Özel Güvenlik, Çağrı Merkezi, Motor Kurye işçilerin
Ülkemizde son yıllarda en çok gelişen, insan faktörünü ortasına koyan emek yoğun sektörlerin başında geliyorlar. Kimisi için son çare, kimisi için geçici bir dönem çalışma yeri olarak görülüyorlar. Ciddi bir…
90’lı yılların son dönemlerinde özel güvenlik sektörünün ne anlama geldiğini Güney Afrika Cumhuriyeti’nde gördüm. İşsizlik, göçmen sorunları, suç oranlarının yüksekliği gibi sebepler özel güvenlik sektörünü çok ciddi şekilde geliştirmiş ve dev bir sektör haline getirmişti ülkede. Zannediyorum bugün bu sektörün ülkemizdeki ekonomik rakamları halen daha Güney Afrika’nın sahip olduğu rakamların yarısı bile değildir. Yaklaşık 1,5 Milyon vatandaşımızın özel güvenlik yeterlilik belgesine sahip olduğu söyleniyor. Uzun çalışma saatleri, zorlu koşullar ve asgari ücret koşulları sektörün en büyük sıkıntısı. Bu sıkıntıların psikolojik getirileri de özel güvenlikçilerle vatandaşları sıklıkça karşı karşıya getiriyor.
Ve son yılların en gözde diyemeyeceğim mecburiyet kaynaklı çalışma alanlarından bir tanesi de çağrı merkezi operatörlüğü ve uzaktan satış temsilciliği. Özellikle pandemi dönemiyle birlikte bu sektör çalışan sayısında patlama yaptı. Birçok masa başı görevlisi personel zorunlu olarak bu işe yönlendirildi. 444 ve 850 numaralar hatta sabit hat numaraları artık vatandaşları canından bezdirmiş bir halde. Hiçbir şekilde önüne geçilemiyor. Hemen her gün bir numara sizi arıyor. Sapla saman karışmış durumda. Kimin iyi niyetli kimin kötü niyetli olduğu belli değil. Vahşi kapitalizm o kurumsal olarak gördüğümüz ülkemizin gözbebeği şirketleri ve o şirketlerin özendiğimiz CEO ve Patronlarını bir canavara dönüştürüyor ve de büyük bir mobbinge imza attırıyor. Çalışanlara ulaşılması çok zor hedefler veriliyor ve baskılar yapılıyor. Bu zor görevi başarabilmek için her türlü yolu deneyen ve ne yapacaklarını şaşıran bu kardeşlerimiz telefon ettikleri veya arandıklarında çok ciddi hakaretlerde maruz kalabiliyorlar.
Diğer büyük bir sorunsa Moto Kuryeler! Onlar artık her yerde, onlarla karşılaşmamak imkânsız gibi. Onlarda bağlı oldukları iş yerleri ve bazı müşterileri tarafından zamanla yarıştırıyorlar. Puanlama sistemi diye adlandırılan, sözde müşteri memnuniyetine dayandırılan bir standarttan dolayı bu sektörde çalışan insanlar büyük bir baskı yaşıyorlar. Bu baskının sonucu büyük kuralsızlıklarla kendini gösteriyor. Ters yönde giden, kaldırımda giden, parkların ortasından geçen bir dolu motosikletle karşı karşıyayız. Her gün onlarca motorlu kurye kaza yapıyor. Hem kendi canlarını hem de yayaların canlarını tehlikeye atıyorlar. Büyük şehirlerde ana trafik arterlerinde ölümcül kazalar geçiriyorlar. Çünkü tanımlanmış bir kural ve kullanacak yolları yok. Özellikle ana yollarda onlara tanımlı şerit olması gerekiyor. Çalışma şartları kesinlikle zapt altına alınmalı. Devletimiz ivedi şekilde bu konulara el atmalı. Kısaca özetlemeye çalıştığım bu sorunlar artık sorun olmaktan çıkıp sosyal akut bir yara olarak toplumumuzu tehdit ediyor.