Kıdem tazminatı kaldırılacak mı?
İşveren ve işçilerin problemler yaşadığı kıdem tazminatı için ne kadar olacak? Nasıl hesaplanır gibi sorgular devam ederken, yeni öneriler de gelmeye devam ediyor
Mevcut uygulama şekliyle kıdem tazminatı, hem çalışma hayatının niteliği hem işçi hakları hem de ulusal ekonominin düğüm noktası haline gelmiş durumda.
Maalesef kayıtlı işgücü piyasasının en katı olduğu ülkelerden biri Türkiye. Bu katılığın önemli bir sebebi kıdem tazminatıdır.
İSTİHDAMI ZORLAŞTIRIYOR
Dünya Bankası’nın 2010 yılı İş Yapma Kolaylığı Raporu’nda, işçi istihdam etme kriterleri açısından Türkiye 183 ülke arasında 145’inci sırada yer alıyor. Bu endekste işgücü piyasasında katılık yaratan iki temel sebep dikkat çekiyor: Belirli süreli sözleşmelere ilişkin kısıtlamalar ve kıdem tazminatının yüksekliği. Bu rapora göre, Türkiye en yüksek kıdem tazminatına sahip ilk 20 ülke arasında.
İşveren açısından durum daha sıkıntılı. Aynı endekse göre, iş piyasasına giriş kolaylığında 94’üncü iken, çıkış kolaylığında ise 124’üncü sırada. Yani iş kurmak zor, işyerini kapatmak ise daha zor. Bu zorlukta kıdem tazminatının payı büyük.
İstihdam Koruma Mevzuatı Endeksi’nin verilerine göre, Türkiye OECD ülkeleri arasında Portekiz ile beraber kıdem tazminatı en yüksek olan ülke.
ÇALIŞANLAR KIDEM TAZMİNATINI ALAMIYOR
Önce kıdem tazminatının kime yarar sağladığını gözden geçirelim: Acaba mevcut uygulamadan işçilerin yararlandığı söylenebilir mi?
SGK verilerine göre, kıdem tazminatını hak ederek işten ayrılanların toplam işten çıkanlara oranı yüzde 15.92. Kıdem tazminatını daha çok sendikalı işçiler ve kamu işçileri alabiliyor. Anlaşılacağı gibi, işinden ayrılan işçilerin yüzde 84’ü kıdem tazminatından fiilen yararlanamıyor.
Ayrıca kıdem tazminatı alacağının işyerleri arasında transfer edilememesi, işgücünün hareketliliğini de sınırlandırıyor. Yani, kıdem tazminatı hakkını kaybetmek istemeyenler daha iyi imkânları olan iş fırsatlarını değerlendiremiyor.
İşverenin de ciddi bir yarar sağladığı söylenemez. İlk bakışta çalışan işçinin kıdemini elinde tutarak maliyetsiz bir fon sağladığı düşünülebilir. Ancak uzun vadede işletmenin likidite riskini artırıyor ve kriz zamanlarında karar esnekliğini engelliyor.
2009 yılında çıkarılan teşvik kanununda tekstil ve makine gibi bazı sektörlerin Anadolu’daki illere taşınması halinde yüksek destekler sağlanmıştı. Hiçbir işyeri kıdem tazminatı maliyetleri yüzünden bu desteklerden yararlanamadı.
İşveren de sorunlu işçisini yüksek kıdem tazminatı sebebiyle daha verimli elemanla değiştiremiyor.
Bazı durumlarda ise iş akdinin feshi için psikolojik taciz veya işi baltalama gibi ahlaki sorunlar yaşanıyor.
MALİYETLERİ ARTIRIYOR
Konuya bir başka açıdan bakalım. Uzun zamandan beri küresel ekonomi büyüme sorunu yaşıyor. Ekonomimizin büyüme oranı ise düşük seyrediyor. Takip edilen dış politikanın etkisiyle ihracatımız azalmaya başladı. Özellikle komşu ülkelerle yaşanan sorunlar ve Rusya pazarından çıkmak zorunda kalmamız, hem ihracatı hem de turizm sektörünü daralttı.
Asgari ücretin 1300 TL’ye çıkarılması işçilik maliyetlerini yükseltti. Bu durum ise özellikle hizmet, perakende ticaret ve tekstil gibi işgücüne dayanan sektörlerin rekabet gücünü zayıflattı. İnşaat sektö- ründeki yüksek arz ekonomik riski artırmaya başladı.
Asgari ücrete ve turizme yönelik destekler bu gelişmelerin taşıdığı riski azaltabilir ama sorunu çözmeye yetmeyecektir. Bu noktada kıdem tazminatı fonunun kurulması etkili bir çözüm olabilir.
BİREYSEL FONUN YARARLARI
Öncelikle bireysel hesap açarak oluşturulacak fon, bütün çalışanların istisnasız kıdem tazminatını almalarını temin edecektir. Üstelik çalışma süresine bakılmaksızın her işçi fondan yararlanabilecek.
Yüksek kıdem tazminatının makul seviyeye çekilmesi işverenin maliyetini düşürür. Bu durum özellikle işgücü ağırlıklı sektörlerde artan asgari ücretin yükünü hafifletecektir. Fonda biriken tazminatların değerlendirilmesi de işçilerin maddi kaybını önler.
Ayrıca, yeni fırsatlar karşısında her iki taraf için de çalışma veya çalıştırma zorunluğu kalmaz.
Diğer yandan, son yıllarda giderek düşen ulusal tasarruf oranının artması nedeniyle fonun ekonomiye de önemli bir katkısı olacaktır.
Böylece, bireysel kıdem tazminatı fonu hem maddi hem de manevi olarak işçinin, işverenin ve ülkemizin kazanacağı bir sonuç doğuracaktır.