İşçi sendikasından kadroya alınan taşeron içşilere öneriler
2 Nisan 2018 tarihi itibarıyla kamudaki taşeron işçiler, 696 sayılı KHK gereğince kamu işçisi statüsüne geçirildi. Bu düzenleme bünyesinde büyük riskler barındırmasına rağmen Hükümet bu riski aldı. Daha önce bu…
2 Nisan 2018 tarihi itibarıyla kamudaki taşeron işçiler, 696 sayılı KHK gereğince kamu işçisi statüsüne geçirildi. Bu düzenleme bünyesinde büyük riskler barındırmasına rağmen Hükümet bu riski aldı. Daha önce bu köşede Hak-İş Genel Başkanı Sayın Mahmut Arslan'ın taşeron işçilerin kamuda istihdamıyla ilgili önerilerini gündeme getirmiştik. Doğrusu Sayın Arslan'ın konuyu hem devlet hem de işçiler açısından dengeli bir şekilde çözme gayretinde olduğunu görmüş ve sevinmiştik. Hükümet taşeron işçilerle ilgili sözünü tuttu. Şimdi sıra sendikalarda olduğu için biz de daha önce verilen sözleri hatırlatmak istedik.
* Kamu istihdamında hizmet kalitesi ve verimliliği esas alınmalı
Hak-İş, kamu istihdamında hizmet kalitesini ve verimliliğini merkeze alacak kanun çalışması yapılmasını önermişti. Bu bağlamda bir işçi sendikasından "Kamu İstihdamında Hizmet Kalitesinin ve Verimliliğinin Artırılması Hakkında Kanun Çalışması" önerisinde bulunulmasını takdirle karşılamıştık. Hükümet tarafından bu önerinin üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu çerçevede, kısa vadede kadroya geçirilen taşeron işçilerin 4857 sayılı İş Kanunu'na göre kamuda istihdam edilerek hizmet kalitesinin arttırılması ve performansa göre ücret ve esnek çalışma sistemlerinin ön plana çıkarılması önerilmişti. Biz de bu önerilerin kamu personel reformu için önemli bir yapı taşı olacağını ifade etmiştik.
* Çözüm, Kamu Personel Reformuna katkıda bulunacaktı
Yapılacak uzun vadeli bir planlama ile Kamu Personel Reformu'nun genel prensiplerine uygun olarak idareyi temsil ve yetki kullanarak çalışan memurlar ile özel personel yasası bulunan memurlar dışındaki kamuda çalışanlara yönelik olmak üzere bir "kamu çalışanı" modeli oluşturulması önerilmişti.
Daha önceki yazılarımızda da belirtmiş olduğumuz üzere, Kamu Personel Reformu'nun temeli asli ve sürekli hizmet tanımının net bir şekilde yapılması ile asli ve sürekli hizmet ifa etmeyecek personelin memur olmasının önüne geçilmesinden geçmektedir. Zaman içerisinde devletin asli ve sürekli görevlerini ifa eden devlet memurları ile bu kanuna tabi olarak istihdam edilen ve 4857 sayılı İş Kanunu sisteminin geçerli olacağı işçilerden oluşan iki tür «kamu çalışanı» önermişti ki bu öneriyi benimsememek mümkün değildir.
Bu yolla kamu çalışanlarının istihdam modelleri sadeleştirilecek ve benzer işi yapanlar arasındaki farklı çalışma şartları ortadan kaldırılarak, kamu çalışanlarının çalışma şartları bakımından birbirine yaklaştırılmasını önerilmişti.
* Performans ve hizmet kalitesi önerisi yapılmıştı
Hak-İş, hazırlanacak kanun kapsamında kamuda hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik olarak ülke çapında ve yapılan hizmetlere göre performans kriterleri belirlenmesini ve hizmet kalitesinin devamlılığının sağlanmasını önermişti.
Yine, 4857 sayılı Kanun'a birtakım sınırlamalar getirilerek kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve sürekliliğinin sağlanması yönünde çalışma yapılması da öneriler arasındaydı. Somut performans kriterleri getirilmek suretiyle, kamu ve özel sektör çalışanları benzer performans gereklerine kavuşturularak aradaki farklılıkların ortadan kaldırılması önerilmişti. Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesinde en fazla korkulan şeyin hizmet kalitesi ve performans düşüklüğünün olduğu unutulmamalıdır. Halen bu korku yaşanmaktadır.
Alışılagelmiş rehavet ve katı güvenceler nedeniyle kamu hizmetlerinin kalitesinin ve veriminin düşmemesi için, İş Kanunu'ndaki katı sınırlamalara birtakım istisnalar getirilmesini, yani belirli süreli iş akitlerinin kolaylaştırılması vb. tedbirlerin alınmasını bu suretle de 657 sayılı Kanun'un katı uygulamalarına da son verilmesi gerektiğini önermişti.
* İkramiye ve ilave tediye ödemesi performans kriterlerine göre ödensin, önerisi
Başlangıç olarak taşeron işçilerin şu anki çalışma şartları ile istihdam edilmesini, bu şekliyle de kamuda istihdamın özel sektöre oranla daha cazip olmasının engelleneceği önerilmişti.
Yine, aynı gerekçe ile 6772 sayılı Kanun'da değişiklik yapılarak ödenecek ikramiyelerin ve ilave tediyelerin performansa ve kıdeme bağlanarak özel sektör ve kamu çalışanları arasında dengesizliklerin en aza indirilmesi önerilmişti ki, bize göre önceki hizmet kalitesi ve performans önerisiyle bire bir örtüşüyor.
6772 sayılı Kanun gereğince ödenen ikramiyelerle ilgili de önemli öneriler getirilmişti. Buna göre, 6772 sayılı Kanun'dan doğrudan yararlanılmayacak, gerekli performans kriterlerini sağlayanlar faydalanacaktır. Maliyetler bakımından (mevcut çalışanların hakları korunmak şartıyla) 6772 sayılı Kanun'dan; 1- Kıdemi 1-5 yıla kadar olanlar 1 aylık, 2- Kıdemi 5- 15 yıla kadar olanlar 2 aylık, 3- Kıdemi 15 yıl yukarısı 3 aylık şeklinde, olacak şekilde yararlanacaklar ve bu süreler toplu iş sözleşmeleriyle uzatılamamalı önerisi de gelmişti.
Yine yapılan öneride yeterli performansı göstermeyen işçiler en az 3 defa uyarılacaklar ve belirli şartlarda 6772 sayılı Kanun'dan doğan ikramiyelerinde kesinti yapılacak veya iş akitleri uzatılmayacaktı.
* Hizmet kalitesinin artırılmasında izlenecek metot önerisi
Kamu hizmetlerinin kalitesinin rehavet nedeniyle düşmesinin engellenmesi ve verimliliğin artırılmasına yönelik olarak; İş sözleşmelerinin en az beş kıdem yılına kadar birer yıllık belirli süreli şekilde yapılmasını ve iş sözleşmeleri uzatılmayan işçinin de kıdem tazminatı hakkının saklı kalmasını önermişti. Bu öneri son derece yerinde bir öneri olup, bir işçi sendikasından belirsiz süreli iş sözleşmesi yerine hizmet kalitesi ve performansı esas alan belirli süreli iş sözleşmesini merkeze koyan bir yaklaşım olağanüstü değerde bir öneme sahiptir.
Bütün kamu kurumlarını bağlayacak şekilde her bir iş kolu için performans kriterleri belirlenmesi önerisi de gelmişti. Örneğin, temizlik işlerinde her bir saatte yerler ıslak olarak silinecek vb. hizmet kalitesini önceleyen kriterler son derece önemlidir.
Her bir kamu kurumunda mevcut hizmet alım sözleşmelerinde bulunan kadro sayılarına benzer norm işçi kadroları ihdas edilmesini ve kamuda istihdam yığılmalarının önüne geçilmesi önerilmişti. Bu önerilerin Hükümetin elini güçlendirecek altın kurallar olarak görülmesi gerekir.
Sonuç olarak hükümet büyük bir risk ve maliyeti göze alarak taşeron işçileri kamu işçisi statüsüne geçirdi. Şimdi sıra sendikaların verdikleri sözü tutmasında. Bu önerilere Türk-İş'ten de itiraz gelmemişti. Hadi bakalım şimdi sıra sizde.