Hürriyet gazetesinde işten çıkarılanların sayısı 43'e yükseldi
Hürriyet'teki büyük işten çıkarma operasyonunda gerekçe 'sendika üyeliği' mi; atılanlar kampanya hazırlığında
Doğan Grubu'ndan Demirören Holding'e satılan Hürriyet gazetesinde eve tebligat yoluyla işten çıkarılan gazetecilerin sayısı 43'e yükseldi. Son olarak yazar Mesude Erşan'ın işine son verildiği bildirildi. Gazete yönetiminin sendikalı gazetecileri işten çıkardığı ve hedefin toplu-iş sözleşmesi yapılabilmesini engellemek olduğu ileri sürüldü.
Hürriyet gazetesi pek çok çalışanını evlerine tebligat göndererek işten çıkardı. İşten çıkarılanlar arasında Çınar Oskay, İpek Yezdani, Sebati Karakurt, Kenan Başaran, Aydil Durgun, İbrahim Yurtbay, Önder Öndeş, Dürdane Kırçuval, Serkan Ocak, Aydil Durgun, Aslı Barış, Ahmet Can, Aslı Barış, Şebnem Turhan, Banu Tuna, Mesude Erşan, Mustafa Doğan ve gazetenin insan kaynakları servisinden üç kişi bulunuyor.
Medya Radar'da yer alan habere göre, muhabir Arda Akın, Otomotiv Yazarı Emre Özpeynirci, Spor ve Ekonomi Servisi'nden Ceyhun Kuburlu, Teknoloji Muhabiri Ahmet Can Şit, Muhabir Ece Emre, editörler Deniz Türsen, Deniz Dallı, Levent Korkut ve Kelebek'ten Nigar Akan da işine son verilen isimler arasında bulunuyor. İşten çıkarılan Levent Korkut’un kanser tedavisi gördüğü öğrenildi.
Gazete ile ilişiği kesilen gazeteci sayısı 43'e yükselirken, işten çıkarmalara karşı yazar Gülse Birsel ve müzik yazarı Naim Dilmener de, Hürriyet'ten istifa etti.
Sendika nedeniyle mi?
İşten çıkarılan kişilerin tamamının Türkiye Gazeteciler Sendikası'na üye olduğu, sendikanın toplu sözleşme yapabilmek için az sayıda daha ihtiyaç duyduğu bu nedenle gazete yönetiminin sendikalı çalışanların işine son verdiği öne sürüldü. Gazetenin işten çıkarmalara devam edeceği bildirildi. İşten çıkarılan kişilerin geniş çaplı bir kampanya hazırlığı içerisinde olduğu bildirildi. İşten çıkarmaların ardından TGS'ye üye olan bazı çalışanların sendika üyeliğinden ayrıldığı ifade edildi.
TGS'den açıklama
43 çalışanı işten kendilerine üye olduğu gerekçesiyle işten çıkarılan TGS konuya ilişkin açıklamasında "Savcıları göreve çağırıyoruz: Kanser tedavisi gören, doğum izninde olan Hürriyet emekçilerini işten atacak kadar pervasızlaşan bu yönetim, anayasayı çiğnemektedir. Örgütlenme özgürlüğü anayasal bir haktır. Demirören Holding suç işlemektedir" dedi. Açıklamada "Üyelerimizin hakkını hem sokakta hem mahkeme salonlarında, hem de uluslararası alanda sonuna kadar savunacağız. Çalışanın hakkına saygı göstermeyi patronlara öğreteceğiz" ifadeleri kullanıldı.
TGS'nin açıklaması şu şekilde:
"Demirören Holding yönetimi 30 ve 31 Ekim tarihlerinde Hürriyet’teki üyelerimizden 43’ünü -gerekçe göstermeksizin- işten attı.
Görevlerine son verilen arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılar sonucu, bunun ekonomik gerekçelerle alınan bir karardan ziyade, Hürriyet çalışanlarına yönelik bir tasfiye süreci ve sindirme operasyonu olduğu netlik kazandı.
Savcıları göreve çağırıyoruz: Kanser tedavisi gören, doğum izninde olan Hürriyet emekçilerini işten atacak kadar pervasızlaşan bu yönetim, anayasayı çiğnemektedir. Örgütlenme özgürlüğü anayasal bir haktır. Demirören Holding suç işlemektedir.
Üyelerimizin hakkını hem sokakta hem mahkeme salonlarında, hem de uluslararası alanda sonuna kadar savunacağız. Çalışanın hakkına saygı göstermeyi patronlara öğreteceğiz."
DİSK Basın-İş'ten açıklama
DİSK Basın-İş Sendikası, Hürriyet gazetesindeki toplu işten çıkarmalara yönelik bir açıklama yaptı. Açıklamada "Demirören grubu basın sektörüne atıldığı günden bu yana kurumları önce insansızlaştırıp 'güvenli bölge' haline getiriyor ardından kapatıyor" denildi. DİSK Basın-İş Sendikası'nın açıklaması şöyle:
"Basın tarihinin alışıldık uygulamalarından biri haline geldi toplu işten çıkarılmak. Her defasında arkadaşlarımız yoksulluğa, işsizliğe itildi.
Demirören grubunda yaşanan son işten çıkartma uygulaması her yönüyle bu aşağılık uygulamaların zirvesi oldu. İnsanlar işten çıkartıldığını gazetede çalışırken evden gelen telefon ile, mesaisi tamamladıktan sonra çıkarken öğrendi. Demirören grubu basın sektörüne atıldığı günden bu yana kurumları önce insansızlaştırıp 'güvenli bölge' haline getiriyor ardından kapatıyor.
İşten çıkartmalara sendikalaşma çalışmasının neden olduğu söylentisi yayıldı. Bu her zaman patronların sıkça başvurduğu ve hoşlandığı bir durum. Kendileri TUSiAD ve benzeri bir çok kurumda örgütlenmekten geri durmazlar. Ama çalışanların örgütlenmesine tahammül edemezler. Ancak unutmayalım kendilerinde bu gücü bulmalarının nedeni onların örgütlü çalışanların örgütsüz olması.
İnsanca yaşamak ve çalışmak için tek yol örgütlenme. Tüm dostları gücünü haklarını savunacak emek örgütlerinde buluşmaya çağırıyoruz."