İşverenler işçi değil köle arıyor!
Özel Güvenlik İşçi Hakları
İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, Türkiye'nin işsizlik, işgücü, işveren ve işçi gerçekleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. İşvereni köle aramakla suçlayan Yazıcı, "İşveren 3 lira verip gece gündüz çalıştıracağı adam arıyor olmaz öyle şey" dedi.
3 milyona yakın işsizin olduğu Türkiye'de bir yandan da 425 bin işçi aranıyor. Geçtiğimiz yıl henüz 38 yaşındayken İşkur Genel Müdürlüğü koltuğuna oturan Nusret Yazıcı, makamında birinci yılını doldururken, Türkiye'nin işsizlik, işgücü, işveren ve işçi gerçekleriyle ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Yazıcı, halen yüzde 10'u geçen işsizlik oranı ve 3 milyona yakın işsize istihdam yaratma sorunuyla boğuşan Türkiye'nin çelişkilerini Vatan'a anlattı. Gülümhan Gülten'e konuşan Yazıcı, İŞKUR'un aldığı mesafeyle ilgili ise umutlu konuştu. 425 BİN İŞE İŞÇİ BULAMIYORUZ Halen 3 milyona yakın resmi işsiz bulunan Türkiye'de, İşkur'a kaydını yaptırmış işsiz sayısının 2 milyon 200 bine ulaştığını belirten Genel Müdür Yazıcı, Türkiye'de bugün kadar rastlanmamış bir sorunun da giderek büyüdüğünü belirtti. Yazıcı şunları anlattı: "Halen İşkur'a kayıt yaptırmış işsiz sayısı 2 milyon 200 bin. Ancak ilginç bir durum var. Bu kadar işsiz varken, 2013 yılının Ocak-Nisan döneminde yaklaşık 425 bin kişilik açık iş için işçi bulamıyoruz. Yani işverenler bize 'işçi bulun' diye başvurmuş, ancak biz, 425 bin pozisyona yerleştirmek için işçi bulamıyoruz. Bunlar daha çok temizlik işçisi, büro veya satış elemanı, garson, çağrı merkezi elemanı, şoför ve komilik gibi işler. Üstelik bu açık iş sayısı bir önceki yıla göre yüzde 85 artış gösteriyor. Özel sektörden alınan açık işlerde ise yüzde 126 artış görülüyor. Açık işlerin 400 bini özel sektöre ait." GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIRACAK İşkur'un bir inceleme yaparak, yüz binlerce işsiz sokakta dolaşırken, işverenlerin neden aradıkları işçileri bulamadıklarını ortaya koyduğunu belirten Yazıcı, tespitlerini şöyle anlattı: "Tüm açık iş grupları açısından gördük ki, işverenlerin işçi bulmakta zorlanmalarında en büyük nedenlerin başında düşük ücret ve iş koşullarının ağırlığı geliyor. Düşük ücret ve ağır çalışma koşullara işçinin işi kabul etmesine engel oluyor. Ya da işe girse bile kısa sürede ayrılıyor. Bu böyle olmaz." İŞVERENİ DE EĞİTECEĞİZ Yazıcı, yeni dönemde esas olarak işverenleri eğitmek istediklerini vurgulayarak, şunları söyledi: "81 ilde, ilçelerde yüzlerce işyerine gideceğiz, işverenlerle konuşmaya başladık. Özellikle bu açık işlere işçi bulamayan işverenlerle görüşüyoruz. Hangi işe ne ücret verilir, çalışma koşulları nasıl düzgünleştirilir... İşveren 'al sana 3 lira, gel gece gündüz çalış' diyor. Yok öyle şey. Bakacağız aradığı eleman ne, o elemanın piyasada aldığı, bu işverenin de vermesi gereken ortalama ücreti ne? Diyeceğiz ki 'olmaz kardeşim, 3 lira veremezsin, 5 lira vereceksin'. Yani işveren artık o işin gereği, ücreti neyse onu verecek. Yoksa iş arayan işsizler neden çalışmasın?" İŞSİZLİĞİN NE DEMEK OLDUĞUNU İYİ BİLİRİM NUSRET Yazıcı, işsizlerle ilgili değerlendirme yaparken bir ara rakamların da bulunduğu dosyayı kenara koydu ve "Benim için önemli olan bu rakamlar da değil. İşsizlik bu rakamların çok ötesinde bir durum. Ben işsizliğin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Hem babamdan bilirim, hem kendimden" dedi. Yazıcı, şöyle devam etti: "Benim babam, biz okurken hamallık yaptı. Ben işsizlerin evlerinde, o evlerin odalarında neler konuşuluyor biliyorum. Bir babanın akşam olup eve geldiğinde oğluna nasıl baktığını biliyorum. Ben de okuldan mezun olduğumda işsiz kaldım. Aylarca iş aradım. İş arayan ve bulamayan bir gencin ne hissettiğini size anlatamam. Babam bizi okutmak için dişini tırnağına takıp çalıştı. Şimdi kendimden utanarak hatırlıyorum, çok gençtim. Okuyordum. Okulda arkadaşlarımın giydiği bir spor ayakkabısı var, belli bir marka. Ben de ondan giymek istiyorum. Çocukluk işte, babamdan onu istiyorum. Görmüşüm birilerinde... Neyse babam aylar sonra bir gün, 'tamam' dedi, gittik bir mağazaya, denedim, 'beğendin mi' dedi, 'beğendim' dedim. Sonra babamla kasaya gittik ayakkabının ücretini ödemeye... Kasadaki öyle bir rakam söyledi ki, o ayakkabının parasını ödemeye babamın 1 aylık ücreti yetmiyor. Babam hiç ses çıkarmadan ödedi. Yaşadığım şeyi bir daha hatırlamak bile istemedim. Babamın 1 aylık ücretinin bile üzerinde... O günü kabuslarımda yaşadım. Babam da mutlaka yaşamıştır." 'İŞYERİNDE 2 İŞÇİ ÇALIŞTIRANA 1 İŞÇİ DE BENDEN' DİYORUM İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, yeni mezun işsiz gençlere de müjde niteliğinde bir uygulamadan sözetti. Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle yeni mezunlar bir işe başvurduklarında 'daha önceki iş deneyiminiz nedir?' sorusuna yanıt verebilsin ve işe girmeleri kolaylaşsın, diye yeni bir uygulama başlattık. İşverene diyoruz ki, '2 işçi çalıştır, 1 işçiyi sana ben vereyim'. Yani İşkur, 2 sigortalı işçi çalıştıran işverenlerin çalıştıracakları 3. işçinin ücret ve sigortasını kendi karşılıyor. 6 ay süreyle tüm masrafını İşkur'un sağladığı çalışanın bu sürenin sonunda işte kalıp kalmaması işverenin kararı... İşbaşı desteği dediğimiz bu uygulamayla amacımız şu; Yeni mezun çok sayıda genç var. Bunların herhangi bir iş deneyimi yok. 6 ay bir yerde çalışsın, iş deneyimi kazansın. Ben vereceğim tüm masrafını yeter ki çalışsın, özgeçmişine 'şurada 6 ay çalıştım, şunları öğrendim' desin. Ayrıca 6 ay sonra işveren kendisinden memnun kalır ve 'devam et' derse ne ala." Genel Müdür Yazıcı, 2013 yılında bu uygulamadan 150 bin kişinin faydalanacağını tahmin ettiklerini söyledi. (IUK)