Türkiye’de İlk ve Tek: Olumlu Davranış Geliştirme Programı
Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek değil, geleceğe daha iyi çocuklar bırakalım!” mottosuyla hareket eden 43 yıllık Eğitimci A. Lale Hazar ve Multidisipliner Sanatçı ve Eğitimci Tanju Yıldırım, ulusal ve uluslararası…
Bir sosyal – duygusal eğitim metodu olan PBS (Positive Behavior Support- Olumlu Davranışı Destekleme)’in Türkiye’deki ilk ve tek temsilciliğini üstlenen EDC Okulları Kurucuları A. Lale Hazar ve Tanju Yıldırım; sosyal ve duygusal farkındalığı gelişmiş, yaşam boyu öğrenmeyi ilke edinmiş, ulusal ve evrensel değerlerle donanmış, kendine güvenen, ülkesine ve dünyaya olumlu katkı sağlayacak bireylerin yetişmesine olanak sağlayacak öğrenim ortamları yaratmak amacıyla çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Bu doğrultuda Olumlu Davranışı Geliştirme programını Türkiye’de uygulamaya başlayan eğitimciler, kendilerini çocukların gelişimine adıyor.
İngilizce öğretmeni olarak başladığı eğitimcilik hayatını, çocuğunun disleksik olduğunu öğrenmesiyle farklı bir boyuta taşıyan A. Lale Hazar, bu tip farklılıkların henüz pek bilinmediği yıllarda, her çocuğun farklı öğrendiği ve öğrenmenin sahibinin çocuk olduğu bir eğitim felsefesiyle uzun yıllar eğitimcilik ve eğitim yöneticiliği yapan bir eğitimci. Sosyal duygusal öğrenmenin en etkin programlarından biri olan Olumlu Davranışı Geliştirme programını Türkiye’ye getirdikten sonra, sanatın farklı alanlarını eğitime transfer ederek yeni eğitim yaklaşımları tasarlayan multidisipliner sanatçı ve eğitimci Tanju Yıldırım ile yolları kesişiyor. Hazar ve Yıldırım, birlikte kurdukları dernek çatısı altında yarattıkları farklı eğitim programları ve yaptıkları projelerle sosyal duygusal gelişim alanında uluslararası düzeyde ilgi gören önemli çalışmalara imza atıyorlar.
Ulusal ve uluslararası platformlarda konuşmacı, panelist, eğitim uzmanı ve danışmanı olarak görev alan, aktif olarak eğitim alanında sosyal sorumluluk projelerini sürdüren Hazar ve Yıldırım, şimdi de kurucusu oldukları EDC Okulları’nda çocukların yaşam becerileriyle donatılacağı; özgüven, özdenetim ve farkındalıklarını geliştirecekleri “Olumlu Yaklaşım, Olumlu Okul İklimi” anlayışını merkeze alan, odak noktasının öğretmek değil öğrenmek olacağı bir modeli hayata geçiriyorlar.
Sosyal duygusal öğrenme odaklı okullarında, süpervizyon metodu temelli öğrenci takibi ve çocuğun yüksek yararını gözeten çocuk koruma politikası, ana dil öğrenme doğallığında yabancı dil öğrenimi ile öğrencilerini her bakımdan yaşama hazırlamayı hedefleyen eğitimciler, örgün eğitim programlarının yanı sıra farklı sanat alanlarının öğrenmeye destek olduğu, sanat, kültür ağırlıklı ve ayrıca hafta sonları farklı yaş gruplarındaki çocukların sosyal duygusal gelişimlerini, girişimciliklerini ve yaratıcılıklarını geliştirecek programlara da yer veriyorlar.