Kapitalizm Nedir?
Kapitalizm, üretim araçlarının büyük bölümünün kişisel aktörlere ait olduğu ve bu kişilerce işletildiği, ekonomik aktivitelerin tamamı olmasa da büyük bir bölümünün kar amacı ile yapıldığı, arz ve talep dengesinin toplumun…
Daha anlaşılır şekilde kapitalizm ne demek?
Konuyu basitçe anlatacak olursak, her şeyin değerinin para ile ölçüldüğü, hayal ettiğiniz hemen hemen her şeyi satın alabileceğiniz, hayatınızı devam ettirebilmek için gerekli her şeyin sadece para ile alınabildiği sisteme kapitalizm denir. Kapitalizm kelimesi, Karl Marx tarafından para ve sermaya kelimelerinin Almanca karşılığı olan Das Kapital kelimelerinden türetilmiştir.
Kapitalizm size sürekli olarak ihtiyaçlar çıkaracaktır. İlk olarak hayatınızı devam ettirebilmeniz için size bir iş sunacak. O işte haftanın 6 günü uzun saatler çalıştıktan sonra kalan 1 gününüz için belki bir araba almak isteyeceksiniz. Belkide o araba fabrikasında çalışıyorsunuz ancak fabrikada bantta 10 dakikada üretilen bir araba için 10 sene çalışmanız gerekebilecek. Araba aldınız ancak arabanıza yakışır şekilde giyinmeniz gerekecek. Elbisenizi aldınız ancak buna uygun ayakkabıda almanız gerekiyor. Peki ya çanta, çanta ile ayakkabının aynı renkte olması gerektiğini bilmiyor musunuz? Ha bir de kemer var, oda aynı renkte olmalı.
Kapitalizm sürekli olarak size yeni yeni ihtiyaç listeleri çıkaracak ve bu ihtiyaçlarınızı gidermek için daha uzun saatler çalışacaksınız. Neyse konumuza dönüp, kapitalizmin tarihinden bahsedelim.Kapitalizm Tarihi
Kapitalizm ilk olarak Avrupa’da yayılmaya başladı. Daha önceleri kapitalizmin bazı özelliklerine İlk Çağ da rastlanmıştır. Bildiğiniz gibi kapitalizm öncesi feodal sistem dünyada hakimdi. Feodal sistemde tüm üretim araçları ve topraklar soyluların elinde bulunurken, halk bu toprakları işleyip, geçimini sürdürebileceği kadar pay alıp, kalanını soylulara veriyordu. 19. yüzyılda Feodal sistemin yıkılmasının ardından özellikle İngiltere üzerinden ve genel Avrupa üzerinden kapitalizm tüm dünyaya yayıldı ve genelinde kabul gördü.Kapitalizmin İlkeleri
Kapitalizm sistemi, aşağıda belirttiğimiz ilkeler üzerine kurulmuştur. Kapitalizmi daha iyi anlamak için bu ilkelere göz atmak gerekiyor.Özel Mülkiyet
Özel mülkiyet hakkı, kapitalizmin en temel ilkesidir. Bu ilkeye göre bireyler sınırsız mal sahibi olabilirler. Sistem tamamen güçlü olan kazansın mantığındadır. Tüm toplum birbiri ile yarıştırılır ve en yeteneklilerin servetlerine servet katma olanakları vardır. Uzaktan bakıldığında adaletli gibi gözükse de ne yazık ki herkes dünyaya aynı imkanlar ile gelmez.
Kağıt üzerinde adaletli gözüken kapitalizmin, etrafımıza dönüp baktığımızda hiçte öyle olmadığını görürüz. Bazılarının 10 dakikada kazandığı parayı, dünya nüfusunun büyük çoğunluğu ömrü boyunca hiç para harcamadan birikim yapsa da bir araya getiremez.Miras
Kapitalizm ilkelerinden bir diğer ise miras hakkıdır. Bireyler birikimlerini çocuklarına, kendi soyundan gelenlere bırakarak, sermaye büyümesini, paranın tekelleşmesini devam ettirir. Doğada canlılar öldükten sonra, geriye kalanlar tüm dünyaya kalır ancak kapitalizm sisteminde tıpkı feodalitede olduğu gibi, servet babadan oğula, aynı soya, büyüyerek aktarılmaya devam eder. Bu durum zengin ile fakir arasındaki uçurumu her geçen gün artırır.
Fabrikasında binlerce işçi çalıştıran ve milyarlarca dolar serveti olan biri öldüğünde işçilerine tek kuruş dahi kalmaz, işçilerle birlikte biriktirilen servetin tamamı iş adamının varislerine kalır.Rekabet
Kapitalist sistemde rekabet temel ilkelerden biridir. Dileyen, istediği pazara girerek ticaret yapabilir, dilediği zaman pazardan çekilebilir. Tüm ticaret kuruluşları birbirleri ile rekabet içerisindedir. Ancak buradaki temel sıkıntı, kapitalizmin genel durumunu en iyi yansıtan örnek olarak, büyük balığın küçük balığı çok rahat yutmasıdır. Sermayesi güçlü olan, serveti elinde tutan zümre, ticarette çok daha avantajlıdır. Güçlü olan ham maddeyi daha ucuza alır, daha ucuza işler, daha çok pazara ulaştırır ve daha uygun fiyata satabilir. Sermayesi daha az olanın ise şansı yoktur. Piyasa koşullarında büyük firmalarla yarışamaz ve sonuç olarak iflas edip, bu firmalarda işe girmek durumunda kalır.
Kapitalist sistemde, servet sahibi kesim servetini her geçen gün artırırken, diğer bireyler her gün biraz daha fakirleşir. Dünyada her şey sınırlıdır. Hiç bir şey sonsuz değildir. Dünyanın 10 kişi nüfusu olduğunu varsayalım. Dünyadaki toplam gıda stoku ise 10 elma olsun. 1 kişi 7 elmaya sahipken, diğer 9 kişi 3 elmayı bölüşmek zorundadır. 11. elma yoktur. Zengin olanın daha da zenginleşmesi demek, 9 kişinin 1 elma daha kaybetmesi demektir. Kapitalizm her geçen gün daha da acımasızlaşarak, 9 kişiye 1 elma düşecek duruma gelmiştir. Sistem sizden o son 1 elmayı almaz. Çünkü yaşayabilecek kadar kazancınız olması gerektiğini bilir. Size ihtiyacı vardır. Sonuçta onları zengin eden yine diğer 9 kişidir.Devlet Rolü
Kapitalizm sisteminde devletlerin rolleri önemlidir. Devletler piyasaları düzenleyerek, halkın ezilmesini önlemeye çalışır. En azından kağıt üzerinde bu böyledir. Siyasi güç herkese açıktır fakat, herkes ona ulaşamaz. Siyasi gücü, sermaye ve serveti elinde bulunduranlar yönetir. Kapitalizm paraya dayalı bir sistemdir. Bu sistemde para ile satın alamayacağınız şey çok sınırlıdır. Siyaset para ile satın alabilecekleriniz arasındadır.
Kapitalizmde siyasete kendi ülkemizden bakalım isterseniz. Milletvekilleri, yani bizi mecliste temsil edecek kişiler, büyük bütçeler ile bir partiden aday olur, binlerce TL harcama yaparak, seçimi kazanır. Milletvekilleri toplumun en yeteneklileri, en zekileri, en bilgeleri değildir. Onlar toplumun en zenginleridir ve güya orada zengine karşı halkı dengede tutmak adına dururlar. Tabi ki, sermaye sahipleri, servet sahipleri devleti kendi çıkarlarına kullanarak, servetlerini büyütmeye devam eder. Dünya zenginleri listesinde büyük yer kaplayan ülkemizde, toplum refah düzeyi, dünya geneline göre çok daha düşük seviyededir.
Kapitalizm sistemi para üzerine kurulmuş bir sistemdir. Kaç yıl yaşayacağınız bile gelirinize, paranıza bağlıdır. Bunu Afrika ülkelerindeki ortalama yaşam süresi ile Kuzey Avrupa ülkelerindeki ortalama yaşam süresini kıyaslayarak anlayabilirsiniz. Paraya dayalı düzende kimseye güvenemezsiniz. Örneğin doktorunuz size ameliyat olmanız gerektiğini söylediğinde bunu sağlığınız için mi yoksa para kazanmak için mi istediğini bilemezsiniz. Öğretmeniniz hafta sonu kurslarına gelmeniz gerektiğin söylediğinde bunu para için mi yoksa eğitiminiz için mi istediğini bilemezsiniz. Kapitalizmin olduğu bir dünyada insanlar birbirine güvenemez. Kapitalizmin Gereklilikleri
Kapitalizm her ne kadar sağlam bir sistem gibi gözükse de, belirli gereklilikleri sağlanamadığında, çökmeye mahkumdur. Kapitalizmin gerekliliklerine bir göz atalım.
Sürekli artan servet ve sermaye birikimi sonucu, sürekli kar etme ve büyüme zorunluluğu. Kapitalizm büyüme üzerine kuruludur. Sürekli olarak büyümediği taktirde, tüm sistem çökebilir. Bu yüzden büyük şirketler her geçen gün daha da büyür, daha da aç gözlü davranır ve bizi daha da tüketime yöneltir. Etrafınızda sürekli, bir şeyler satın alasınız diye reklamlar görürsünüz. Bu sitede buna dahil. Kapitalizm reklamlarla, ambalajlarla sizi sürekli olarak tüketmeye çağırmakta, siz tükettikçe, sermaye sahipleri daha fazla büyümektedir.
Kar artırma ve sürekli olarak büyüme zorunluluğundan dolayı, yeni pazarlar bulma gerekliliği. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, kapitalizmde, sürekli olarak büyüme zorunluluğu vardır. Büyüyemeyenler, diğer büyük şirketler tarafından yutulur ve yok olur, diğer şirketlerde daha dev şirket haline gelir. Şirketlerin büyümesi ise yeni pazarlara bağlıdır. Sürekli olarak büyümeleri gereken şirketler, yeni pazarlar ararken veya pazarlar oluştururken acımasız davranacaktır. Örneğin bir silah şirketi, yeni pazar oluşturabilmek için, iki ülke arasında savaş çıkarabilir. Veya bir ilaç şirketi büyüyebilmek ve yeni pazarlar bulabilmek için, ilacının işe yaradığı bir hastalığı insanlara yayabilir. Çok acımasız ve kötü geldi değil mi. Dünya kötü bir yer ve bunları yaşadığımıza emin olun. Kapitalizmde şirketler o kadar acımasız büyür ki, dünya onlara yetmez. Örneğin Apple markası iphone cep telefonlarını dünyanın her yerine satmayı başarmıştır. Milyarlarca dolar kar etmiştir ancak bu onlar için yeterli gelmez. Sattığı telefonları bir süre sonra güncellemelerle işe yaramaz hale getirip, kısa süre içinde birer telefon daha satmayı başarır. Gereksizce büyük ödemelerle alınan cep telefonları yetmezmiş gibi birde iwatch isimli bir saat üretip, insanları bu saati almaları gerektiği konusunda ikna eder. Cep telefonlarının yanında aslında hiç gerek olmayan bir ürünü milyonlarca hatta milyarlarca insan satın alır. Şirket bu şekilde büyümesini sürdürür.
Üretim Teknoloji ve Ekonomik örgütlenmeler için nitelikli insanların yetiştirilmesi. Kapitalizmde dünyanın her yeri üniversitelerle dolar ancak, bu üniversitelerde tamamen büyük şirketlerin hizmetinde çalışacak robotlar yetiştirilir. yaratıcılıkları ve yetenekleri, büyük şirketler tarafından belirli hatlarla çizilir. İnsanlık tarihinde okur yazar oranının bu kadar yüksek olduğu ancak toplumsal bilincin bu kadar düşük olduğu başka bir dönem görülmemiştir. Bilgi sahibi olmaları için okula gönderdiğimiz çocuklarımız, beyinleri belirli kalıplara göre şekillendirilerek, sermaye sahipleri için yeni köleler haline getirilmektedir.
Ne yazık ki bu satırları, reklam geliri amacı ile oluşturduğumuz bir internet sitesinden üzerinden size ulaştırıyoruz. Ancak bu durum birazda kirli suda yüzen akvaryum balıklarının durumu gibidir. Gidilecek başka dünya, başka akvaryum yok. Ayakta kalabilmek, yaşayabilmek için para kazanmamız gerekiyor. Belki bunlarda bir bahanedir. Tamamen sistem dışı yaşayan az da olsa insan var. Bir gün onlar kadar erdemli olabilme umudu ile yaşıyoruz.
Kapitalizmi anlayabilmek için 50 yıl öncesi gelir dağılımlarına ve bugünkü gelir dağılımlarına bakmanız yeterli. Bu şekilde baktığınızda aslında çok uzun ömürlü olmayan bir sistem olduğunu göreceksiniz. Çok kısa sürede, zengin ile fakir arasındaki fark, daha doğrusu uçurum, kat kat artarak, bu günkü kabul edilemez hale gelmiştir ve bu fark her gün katlanarak büyümeye devam etmektedir. Burada kapitalizm eleştirisi yaparken, sosyalizm, komünizm fanatizmi yapmıyoruz. Tüm sistemlere aynı mesafeden bakıyoruz ve tüm sistemlerin bir şekilde bir zümreye, bir gruba hizmet ettiğini düşünüyoruz. Oyun içinde oyun, içinde oyun olduğunu unutmamamız gerekiyor.