İşçilerin Ücretsiz izin ile ilgili yargıtay kararları
Ücretsiz izin haksız işveren feshidir. Davacının bu sürede yeni işe girmesi haksız işveren feshini ortadan kaldırmaz.
Ücretsiz izin dönüşü işyerine almamak haksız işveren feshidir.
Ücretsiz izin döneminde çalışma bulunmadığından ücrete hak kazanılmaz. İşveren ücret yatırmışsa işçi askıya almayı kabul etmiş sayılır.
Ücretsiz izinli olduğu dönemde çalışma yapılmadığından çalışılmayan bu süreler ihbar ve kıdem tazminatına esas hizmet süresinin hesabında nazara alınamaz.
Protokolle getirilen ücretsiz izin uygulamasını kabul etmeyen işçi feshi haklıdır. Kıdem alır ama ihbar tazminatı alamaz.
“…Davacının iş akdinin ücretsiz izin kullandırılmak suretiyle işveren tarafından haksız olarak sona erdirildiği tüm dosya kapsamı ile sabit olmakla, ücretsiz izne çıkarılmak suretiyle iş akdi feshedilen işçinin ihbar tazminatı hakkının olacağı düşünülmeden ihbar tazminatı talebinin kabulü yerine reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/8683 E. 2012/16686 K. 14.05.2012)
“…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının ücretsiz izne çıkartıldığı, izin dönüşünde istifa dilekçesi alındığı anlaşılmaktadır. Olayların gelişimine göre davacının ücretsiz izne çıkartılmasının işverenin tek taraflı iradesiyle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca ücretsiz izin uygulaması işverenin hizmet sözleşmesini haksız feshi olup bundan sonra alman istifa dilekçesi herhangi bir hukuki değer taşımadığından davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken hukuki değer taşımayan istifa dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde anılan isteklerin reddi hatalı olmuştur.”(9. HD. 2008/35024 E. 2010/26686 K. 01.10.2010)
“…Somut olayda davacı 14 yıllık bir işçidir. İşveren tarafından keyfi olarak ücretsiz izne çıkartılması davacı işçi yönünden haklı fesih sebebidir. Davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken reddi hatalıdır.”(9. HD. 2007/27250 E. 2008/25924 K. 07.10.2008)
“…Mahkemece ‘davacının en son çalıştığı S. Tour Hotel yönetimi davacıyı istenmeyen personel ilan etmiş ve davalı şirketten bu personeli değiştirmesini istemiştir. Bu nedenle davacının çalışacağı yer kalmamıştır. Davalı işveren kendisine yeni çalışacak yer buluncaya kadar davacıya yirmi gün ücretsiz izin teklifinde bulunmuş, davacı da bunu kabul etmiştir. Hatta davalı işveren davacının iş akdini 10.4.2004 tarihine kadar feshetmeyerek maaş ödemeye devam etmiştir.
Davalı işveren davacıyı zorunlu nedenle ücretsiz izne çıkarmak zorunda kalmıştır. Önerilen yirmi günlük ücretsiz izin süresi de makul bir süredir. Ancak davacı daha sonra başka bir şirkette iş bulduğundan vc davalı işverenin bulduğu yeni işi kabul etmediğinden iş akdi sona ermiştir. İş akdi işveren tarafından değil, davacı tarafından feshedilmiştir ‘gerekçesi ile davacı isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca dosyaya sunulan deliller; iş yeri kayıtları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu vs.dir. Belirtilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; kökleşmiş içtihatlarımıza göre işverenin işçiye ücretsiz izin vermesi fesih niteliğindedir. Ücretsiz izne çıkarılan davacı işçinin bir başka yerde iş bulması bu somut hukuki olguyu değiştirmez. Öte yandan, davalı şirketin davacı işçiye başka bir iş bulamamasının külfeti işçiye yüklenemez. Ücretli izin belgesinin işçi tarafından imzalanması, tebliğ niteliğindedir. Yoksa kabul anlamına gelmez. Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının isteklerinin kabulü gerekirken reddi hatalıdır.”(9. HD. 2007/31333 E. 2008/33412 K. 04/12/2008)
“…Taraflar arasında fesih tarihi ve feshin hangi tarafça gerçekleştirildiği çekişmelidir. Yazılı belge ile 30.09.2002 tarihine kadar iş akdinin askıya alındığı ihtilafsızdır. Davacı tanıkları ücretsiz izin bitiminde davacının işbaşı yapmak üzere işyerine geldiğini, ancak işbaşı yaptırılmadığını beyan etmişlerdir. Davacı çektiği ihtarnamede de ücretsiz izin bitiminde işe başlatılmadığını belirtmiştir.
Tanık anlatımları ücretsiz izin uygulamasıyla birlikte değerlendirildiğinde hizmet sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir nedene dayanmadan feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ihbar tazminatı talebinin de kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2007/16633 E. 2008/10752 K. 29.04.2008)
“…Davacı işçi, sözleşmesinin sona ermesine bağlı haklar bakımından, davasını işverenliğin ücretsiz izin uygulamasına değil 27.6.2003 tarihinde tebliğ edilen fesih bildirimine dayandırmıştır. İşyerinin kriz nedeniyle, üretimde olmadığı süre ile sınırlı tutulan ücretsiz izin uygulamasında, çalışılmayan süre boyunca işveren tarafından belli bir oranda ücret ödenmiş olması ve davacının da çekincesiz olarak kısmi ödemeyi banka hesabından alınış olması karşısında iş sözleşmesinin her iki tarafın uygun bulması ile askıya alındığının kabulü gerekir.
“…Kural olarak, iradi askı halinde ücretsiz izin boyunca işverenin ücret ödeme borcu, işçinin de iş görme borcu yoktur. Somut olayda ücretsiz izin uygulamasında taahhüt edilen bir oranda yapılan ödemeler çekincesiz olarak kabul edilmiştir. Nisan 2001-Haziran 2003 dönemi iş sözleşmesi askıda bulunan ve fiilen çalışmayan davacının, ücret ve sosyal hak alacağı talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2007/11809 E. 2008/4608 K. 11.03.2008)
7. Davacı kendisine ücretsiz izin verildiğini kanıtlayabilmiş değildir. Davacının işe devamsızlığı tartışmasızdır. Devamsızlık olgusu taraftarca kabul edilmektedir. Bu konuda ayrıca devamsızlık tutanağının sunulmaması davanın kabulüne gerekçe sayılması doğru değildir.
Davacı haklı neden bulunmadığı halde ücretsiz izinli olduğu dönemde iş akdinin haksız olarak fesih edildiğini iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı istemiştir.
Davalı ise davacıya ücretsiz izin verilmediğini buna rağmen işe devamsızlık yaptığını ve işyerini terk ettiğini, bu sebeple ihbar ve kıdem tazminatı isteyemeyeceğini savunmuştur.
Burada dava konusu olup çözümlenmesi gereken husus davacıya ücretsiz izin verilip verilmediği, başka bir anlatımla davacının işyerinden izinli olarak ayrılıp ayrılmadığıdır.
İzne ayrıldığının ispat külfeti davacı işçiye aittir.
Davacının 10.6.2004 tarihli iki ay ücretsiz izin verilmesine dair işverene dilekçe verdiği anlaşılmakta ise de, işverenin davacının bu isteğini kabul ettiğine dair yazılı bir belge bulunmadığı gibi tanıklarda bu hususla yeterli bilgi vermemişlerdir.
Davacı kendisine ücretsiz izin verildiğini kanıtlayabilmiş değildir. Davacının işe devamsızlığı tartışmasızdır. İzin talebi dışında haklı bir nedenle işe devam edemediğini iddia edip kanıtlayabilmiş değildir.
Açıklanan nedenlerde davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak işyerini terk ettiği anlaşıldığından ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddi gerekir.
Devamsızlık olgusu taraflarca kabul edilmektedir.
Bu konuda ayrıca devamsızlık tutanağının sunulmaması davanın kabulüne gerekçe sayılması doğru değildir.”(9.HD. 2006/12406 E. 2006/33449 K. 19.12.2006)
“…Davacının 12.1.2004 tarihli ücretli izin talebi üzerine kurumca 8.4.2004 tarihine kadar izin verildiği ancak bu izin süresi içerisinde Belediye Başkanlığı seçimine aday olması üzerine 6.3.2004 tarihinden itibaren ücretsiz izinli sayıldığı davacının 28.3.2003 tarihinde de Belediye Başkanı seçildiği anlaşılmaktadır.
Davacının 6.3.2004 tarihinden itibaren ücretsiz izinli sayılması, seçim faaliyetine katılması amacına yöneliktir. Fesih niteliğinde olmayan bu izini kullanan davacı, 29.3.2004 tarihinde belediye başkam seçilmek suretiyle iş sözleşmesini feshettiğinden ihbar ve kıdem tazminatı isteyemez.
Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.”(9. HD. 2006/11886 E. 2006/31021 K. 27.11.2006)
“…Davacının hizmet akdinin feshinden önce ücretsiz izinli olduğu dönemler bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Çalışılmayan süreler ihbar ve kıdem tazminatına esas hizmet süresinin hesabında nazara alınamaz. Buna göre, davacının ücretsiz izinli olduğu süreler kesin olarak saptanıp, hizmet süresinden indirildikten sonra kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmak ve hüküm altına alınmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”(9. HD. 2006/4983 E. 2006/25960 K. 05.10.2006)
“…Davacı. 20.05.2008 tarihinde işverence ücretsiz izne gönderildiğini ve ücretsiz iznin bittiği tarihte işe başlatılmadığın ileri sürerek 20.05.2008 tarihinden sonra iş yerinde fiilen çalışmadığını açıkça kabul etmiştir. İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler de, kıdem süresinden sayılmaz. Ücretsiz izinde geçen süreler kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz ve işçi bu döneme ilişkin ücret alacağına hak kazanamaz. Davacının hizmet süresinin, ücretsiz izinli olduğu 20.05.2008-16.06.2008 tarihleri arasındaki dönem dahil edilerek belirlenmesi hatalıdır. Kabulüne karar verilen kıdem tazminatı, fazla çalışına ve ulusal bayram genel tatil günleri çalışma karşılığı ücret alacaklarının hatalı belirlenen bu hizmet süresine göre hesaplanması ve 20.05.2008 tarihinden sonraki döneme ilişkin ücret alacağına hükmedilmesi isabetsizdir.”(9. HD. 2010/1982 E. 2012/9363 K. 21.03.2012)
“…Taraflar arasında davacı işçinin işveren tarafından ücretsiz izne ayrılması üzerine çalışılmayan döneme ilişkin ücretin tazminat olarak talep edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacının işyerinde sendika disiplin kurulu üyesi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 01.04.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten 18.01.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen Toplu İş Sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin üye olduğu Koop-İş Sendikası ile davalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13 maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir.
Adı geçen madde “Sendika temsilcileri bu sıfatlarından dolayı Yasa ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle, hizmet akitleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendika yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz.” hükmünü amirdir. Bu madde ile işyeri sendika temsilcilerinin sendikal faaliyetleri nedeni ile ücretsiz izne çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm işverenin sendikal faaliyetler nedeni sendika temsilcisi işçileri ücretsiz izne ayırmamasına yönelik bir temenni hükmü olarak değerlendirilebilir. Toplu İş Sözleşmesine bakıldığında bu kurala uymamanın yaptırımı düzenlenmiş değildir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2012/24137 E. 2014/19808 K. 17.06.2014)
“…Taraflar arasında davacı işçinin işveren tarafından ücretsiz izne ayrılması üzerine çalışılmayan döneme ilişkin ücretin tazminat olarak talep edilemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacının işyerinde sendika baş temsilcisi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından 10.02.2010 tarihinde ücretsiz izne çıkarıldığı, bu tarihten davacının istifa ederek iş akdini feshettiği 12.07.2010 tarihine kadar ücretsiz izinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; akdedilen toplu iş sözleşmesinde yer alan işyeri sendika temsilcisi olma teminatına bağlı olarak bu işçilerin ücretsiz izne çıkarılamayacakları kuralına aykırı olarak işverence ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin buna bağlı olarak ücret veya bu süreye ait ücreti tazminat olarak talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı işçinin tiyeolduğu Koop-İş Sendikası iledavalı işveren arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinin başlığı “Sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin teminatı” olarak tanzim edilmiştir. Adı geçen madde “Sendika temsilcileri bu sıfatlarından dolayı Yasa ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle, hizmet akitleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendika yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz.” Hükmünü amirdir. Bu madde ile işyeri sendika temsilcilerinin sendikal faaliyetleri nedeni ile ücretsiz izne çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm işverenin sendikal faaliyetler nedeni sendika temsilcisi işçileri ücretsiz izne ayırmamasına yönelik bir temenni hükmü olarak değerlendirilebilir. Toplu iş sözleşmesine bakıldığında bu kurala uymamanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2011/54299 E. 2014/3693 K. 10.02.2014)
“…Davacının çalıştığı işyerinin ekonomik darboğaza girmesi, fabrika faaliyetlerinin geçici olarak durması üzerine toplu iş sözleşmesinin 20/c maddesi gereğince işçi sendikası yetkilileri ile işveren arasında 7.7.2006 tarihli protokol yapıldığı, bu protokol gereği ücretsiz izini kabul etmeyen işçilerin dava açarak fesih iradelerini ortaya koydukları, bu sebeple kıdem tazminatı isteğinin hüküm altına alınması yerinde ise de akdi haklı olarak fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği sonucuna varıldığından ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2007/16060 E. 2008/9034 K. 17.04.2008)
“ Davanın hukuksal dayanağını oluşturan 01.08.2009-01.07.2011 tarihleri arası yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin Sendika Yöneticisi ve İşyeri Temsilcilerinin Teminatı başlıklı 13. maddesinde”… Sendika Yönetici ve Temsilcileri bu sıfatlarından dolayı yasa ve toplu iş sözleşmesi hükümleri çerçevesinde faaliyetleri nedeniyle hizmet akidleri feshedilemez ve cezalandırılamaz, kadrolu olarak çalışan sendikal yönetici ve temsilcileri ücretsiz izne çıkarılamaz” hükmünün yer aldığı görülmüştür. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 9. maddesinde Denetleme Kurulununda sendikanın zorunlu organlarından olduğu belirtilmiş olup sendikalar organları tarafından yönetildiğine göre davacının işyerinde örgütlü sendikanın denetleme kurulu üyesi olduğu dönemde sendika yöneticisi kapsamında bulunduğu açıktır. Bu itibarla mahkemece davacının sendika yöneticisi olduğunun kabulü yerindedir. Ne var ki, iddianın dayanağı toplu iş sözleşmesinin 13. maddesinde yöneticilerin sendikal faaliyetleri sebebiyle ücretsiz izne çıkarılamayacakları düzenlenmiş, ancak sendikal faaliyetleri dışında bir sebeple ücretsiz izne çıkarılamayacaklarına dair bir hükme yer verilmemiştir. Buna göre; gerekli şartların varlığı halinde tüm işçileri kapsamına alan ücretsiz izin uygulaması yapılması halinde davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağının kabulü mümkün değildir. Davacının ücretsiz izne çıkarılamayacağı gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarıldığı dönem olarak kabul edilen süreye yönelik olarak mahrum kalınan ücret bakımından tazminat hesaplaması yapılmış ve bu hesaplama mahkemece de değerlendirilerek davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacının ücretsiz izne çıkarılma sebebi duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davacının izne çıkartılması sebebi ve kısa çalışma uygulamaları ile ücretsiz izinlerin hangi tarihler arası olduğu duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulmalı, ücretsiz izne çıkarılma sebebi tespit edilmeli, genel bir uygulama sebebiyle olduğunun belirlenmesi halinde davanın reddine, sendikal sebeple çıkarıldığının belirlenmesi halinde ise davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/1774 E. 2014/201 K. 14.01.2014)metinpolat