Sendika ve meslek örgütleri 1 Mayıs dolayısıyla Taksim'e çıktı
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve 1 Mayıs Bileşenleri, Taksim Anıtı önünde yaptıkları açıklama ile 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlayıp, 77 yılı 1 Mayıs’ında yaşamını yitirenleri andı.
Meltem AKYOL İstanbul
Çağdaş Hukukçular Derneği, polislerin görüntülerinin alınmasını yasaklayan Emniyet Genel Müdürlüğü “genelgesini” paylaştı. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın imzasıyla yayımlanan genelgeye göre, eylemler sırasında polislerin görüntülerini ya da seslerini kaydetmek yasaklandı. Evrensel’e konuşan hukukçular genelge için “suçlu kamu görevlisini koruyan bir sansür genelgesi” değerlendirmesi yaptı. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise geçen yıl toplumsal eylemlerde 18 gazetecinin polis müdahalesi ile karşılaştığını hatırlatarak, genelgenin haber alma hakkına müdahale anlamı taşıdığının altını çizdi.
GEREKÇE: ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİN İHLALİ
Emniyet Genel Müdürlüğü, yayımladığı bir genelge ile toplumsal ve adli olaylarda görüntü ve ses kaydının alınmasını yasakladı. 1 Mayıs öncesi yayımlanan genelgede görüntü alacağından şüphelenilen kişilere dahi müdahale edilebileceği belirtiliyor.
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş imzası ile yayımlanan genelgede herhangi bir işlem yapılırken çekilen görüntülerin 'gerçeği tam yansıtmadığı' öne sürülerek özel hayatın gizliliğinin ve kişisel verilerin ihlal edildiği belirtildi.
Teknoloji ile birlikte görüntü ve ses kaydı alınması ve paylaşılmasının kolaylaştığının belirtildiği genelgede "Özel hayatın gizliliğinin ihlali ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi ve paylaşılması anlamına geleceği hususunda şüphe bulunmaktadır" denildi.
AVUKAT KOÇ: KANUNA DAYANMIYOR
Avukat Tuncay Koç, genelgenin hiçbir yasal dayanağı olmadığının altını çiziyor. Koç, “Hiçbir kanuna dayanmadan bir genelge ile bu iş düzenlenmez. İnsanların toplumsal alanda haber alma ve haber verme özgülükleri var. Zaten polis ya da jandarma da kamusal görev yaparlar ve görev yapmaları alenidir. Kaldı ki kolluk zaten suça karışamaz, suça karıştığı her eylem için herhangi bir vatandaşın ona müdahale etme, çekim yapma hakkı vardır. Eskiden toplumsal olaylarda polisin suça karışmasını önlemek için kasklarında sicil numaraları bulunurdu. Böylelikle hangi polisin kim olduğunun kamu tarafından bilinmesi sağlanırdı” diyor. Koç, genelgenin iptal edileceği görüşünde.
İKİZDERE ÖRNEĞİ: SUÇ İŞLEYEN KAMU GÖREVLİSİNE KORUMA
Son dönemlerde artan biçimde işkenceye varan polis şiddeti yaşandığına dikkat çeken Koç, “Rize İkizdere’de vatandaşlar Jandarma ile karşı karşıya, iki gün önce kolluk kuvvetlerinin yukarıdan kaya parçalarını halkın üzerine attığını görmüştük. Bu videolar tepki doğurmuştu. Bunu önlemek için, yani haber almayı ve vermeyi önlemek için yapmışlar. Şimdi orada olanlar özel hayat mı, kişisel veri mi?” diye soruyor.
Polisin kamusal alanda aleni görev yaptığının altını çizen Avukat Koç sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ortada suç varsa en güzel delil kayıttır. Bu genelge suçluyu, özellikle suçlu kamu personelini korumak için hazırlanmış bir sansür genelgesidir, işkenceyi sansürlemek içindir. Bu yasa dışı genelgeyle haber almayı mı önleyeceksiniz, işkencenin, kötü muamelenin görünür olmasını mı?”
AVUKAT OKUMUŞOĞLU 1 MAYIS GÖRÜNTÜLERİNİ HATIRLATTI: DELİLLERİN ORTAYA ÇIKMASINI ENGELLEME GENELGESİ
Avukat Yakup Okumuşoğlu, genelgeye karşı iptal davası açılması gerektiği görüşünde. Okumuşoğlu, “Aslına bakarsınız bu genelge yok hükmünde. Kanunda hiçbir yeri olmayan, keyfi bir genelge” diyor ve ekliyor: “Güvenlik güçleri, polis nasıl istiyorsa davransın; onların kanuna aykırı eylem ve davranışları ortaya çıkarılmasın genelgesidir bu. Delilleri delilleri yok etme, delillerin ortaya çıkarılmasını engelleme genelgesidir bu. Kaldı ki bu genelge ile de düzenlenemez. Yok özel hayatın gizliliği, yok kişisel verilerin korunması.. Bunların, güvenlik güçlerinin insan hakları hassasiyeti var da biz mi göremedik. Daha dün 1 Mayıs eyleminde insanların kafasına basıyordu polis. Ne kadar hassas güvenlik güçleri var, yaptıklarını belgelemeyelim. Eee, ne yapsınlar, öldürsünler bizi ama kimse bunları dillendirmesin.”
CHP’Lİ TANAL: ÖZEL HAYAT SENİN EVİNİN İÇİDİR, ARABANIN İÇİDİR
CHP İstanbul Milletvekili Avukat Mahmut Tanal, polisin her toplumsal eylemde kayıt aldığını hatırlatarak başlıyor sözlerine. “Polis nasıl kayıt alıyorsa vatandaşında kayıt hakkı var” diyen Tanal sözlerini şöyle sürdürüyor: “Özel hayat benim evim olur, arabamın içi olur, benim tasarrufumda olan alanda özel hayat olur. Eylem alanın özel hayat olmaz, böyle bir özel hayat tarifi de olamaz. Böyle bir tarif ne Anayasa açısından ne uluslararası sözleşmeler ne de mevcut kanunlar açısından kabul edilebilir.
Hele hele toplumsal olaylarda sen kayıt alacaksın, polis o gösteride orantısız güç kullanacak, hukukun sınırlarını aşacak, ‘efendim bu özel hayattır’ diyeceksiniz. Bu kabul edilemez. Ayrıca özel hayat olup olmadığının kararını verecek olan mahkemedir, genelge değil. Emniyet müdürü özel hayatın koşullarını, şartlarını belirleme hak ve yetkisi yok.”
Cebinde taşıdığı Anayasa’yı açarak 20. maddeyi okuyan Tanal, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Polisin çekim yapması özel hayat mı, hayır görev, görev. Vali polisi görevlendirir ‘git çekim yap’ der, polis yapar. Bunun neresi özel hayat. Burada amaçladıkları şey, temel hak ve özgürlükler kısıtlanmasını görüntülenmesinin sınırlandırılması. Vatandaş yapılan keyfi uygulamaları ve baskıları belgeleyecek, bunlar belgelenince ‘bu bizim genelgemizde sınırlandırılmıştı, bizim özel hayatımız denecek. Senin özel hayatın evindedir, eşinle gezmendir, sevgilinle gezmendir. Memurluk faaliyeti ne zamandan beri özel hayat oldu. Yani ben milletvekiliyim, basın açıklaması yapıyorum, bu benim özel hayatım mı diyeceğim. Bu kabul edilemez” diyor.
TGS BAŞKANI DURMUŞ, GEÇEN YIL POLİSİN 18 GAZETECİYE MÜDAHALESİNİ HATIRLATTI
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, genelgenin halkın haber alma hakkını engellemeye yönelik özellikle basın mensupları ve yurttaşlar aleyhine kullanılacağı görüşünde.
Kolluk görevlilerinin kamu düzenin sağlanması için kamusal görev yaptıklarını hatırlatan Durmuş, “Öncelikle basın ifade hürriyetine müdahale niteliği taşıyan bu türden bir düzenlemenin genelge düzeyinde idari bir işlem ile yapılması mümkün olmadığı gibi bu konuda Anayasa m. 28 ve 26 uyarınca yapılacak kanun düzeyinde herhangi bir düzenlemenin kabulü kesinlikle mümkün değildir.
Kolluk görevlileri kamu düzenin sağlanmasına yönelik kamusal görev icra etmekle yükümlüdür. Bu nedenle kolluğun yaptığı her eylem, halkı ilgilendirir ve kamu görevinin icrası anında gerçekleştirilen eylemler özel hayatın gizliliği ya da kişisel verilerin korunması hususları ile ilişkilendirilmez. Bu düzenlemenin halkın haber alma hakkını engellemeye yönelik özellikle basın mensupları ve yurttaşlar aleyhine kullanılacağı şüphesizdir” diyor.
Geçtiğimiz yıl en az 18 gazetecinin eylem takibi sırasında polis müdahalesine uğradığını ve gözaltına alındığını hatırlatan Durmuş şunları söylüyor: “Bu genelge ile kolluğun olduğu herhangi bir eylemin görüntülenmesi imkansız hale getirilmiştir. Bu düzenleme ön sansür niteliğindedir. Basın Kanunu, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Kolluk görevlilerinin özel hayatına saygı hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkına dayalı olarak basın sansür edilemez.”
ÇHD: İŞKENCE YAPMAKLA GÖREV SINIRLARINIZDA DEĞİL, SUÇTUR
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD)İstanbul Şubesi, genelgeye tepki gösterdi.
ÇHD Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İçişleri Bakanlığı’ndan 1 Mayıs öncesi personelini garantiye alma genelgesi. Personeliniz görevini ifa ederken işkence yaparsa kayıt da alınır, delil de toplanır. Çünkü tekrarla, işkence yapmak görev sınırlarınızda değil, suçtur!”
ÇHD Ankara Şubesi ise, “Suç işlendiğini fark ettiğinizde ses ve görüntü cihazlarıyla kayıt yaparak delil toplayabileceğinizi hatırlatmak isteriz” açıklamasında bulundu.