İşçilere ihanet etmesiyle anılan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ı eleştirdi.

Tez-Koop-İş Başkanı'ndan Türk-İş Başkanı Atalay'a: 'Arkasına işverenleri ve hükümeti değil, Başkanlar Kurulu'nu alan bir lider istiyoruz' Türk-İş'in Genel Kurul'unda Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın yönetimini eleştiren Tez-Koop-İş'in Genel Başkanı Haydar…

Özel Güvenlik İşçi Hakları

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (Türk-İş) bağlı Tez-Koop-İş Sendikası'nın Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu, Ankara'da yapılan Genel Kurul toplantısında Akparti hükümetiyle işbirliği yaparak işçilere ihanet etmesiyle anılan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ı eleştirdi.

Genel Kurul'da yaptığı konuşmada "Eğer sendikacılık yapamıyorsanız, bedel ödemeye hazır değilseniz gidin camide imamlık yapın" diyen Özdemiroğlu, "İşçi kardeşlerimizi Genel Kurul'a iş kıyafetleriyle çağırıp ön sırada oturtarak işçinin yanında ‘şeklen’ olduğunu gösteren değil, her daim canı pahasına bedel ödeyerek işçilerin haklarını alanların ve almaya hazır olanların olduğu bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz" dedi.

Özdemiroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

"Dün bir ara şöyle gözlerimi kapattım, sanki hiçbir sorun yok işçi sınıfında... Bir hac mevsimi var, biz de hacca gitmek için kura çekiyoruz. Kürsüde Diyanet İşleri Başkanı var, o konuşuyor biz de kurayı bekliyoruz gibi düşündüm.

Sanki demokratik hak ve özgürlükler dört dörtlük, örgütlenme özgürlüğünde hiçbir sıkıntı yok. Yani en azından demokratik hak ve özgürlüklerden bahsederken örgütlenme özgürlüğü engellenen TÜMTİS'in yöneticisi, şu anda hapiste olan Nurettin Kılıçdoğan adı dahi zikredilmedi. Değerli arkadaşlar dün kendi sendikasından genel başkan da bahsetti, arkadaşımız kendi sendikasına üye yapmak için örgütleme yaparken, örgüt üyeliği suçlamasıyla içeri girdi ve şu anda hala hapiste. Yargılayan hakimler, iddiayı hazırlayan savcıların hepsi de 'FETÖ’den içeride.

'BEDEL ÖDEMEYE HAZIR DEĞİLSENİZ CAMİDE İMAMLIK YAPIN'

Biz özgür olduğumuzu sanıyorsak yanılıyoruz. Nurettin oradan çıkartılmadığı sürece hepimiz hapisteyiz. Geçenlerde Başkanlar Kurulu'ndan rica ettim, Adalet Bakanlığı'nın önüne gidip bir basın açıklaması yapalım, içerideki arkadaşımızı biz çıkartalım, çıkartma gayretinde olalım diye. Bugün o içerideyse yarın hepimiz içerideyiz. Hangi birimizin garantisi var? Ama korkarak sindirilmiş vaziyette bu işi yapacaksak ben başkanlarıma söylüyorum; sendikacılık zor iştir. Eğer bu işi yapamıyorsanız bedel ödemeye hazır değilseniz gidin camide imamlık yapın. En sıkıntısız iş o.

'BİRLİK BERABERLİK İÇİNDE SEÇİME GİRDİĞİMİZ YALAN'

Burada çıkan genel başkanlarımızın çoğu, sendika adına konuşan başkanlardan çoğu 'Türk-İş nerede biz oradayız, birlik beraberlik içerisinde seçime gidiyoruz' diyor. Yalan! Birlik, beraberlik içerisinde seçime gidemiyoruz. Arkadaşlar geçen başkanlar kurulunda söyledim şimdi delegelere de söylüyorum. Benim iş yerlerimle aynı iş kolumuzdaki sendika, Türk-İş yönetimindeki sendika tarafından işgal altındadır. Kaybettiklerimden de daha bahsetmiyorum ve hala da saldırmaya devam ediyorlar... Utanmadan sendika gelmeden müdahale etti. Şu anda sözleşme yapamıyoruz. Yalvarıyorum, yapmayın diyorum. Yahu Türk-İş’in yönetimindeki bir sendika başka bir sendikaya böyle bir girişimde bulunabilir mi?  

Örgütlenme yaptığımız yerlerde işçiler bize şunu soruyor; “Yahu aynı konfederasyondan değil misiniz? Niye bunlar geliyor?” Ben bunun cevabını veremiyorum. Bunun cevabını verecek Türk-İş yönetimidir. En başta Türk-İş başkanıdır. 

'BENİM YANIMDA SAVAŞMAK İSTEYEN SENDİKA BENİ VURMAYA ÇALIŞIYOR'

Genel başkanımızla geçen gün konuştuğumuzda “Ben bu dönem kimseyi disipline vermek istemiyorum, bu dönemi böyle geçiştirelim” diyor. Yani tüzük iptal ediliyor. Alan aldığıyla kalacak, düzeni bozan bozduğuyla... Birlik ve beraberlik içerisinde mi gidiyoruz şimdi? 

Önce kendi iç örgütlülüğünüze birlik beraberliği sağlayarak iktidarlara ve sermayeye karşı savaşacağız. Benim yanımda benimle birlikte savaşmak isteyen sendika beni vurmaya çalışıyor. Eğer disiplin kurulu iş yapmayacaksa yarın disiplin kurulu seçmeyin.

'TÜRK-İŞ DEVLET KURUMLARI KARŞISINDAKİ ÖRGÜTSEL BAĞIMSIZLIĞINI KORUYAMAZ GÖRÜNTÜ İÇİNDE'

Demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı ekonomik kriz etkilerinin arttığı günümüzde emek ve demokrasi hareketinin ve özel olarak sendikaların yaşadığı sorunların boyutu sanıldığından çok daha ileri düzeylerdedir. Ancak sorunları artan ve genelleşen boyutlarına karşı konfederasyonumuz Türk-İş’in yeterli uyarı görevini yapmadığını, pasif bir tutum alarak suskunluğu ve durgunluğu bir kültür durumuna getirdiğini belirtmek istiyorum. 

Türk-İş ne yazık ki yıllardır insan hak ve özgürlükleriyle temel işçi sorunları da dahil devlet ve devlet kurumları karşısındaki örgütsel bağımsızlığını koruyamaz bir görüntü içerisindedir. Oysa Türk-İş emek ve demokrasi hareketinin çıkardığı sendikal hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda sorunun çözümüne odaklanmaktan kaçınmaz. Dirençli ve kararlı davranışının dışında herhangi bir davranışı göstermez, göstermemelidir. 

'NE TÜRK-İŞ BAKANLIKLARIN BÜROSUDUR NE DE BAKANLIKLAR TÜRK-İŞ'İN AMİRİ'

Demokratik eylemi ve tepkiyi ön görmeyen, bunu toplumsal sorunu olduğunun zorunlu bir boyutu olarak görmeyen bir sendikal hareketin ‘ekmek barış özgürlük’ sloganının hakkını verdiği söylenemez. Ne Türk-İş bakanlıkların bürosudur ne de bakanlıklar Türk-İş’in amiridir.

'Bu genel kurula siyasetçileri çağırırsam protesto edilir, sıkıntıya girerim o yüzden genel kurul sönük de geçse çağırmayalım' diyenlerin değil iktidarlara ve gelecekte iktidar olabileceklere, işçi sınıfının taleplerini açıkça yüzlerine söyleyerek, tarihe not düşerek cesur sendikacıların olduğu bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

İşçi kardeşlerimizi Genel Kurul'a iş kıyafetleriyle çağırıp ön sırada oturtarak işçinin yanında ‘şeklen’ olduğunuzu gösteren değil, işçilerin her daim canı pahasına bedel ödeyerek haklarını alanların ve almaya hazır olanların olduğu bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

'İŞSİZLİK FONUNUN İŞSİZLERE VERİLMESİNİ SAĞLAYACAK BİR LİDER ÖNDERLİĞİ İSTİYORUZ'

Ülkemizde dakikada 2 emekçi işsiz kalırken işçiye destek olacak işsizlik fonunun işsizlere yalnızca %27’si verilirken yani asıl ihtiyacı olanlara verilmeyenlere sesiz kalanların değil, işverenlere teşvik ve desteklere harcanan bu paralara engel olacak ve o paranın gerçek sahibi işsizlere verilmesini sağlayacak bir lider önderliğinde Tür-İş görmek istiyoruz. 

Kamu sözleşmelerinde çıkmış yasadan habersiz neye imza attığını bilmeyerek protokolle memur sendikasına dönüştürülen, emekçilerin elini kolunu bağlayan bir Türk-İş değil, sendikalardan gelen uyarılarla eksiklerini ve yanlışlarını görebilme erdemliğini gösteren ve üyelerinin hak kaybına uğramamasını sağlayan bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

Asgari ücret için 2020 lirayı yeterli bulan Türk-İş değil, kendi yaptığı araştırmada yalnızca aylık gıda harcaması en az 2102 liradan hareketle asgari ücreti sefalet ücreti olmaktan çıkartan bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

'ARKASINA İŞVERENLERİ VE HÜKÜMETİ DEĞİL, BAŞKANLAR KURULU'NU ALAN BİR LİDER İSTİYORUZ'

Asgari ücret görüşmelerinde o süreçte olduğu gibi eleştiriler karşısında panik yapan değil her türlü saldırılarda arkasına işverenleri ve hükümeti almak yerine Türk-İş Başkanlar Kurulu'nu alarak örgütten güç kuvvet nefes alarak gücümüzü ve kararlılığımızı gösterecek bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz. 

Patronların kar hırsıyla güvenlik önlemlerini almayarak her gün 5-6 emekçi iş cinayetlerine kurban giderken ölüm istatistiği tutan Türk-İş değil, işverenlere ve iktidara önce insan odaklı iş yerleri açma yaptırımında ve baskısında bulunacak bir lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

'SUSAN, TEPKİSİZ KALAN BİR TÜRK-İŞ İSTEMİYORUZ'

Siyasetin arkasına takılarak ona göre 1 Mayıs alanlarını belirleyenlerin değil tarihimizden de ders alarak topçulara ve popçulara siyasi gösterilere açıldığı halde emekçilere verilmeyen Ankara’da Kızılay’a İstanbul’da Taksim’e yüz binleri toplayarak 1 Mayıs şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayacak inançlı ve kararlı olan lider önderliğinde Türk-İş görmek istiyoruz.

Susan, tepkisiz kalan bir Türk-İş asla istemiyoruz. Er ya da geç bugün ya da yarın bizden sonrakiler bunu başaracaktır. Adı sanı ne olursa olsun buna kimse engel olamaz olamayacaktır."