Taşeron işçi kardeşlerimize sözümüzdür karşımıza kim çıkarsa çıksın haklarımızı söke söke alacağız

Direnişimizin 110. gününde İstanbul PTT Başmüdürlüğü önünde gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasında okunan açıklamanın tamamı:

Özel Güvenlik İşçi Hakları

BASINA VE KAMUOYUNA;

Bizler PTT Taşeron İşçileri olarak yıllardır işyerlerimizde yaşadığımız baskı, mobing ve taşeron işçi olmamızdan kaynaklı ayrımcılığın son bulabilmesi adına bundan iki yıl önce kendi bağımsız sendikalarımızı kurduk. Mevcut konfederasyonlara bağlı sarı sendikaları tanıdığımız için bilinçli olarak bağımsız olmak istedik. Yöneticilerimizi, temsilcilerimizi atamayla değil her bir üye arkadaşımızın fikrini alarak kendi mesai arkadaşlarımızın arasından seçimle belirledik. İşçilerin aidatlarına çökerek sendika ağalığı patron yalakalığı yapanlardan olmadık. İşçilerle aynı maaşı alıp aynı derdi çekmeden sendikacılık yapılabileceğine hiç bir zaman inanmadık.

Biz taşeron işçilerin bu mücadelesinin bir bedeli olacağını en başından beri biliyorduk. Bu bağımsız sendikalaşma çanamız ve ulaştığımız başarı PTT Yönetimini, Taşeron Şirketleri ve sarı sendikaları öyle korkutmuş olacak ki geçtiğimiz Ağustos ayında başlayan yeni ihale dönemiyle birlikte yöneticilerimizin bir kısmının sözleşmeleri yenilenmedi. Devam eden süreçte ise kalan yöneticilerimiz ve birkaç işyeri temsilcimiz ya ücretsiz izne çıkarıldı ya da KOD29’la işinden edildi. Bu saldırının en büyük sebebi herkesin küçük gördüğü başaramazlar dediği taşeron işçilerin bağımsız sendika PTT-SEN’in önceki dönem iki şirketle Toplu Sözleşme imzalaması, taşeron işçilerin neredeyse PTT’nin kendi sözleşmeli personeli kadar maaş almasını sağlamasıdır. Kime ne kadar dert olursa olsun PTT Taşeron tarihinde kimsenin başaramadığını bağımsız sendika olarak biz başardık Toplu Sözleşme imzaladık ve hiç bir taşeron işçi bunu bir an olsun unutmuyor.

Biz bu başarıları elde ettikçe aklınıza gelmeyecek isimlerden sendikalardan makam mevki para teklifi aldık ama arkadaşlarımızı satmadık. Parayla satın alamadıkları sendika yöneticilerimizi aileleriyle hayatlarıyla tehdit ettiler ama biz yine de geri adım atmadık.Neredeyse tüm üyelerimiz baskı ve mobinge maruz kaldılar ama sendikalarını bırakmadılar. Bizler işçiyiz sendikacılık oyunlarını kirli siyaset yapmayı bilmeyiz bildiğimiz tek şey ne olursa olsun işçi kardeşlerimizi satmamak ve ekmeğimiz için sonuna kadar mücadele etmektir.

Bildiğimiz bu doğruların ışığında işimize geri dönmek için, sendikal baskıların son bulması için taşeron işçilerin haklarını alması için başlattığımız direnişimizde 110 günü geride bıraktık. İzmir ve İstanbul PTT Baş Müdürlükleri önünde oturup derdimizi anlattık, Taşeron şirketlerin kapısına dayandık, Ankara PTT Genel Müdürlüğü’nün kapısına kadar gittik. KOD29 ahlaksızlığının bir diğer sorumlusu olan SGK ve Aile Çalışma Bakanlığının önlerine gidip sadece PTT Taşeron işçilerinin değil son bir yılda kod29’la işinden edilen 177 bin işçinin sesi olmaya çalıştık.

Direnişimiz boyunca tüm muhalefet partilerinin milletvekilleri ve genel merkezleriyle, sanat camiasından Haluk Levent’le, bakanlık bürokratlarıyla yaptığımız görüşmeler sonucu Cumhurbaşkanı Danışmanlarının da konuya müdahil olmasıyla taleplerimizin görüşülebilmesi adına müzakereler başlamış ve Çalışma Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturmaların sonuna gelinmiştir.

Gelinen noktada Park Konak şirketinin sendika yetkimize yapmış olduğu itiraz da ilk mahkeme ve istinaf mahkemesi tarafından sendikamızın yetkisi tespit edilmiş Yargıtayın kararı onaması beklenmektedir. Tüm Ege Bölgesinde Toplu Sözleşme şartlarımızı belirlemek adına üyelerimizle toplantılarımız başlamıştır. Marmara Bölgesinde yetkimize itiraz eden Saf ve Avrasya şirketiyle olan yargı sürecimiz devam etmektedir.

Önümüzdeki süreçte öncelikle bir koldan, yargı ve toplu sözleşme süreçlerimizi her bir üye arkadaşımızla istişare etmek, onların taleplerini dinlemek adına Ege ve Marmara’da bulunan tüm merkezlerimizi ziyaretlerimizi gerçekleştirirken bir koldan da direnişimiz boyunca bize maddi manevi destek sağlayan Türkiye’nin farklı bölgelerinde sarı sendikaların pençesinden kurtulamayan işçi kardeşlerimizle görüşebilmek adına direnişimizi tüm illerdeki PTT merkezleri önüne taşıyacağız.

Tüm saldırılara, baskılara, zorbalıklara rağmen taşeron işçilerin kurmuş olduğu bağımsız PTT-SEN sendikası tüm yönetimi ve dört binden fazla üyesiyle burada. Herkes bilsin ki PTT’de tek yetkili sendika PTT-SEN’dir. Tüm Taşeron İşçi kardeşlerimize sözümüzdür, karşımıza kim çıkarsa çıksın haklarımızı söke söke alacağız ve Toplu Sözleşmelerimizi alacağız.

Dışarıdan bakmakla anlaşılamayacak binbir emekle taşeron işçilerin var ettiği PTT-SEN adına buraya gelen bizlere destek veren herkese çok teşekkür ederiz.