KESMEK"
Çalışma Bakanlığı bürokratları ise hazırlanan taslağın taşeronu yaygınlaştırmak değil, önünü kesmek olduğunu belirterek, 5.maddedeki düzenlemenin özelde de 'taşeron' çalıştırmayı ortadan kaldıracağını savundular. Bakanlık yetkilileri, "Bir patron aynı maaşı verdikten sonra asıl işini neden taşerona versin ki? Kendi işletmesinde tek söz sahibi olacakken, maliyeti düşük olmayan taşeron firmayı oraya niye soksun" diye sordular.
Odatv.com