Tazminatsız İşten Atma Saldırısı patronların elinde bir sopaya dönüşen ücretsiz izin saldırısının
Siyasi iktidar 17 Nisan 2020’de güya işten atmaları yasakladı. Ancak “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” yasağın dışında tutuldu. Öte yandan işçinin rızasını alma zorunluluğu kaldırılarak ücretsiz izinlerin önü…
Yani sonuç olarak siyasi iktidar işten atmaları değil, ama tazminatlı işten atmaları yasaklamış oldu. O zamandan bu yana patronların elinde bir sopaya dönüşen ücretsiz izin saldırısının yanı sıra, tazminatsız işten atılan işçilerin sayısında da bir artış yaşanıyor. Kod 29 olarak bilinen tazminatsız işten atma saldırısı, tıpkı ücretsiz izinde olduğu gibi sendikalaşan, örgütlenen, hakkını arayan işçilere karşı bir sopa olarak kullanılıyor.
Kod 29 SGK’ya bildirilen işten çıkış (fesih) kodudur
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 9. maddesine göre işveren, iş akdi sona eren işçinin durumunu 10 gün içinde SGK’ya bildirmekle yükümlüdür. İş akdinin hangi gerekçeyle sona erdiği bir kod ile belirtilir. Her kodun SGK’da farklı bir anlamı vardır. Kod 29 “işveren tarafından işçinin ahlâk ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı” nedeniyle iş akdinin feshi demektir.
Kod 29’un 4857 sayılı İş Kanunundaki karşılığı 25’inci maddenin 2’inci fıkrasıdır. Bu maddenin 2’nci fıkrası “ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” olup işverene ihbar ve kıdem tazminatı ödemeksizin derhal fesih hakkı vermektedir. Bu fıkradaki derhal fesih gerekçelerinden bazıları şunlardır: İşçinin hırsızlık yapması, işyerindeki başka bir işçiye cinsel tacizde bulunması, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü ya da bir ayda üç işgünü işverenden izinsiz ya da haklı bir neden olmaksızın işe gelmemesi... 25/2’den atılan bir işçi işsizlik ödeneğinden de yararlanamamaktadır.
Kod 29 ile işten atılan işçi hakkını hukuksal olarak nasıl arayacak?
Bunun için işçi mutlaka iş mahkemesine başvurmalıdır. İşçi, kıdem ve ihbar tazminatı davası, sendikal gerekçeyle atılmışsa sendikal tazminat davası, şartları uygunsa işe iade davası açabilir. İşe iade davası açabilmek için belirsiz süreli iş sözleşmesi ile en az 6 aydır o işyerinde çalışıyor olmak ve işyerinde en az 30 işçinin çalışması gerekmektedir. Ancak sendikal gerekçeyle işten atılan işçiler bu şartları sağlamasalar da işe iade davası açabilirler.
Bu davalarda feshin haklı bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. Ancak sendikal nedenle işten atıldığı için dava açan işçinin sendikal nedeni ispat yükümlülüğü vardır. Eğer işçi sendikal nedenle atıldığını ispat edebilirse işveren kıdem ve ihbar tazminatının yanı sıra en az 12 aylık brüt ücret tutarında sendikal tazminat ödemek zorundadır. İşveren, işe iade davası açarak sendikal nedenle işten atıldığını ispat eden işçiyi işe başlatsa da başlatmasa da sendikal tazminatı ve boşta geçen süre için ayrıca dört aylık ücretini ödemek zorundadır. Ancak sendikal tazminat alan ve işe başlatılmayan işçiye ayrıca işe başlatmama tazminatı ödenmez. Kod 29 ile işten atıldığı için işsizlik ödeneği alamayan işçi, davayı kazandıktan sonra İŞKUR’a başvurarak çalışmadığı süreler için hak ettiği işsizlik ödeneğini geriye dönük olarak talep edebilir.
Kod 29 saldırısı yeni değildir, ancak pandemi sürecinde artmıştır
Patronların sendikalaşan işçileri tazminatsız işten atma saldırısı yeni değildir. Sendikal örgütlenmeyi kırmak için en çok başvurdukları yöntemdir. Davaların uzun sürmesi, işçinin lehine sonuçlansa bile işe iade davalarında işverene işçiyi işe geri almama hakkının tanınması nedeniyle patronlar işyerine sendikayı sokmaktansa “bedelini ödeyip belayı uzak tutmayı” tercih etmektedirler. Yeni olan şey pandemi sürecinde tazminatsız işten atma saldırısının artmasıdır. Bunda pandemi bahanesiyle iş koşulları ağırlaştırılan, hak kayıpları artan işçilerin sendikalaşma isteklerinin artmasının da payı vardır. Patronlar işçi sınıfının hak mücadelesine karşı büyük bir savaş başlatmışlardır. Bu savaşta kazanan olabilmek için örgütlenmek ve mücadele etmek şarttır. Direnişler bu mücadelenin çok önemli bir ayağıyken, hukuk mücadelesi de atlanmamalıdır. Her ne kadar mevcut yasalar sendikalaşan işçilerin iş güvencesini korumak için yeterli olmasa da işçiler yasalardan doğan haklarını bilmeli ve sonuna kadar kullanmalıdır.