MÜSİAD veresiyeyi sildi, bakkal kamera şakası sandı
Osmanlı’da yoksulların borçlarını satın almak önemli bir gelenekmiş. Zimem denilen bu hayırsever geleneği devam ettirmek için MÜSİAD Başkanı Nail Olpak bakkal ziyaretlerine başladı
Osmanlı geleneği olarak yapılan hayırlardan biri de “zimem” denilen veresiye defterini satın almakmış.
Bu geleneği yaşatmak için bakkal ziyaretlerine başlayan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak’a, küçük bir grup ekonomi yazarı arkadaşlarımla birlikte eşlik ediyoruz.
Türkiye’de yaklaşık 250 bin bakkalın olduğunu belirten Olpak, yola çıkmadan önce zimem defteri hakkında bilgi veriyor:
“Osmanlı’da ramazan ayı gelince zenginler, kim oldukları belli olmasın diye tebdili kıyafet esnafı dolaşır, zimem denilen borç defterini satın alırlarmış. Bu geleneği yaşatmak istedik. Bağış yapan üyelerimiz adına bakkalları dolaşıp, ödenemeyen borçların yazılı olduğu veresiye defterini satın alacağız. Bunu yalnızca ramazan ayında yapmayacağız, diğer aylarda da sürdüreceğiz. Bakkalların veresiye defterinde 5 bin liradan 25 bin liraya kadar borç birikiyor. Satın alarak hem bakkala, hem de yoksullara destek oluyoruz” diyor.
Bir dönem bakkallık yaptığını belirten Olpak, yurtiçinde ve dışındaki MÜSİAD şubelerinde de aynı geleneğin yaşatılacağını vurguluyor.
RAMAZAN BEREKETİ ÜYELERİNE GELDİ
MÜSİAD’ın 11 bin üyesi arasında dayanışma sağlamak için de “Karz-ı Hasen Sandığı” kurduklarını belirten Olpak, “Arzu eden üyelerimiz 1000 lira yıllık ödeyerek bu yardım sandığına üye oluyor. Sandıkta toplanan paralar, ekonomik güçlüğe düşen üyelerimize dağıtılacak” diye ekliyor.
Olpak “güzel borç” kavramının Osmanlı’daki karşılığı olan “karz-ı hasen” sistemiyle özdeşleştirdiği yardım sandığının, üyeleri arasında da ilgi uyandırdığını şu örnekle açıklıyor: “Ramazan ayı nedeniyle uyanık olduğumu bilen bir üyemiz gece saat 02.00’de beni arayıp ‘Benim adıma 100 bin lira yazabilirsin’ dedi.”
Ramazan bereketi MÜSİAD üyelerinin üzerine yağdı dersem yanlış olmaz. Olpak, Dernekler Kanunu’na göre aidatlarını ödeyemedikleri için ihraç edilmek durumunda kalan üyeleri olduğunu hatırlatıp, gönül bağı süren üyelerini “Onur Üyesi” şemsiyesi altına aldıklarını belirtiyor.
Onur üyelerinin, oy kullanma hakkı olmasa da tüm etkinliklerde yer alabilecekler.
BAKKALLARI DOLAŞIP BORÇLARI KARALADI!
Marketlerin yayılmasıyla yok olmaya başlayan bakkalların, mahalle yaşamının merkezinde olduğu unutulsa da dar gelirli bölgelerde bu durum değişmedi.
Veresiye defterindeki borçları “karalama” zamanı; yola çıkıyoruz... İlk durağımız Eyüp’te Abuzer Uğurlu’nun oğlu Cebrail Uğurlu’nun başında olduğu 29 yıllık bakkal Bulut Gıda. Olpak, Uğurlu’ya niye geldiğimizi anlatıp veresiye defterini çıkarmasını istiyor.
Burada günlük, haftalık ya da aylık cari borçları olanların dışında, ödemelerini yapamayanların borçlarını hesaplamasını istiyor.
Olpak, biriken borçların yazılı olduğu sayfaları hayırsever bir üyesi adına kesip 7 bin liraya satın alıyor.
İkinci durağımız, Eyüp Topçular Mahallesi’nde 1973 yılından beri açık olan Yılmaz Gıda. Türkyılmaz Ailesi’nde üçüncü kuşak tezgâhın başında duruyor. Baba aileyi geçindirebilmek için servis şoförlüğü yapıyor.
Bakkaldaki yazı dikkatimi çekiyor: “Sigara veresiyesi yoktur.”
Olpak veresiye defterinde biriken 4 bin 100 lirayı oracıkta ödeyip ilgili sayfaları cebine koyunca bakkala dönüp soruyoruz: “Borçlu ödeme yapmak istediğinde, ona hesabını bir hayırseverin kapattığını söyleyeceğinizden emin olabilir miyiz?”
Baba Türkyılmaz hemen ortaya bir fikir atıyor: “Verdikleri parayı mahallemizde yapılan yatılı Kuran kursuna bağışlayacağım.”
Bu fikri üç nedenden ötürü hiçbirimiz benimsemiyoruz. Birincisi borçlu zaten yoksul; ondan bağış istemek doğru değil. İkincisi, bağış kişinin kendi rızasına kalmalı; başkası onun adına parasını kullanamaz. Üçüncüsünü de Olpak ekliyor: Bu hayrı “şartlı” olarak yapmıyoruz.
Anlaşılan o ki, bakkalların tutumları takip edilmeli...
‘NECİBE ABLA’ SEVİNÇTEN UÇTU
Üçüncü durağımız, müthiş eğlenceli geçti. Bu kez bakkalımız “Balat Aile Kileri”...
60 yıllık bakkalın, ilk açılan yeri “kiler” olarak korunmuş, yana doğru büyümüş.
Dükkânı açan babasını bundan 10 yıl önce kaybeden mahallenin “Necibe Abla”sı, tezgâhın başına geçmiş.
Olpak ziyaret nedenimizi anlattığında, gözlerinin içi gülüyor, “Kamera şakası mı, gerçek mi?” diye soruyor.
Veresiye defterinde geri dönmesi mümkün görünmeyen borçların tutarı 8 bin lirayı aşıyor. Necibe Abla heyecan içinde kalem kalem veresiye hesapları toplarken her birinin öyküsü dökülüyor ağzından...
Neriman Teyze çok sevinecek: 80 yaşında, yalnız yaşıyor...
Zübeyde Abla çok sevinecek: Kızını tıp fakültesinde okutuyor, hasta haliyle konfeksiyonda çalışıyor.
Ömür Abla çok sevinecek: Kızına nişan yapacaktı, “Önümüzdeki ay öderim, veresiye yazar mısın?” diyordu. İyi ki vermişim. Mübarek günde siz karşıma çıktınız...
Veresiye defterinde aydan aya da olsa düzenli ödeme yapan müşterilerini hatırlıyor, “9 bin lira verin, onlar da sevinsin” diyor.
Olpak binlikleri eline sayarken, Necibe Abla borçlarının silindiğini öğrenen komşularının ne kadar sevineceklerini hayal edip mutluluktan uçuyor. En azından mahallesindeki 53-54 kişi bu bayram bakkal borcunun kasvetinden kurtulacak