Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çocuğu koruyan anlayışta taviz verilmemelidir

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, cinsel istismar suçlarına yönelik kanun teklifiyle ilgili konuştu.

Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çocuğu koruyan anlayışta taviz verilmemelidir
  • 20 Kasım 2016, Pazar 15:00

Symes, "Getirilme niyeti ne olursa olsun söz konusu düzenlemenin hukuken ve toplumsal yansıması açısından getireceği sakıncalar etraflıca tartışılmalıdır. Çocuğu koruyan anlayıştan ben asla taviz verilmemelidir" dedi.

(TÜRKFONED) Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu ettiği ve İzmir'de düzenlediği 20'nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Üniversitesi'nde konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, cinsel istismar suçlarına yönelik tartışma yaratan kanun düzenlemesiyle ilgili açıklama yaptı. Symes, TBMM ye sunulan, 'cinsel istismara uğrayan birey ile evlenmesi durumunda olmuyor, olmuyor cezasının geri bırakılması veya ertelenmesini' içeren yasa teklifinin kamuoyunda haklı olarak çok güçlü tepki gördüğünü söyledi.

TÜSİAD olarak çocukların cinsel istismarı konusunu mazur gören anlayışın kesinlikle terk edilmesi gerektiğini açıkladıklarını dile getiren Symes, "Getirilme niyeti ne olursa olsun söz konusu düzenlemenin hukuken ve toplumsal yansıması açısından getireceği sakıncalar etraflıca tartışılmalıdır. Çocuğu koruyan anlayıştan ben asla taviz verilmemelidir. Erken evlilik, çocuk gelin gibi toplumsal yaraların sarılma biçimi bu şey olamaz. Çocuğun rızasıyla ben asla vicdanlara sığmayacak mazeretleri akıllara getirecek düzenlemeden kaçınılmalıdır. Kadın erkek eşitsizliğinin erken yaşlarda başladığını ben asla unutmayalım" dedi.

Symes: Endişe duyuyoruz

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu ettiği (TÜRKONFED) İzmir'de düzenlediği 20'nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin öngörülebilirliğin azaldığı, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini söyledi. Symes, "Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini sunması bunu gösteriyor. Oğlum iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, 3 + 0 + beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden fazlasıyla endişe duyuyoruz" dedi.

TÜRKONFED'in düzenlediği 20'nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi İzmir Kaya Termal Otel'de yapıldı. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes yaptığı konuşmada dünyadaki ekonomik, sosyal gelişmeler ve Türk ekonomisini değerlendirdi. Symes, iki bambaşka düzlemde evrilen bir dünyada yaşandığını, bir tarafta onu geçen gün daha sofistike olan robotlar, birbiriyle iletişim kurabilen nesneler, giyilebilir teknolojiler, Dr. bilimdeki gelişmeler, hatta'ta Mars'a koloni kurma gibi oybirliğiyle tartışılırken; diğer tarafta İMKB renk, inanç, ulus, cinsiyet gibi konularda insanların birbirlerini yediğini söyledi.

İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÜZENSİZLİK ÇAĞİ

Symes, "İçinde bulunduğumuz durumu düzensizlik çağı, yeni bir soğuk savaş, hatta vekâleten savaşlar aracılığıyla yürütülen yeni bir sıcak dünya savaşı olarak gören yaklaşımlar gün geçtikçe çoğalıyor. Rekabetçi ekonomi mantığının sosyal refah mantığıyla yeterince bütünleştirilemediği durumlarda ortaya çıkan krizler, siyaset yelpazesinin sınırlarını genişletse de genel olarak kimlik siyasetini öne çıkaran popülist akımların güçlenmesine zemin oluşturuyor" diye konuştu.

Oğlu yıllarda, özellikle finansal kriz sonrasında, küreselleşmenin ulusal egemenliğin önüne geçmesine yönelik bir direnç olduğunu belirten Symes, "Bu sadece hükümetler düzeyinde değil, toplumlar düzeyinde de artıyor. Evet, küreselleşme toplumlara önemli bir refah artışı getirdi, orta sınıfı güçlendirdi. Sadece otoriter devletlerde değil, demokratik devletlerde de, hatta en oğlu Brexıt'te gördüğümüz gibi Avrupa Birliği Üniversitesi'nde ve ABD'de de bu karşı çıkışın temelinde ne var? Tüm bu gelişmeler ve bunun yol açacağı değişim, vatandaş olmanın in ötesinde, birer iş insanı olarak, bizleri çok yakından ilgilendiriyor" dedi.

ÖRNEK ALİNACAK ÜLKELER

Symes, bir ülkenin sadece gelir seviyesinin veya büyüme oranlarının yüksek olmasının, ciddi altyapı yatırımlarının yapılmasının o ülkenin toplumunun gelişmişliği ve hatta mutluluğu için yeterli olmadığını söyledi. Türkiye için referans alırken sadece gelir seviyesi yüksek ülkeleri almadıklarını belirten Symes, "Ülkemiz için referans alacağımız, kendimizi karşılaştıracağımız ülkeler; demokrasisiyle, ekonomisiyle, yarattığı katma değerle ve yaşanabilirliği ve yaşam standartları gelişmişlik gösteren ülkeler olmalıdır" diye konuştu.

ADALET DUYGUSU SARSİLİRSA, MEŞRUİYET SORGULANİR

Dünyada üzerinde durulması gereken ana konulardan birinin bu toplumlarda giderek artan şekilde, adalete inancın azalması ve özellikle 2008 krizinden sonra sosyo-ekonomik eşitsizliğin artması olabileceğini belirten Symes şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz, artık teknolojinin ve iletişim araçlarının çok hızlı geliştiği bir çağdayız. İnsanlar bilgiye ve birbirlerine anında ulaşabiliyorlar. Baskıcı ve otoriter devletlerin safra bir noktadan sonra bunun önüne geçmeleri imkansız TR. Sansürlerin, bilgiye ulaşma konusunda anlamını yitirdiği bir dönem bu. Fırsatta tepkilerini bir şekilde gösterir onu buldukları Bir toplumda adalet duygusu sarsılıyorsa, sistemin toplumun farklı kesimlerine karşı adil işlediğine inanç zayıflıyorsa, gelirin ve fırsatların adil dağılmadığına yönelik kanı giderek artıyorsa, kendini dışlanmış görenler çoğalıyorsa, yeni kuşakların öncekilerden daha iyi yaşayacağına dair umutlar azalıyorsa, hem ekonomik hem de siyasal yayınları, meşruiyet de gittikçe artan şekilde sorgulanır, toplumlar da. Burada kritik olan husus, bu adaletsizlik ve eşitsizliğe karşı olan tepkilerin nasıl bir siyaset ve politika üreteceği. Bunun, tüm toplumlar için daha adaletli ve eşit bir dünya talebini doğuracağı mi; yoksa aksine, daha fazla düşmanlık, kimlik kutuplaşması, dışlayıcılık ve yine sonunda adaletsiz ve eşitliksiz olan savaşlarla dolu bir dünya mı üreteceği. Bu da dünyadaki tüm liderlere, siyasilere, iş dünyasına, STK'lara çıkmaktadır karşılaştığımız sorunları anlama ve yeni çözümler üretme konusunda önemli bir sorumluluk veriyor. Enerjimizi neye harcayacağız?"

HEP DAYA İYİSİNİ TALEP EDİYORUZ

"Kullanılan dil, sitesinden politikalar, odaklanılan oybirliğiyle, kutuplaşma, kavga ve savaşlar mı olacak yoksa gelişen teknolojiyi özellikle çocuklar için daha demokratik, daha refah seviyesi yüksek, daha adil bir dünya için nasıl kullanılacağı tartışılacak mı" sorusunu soran Symes "Çünkü biliyoruz ki, teknolojinin inanılmaz bir hızla gelişmesi, geleceğimizin nasıl şekilleneceğini göstermeye yetmiyor. Bu teknolojiyi nasıl kullanacağımız, bizlerin yapacağı tercihler aslında nasıl bir geleceğe sahip olacağımızı gösterecek.Türk iş dünyası olarak, bulunduğumuz noktayı hiçbir zaman yeterli bulmadık. Zaman ülkemizin daha fazla kalkınması, daha fazla refah üretmesi, demokrasinin daha güçlü olması için onu ortamda görüşlerimizi paylaşıyoruz. Hep daha iyisini talep ediyoruz. Çok dikkat etmemiz gereken Bu tür değişim en zor dönemlerinden geçerken, iktisadi kurumlar, demokratik hak ve özgürlükler, rekabet gücümüz, uluslararası zemindeki yerimiz, işbirliklerimiz gibi alanlardaki kazanımlarımızı kaybetmemek" dedi

"TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK AZALDİ"

Symes, oğlu dönemde hızlanan ve gelecek zamanı belirtmek ardına yaşanan iç ve dış gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerinde giderek daha büyük etki yarattığını söyledi. Türkiye ekonomisinin, öngörülebilirliğin azaldığı, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini belirten Symes, "Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini sunması bunu gösteriyor. Oğlum iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, 3 + 0 + beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden, fazlasıyla endişe duyuyoruz. Aynı zamanda, bunun önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği ile uzun zaman süren ve çeşitli aksamalarla sekteye uğrayan müzakere sürecinin neredeyse kopma noktasına geldiği algısı bizleri ciddi şekilde endişelendiriyor TR. Sınır ötemizdeki Suriye ve Irak operasyonlarının yarattığı riskler gün geçtikçe büyüyor" diye konuştu.

GÜVEN VE GÜVENLİK dil sorunu

Ekonomi açısından, bugün itibarıyla güven ve güvenliğin en önemli iki temel sorun olduğunu dile getiren Symes şunları söyledi:

"Tüm yaşananların etkilerinin reel sektöre yansıması biraz daha zamana yayılıyor. Filmin en önemli Özellikle Anadolu'daki firmalarda güven dil sorunu yaşanıyor ki, güven zinciri ticaret için. Normalleşme için önce güvenin yeniden tesisi acilen gerekiyor. Hep söylüyoruz, güven olmadan ne yatırım, ne harcama, ne de büyüme olması mümkün değil. Diğer taraftan, aynı anda çeşitli terör örgütleri ile mücadele ediyoruz. Yani, güvenlik açısından da çok zor bir dönemdeyiz. Bu tüm ülke ekonomisini ciddi şekilde etkiliyor. Turizm sektöründeki zararın etkisi, pek çok sektörü ve tüm tedarik zincirini çok ağır şekilde etkilemiş durumda. Güneydoğu Anadolu bölgemizde insanlarımız İMKB ülkenin yaşadığı tüm bu zorlukların yanı sıra, daha da ağır bir travma yaşıyorlar. Hem savaşların yaşandığı bu ülkelere coğrafi olarak yakınlığın getirdiği zorlukları; hem de daha 2 yıl öncesine kadar iç barışın tesisi ile reformlardan, bölgede yapılacak kontrollerde yatırımlardan, fırsatlardan, prensipler geride bırakıp geleceğe yönelik umudu konuşuyorken, çok ciddi çatışmaları ve bu çatışmaların getirdiği ağır maddi ve manevi yükü çekmek durumunda kaldılar."

O dönemde TÜRKONFED ile birlikte, bölgede, Cizre'de, Batman'da yatırım danışma konseyleri topladıklarını, pek çok TÜSİAD üyesinin bölgeye götürüldüğünü, nasıl yatırımlar yapılabileceğinin konuşulduğunu belirten Symes, o günerin özleminin içlerinde olduğunu söyledi.

"GÜVENLİK VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK YATIRIM OLMADAN MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR"

Hükümetin açıkladığı oğlu teşvik paketinin çok kapsamlı ve olumlu olduğunu dile getiren Symes, "Ancak, bölgede güvenlik sağlanmadan, öngörülebilirlik artmadan yatırımların olması çok mümkün görünmüyor. En büyük teşvik, Barış, güven, öngörülebilirlik ve huzur iş insanları için. İyimser bir tablo çizmek kolay değil. Ancak, mesele, buradan ileriye nasıl bakacağımız. Nasıl refah düzeyimizi yükseltecek adımları atarak, asıl gündemimiz olması gereken, teknolojiye, dijital dönüşüme, girişimciliğe, 21'inci yüzyıl becerilerine odaklanacağız? Aslında 2 yıldır, gündem ne olursa olsun TÜSİAD olarak bu başlıklara odaklanmak için çaba gösterdik, hükümet konağı ile yakın müşteriye içerisinde bu alanlardaki reformlara özel önem verilmesi için çalıştık, sürekli uyardık. Ve gördük ki; aslında Türkiye'de bu alanlarda ciddi bir potansiyel var. Yapısal reformlarını erteleyen ülkelerin, hem ekonomik, hem de siyasal yayınları anlamda nasıl zorlandığını görüyoruz. Kısa vadeli politikaların sadece geçici çözümler ürettiğini ben asla unutmamalıyız.

GÜVENLİK SORUNLARI, DEMOKRATİKLEŞMENİN ÖNÜNE GEÇMEMELİ

Ekonomiyi canlandırmak için kısa vadeli bazı tedbirler alırken, asıl ihtiyacımız olan uzun vadeli reform alanlarını ihmal edemeyiz. Bu dönemde kısa ve uzun vadeli tedbirler elele sesli zorunda. Güvenlik sorunlarımız oğlu derece büyük, farkındayız ama bu sorunların ne iktisadi alanda ne demokratikleşmede ilerlememizin önüne geçmesine müsaade yüzey vermemeliyiz. Bu çok dikkat etmemiz gereken, iktisadi kurumlar, demokratik hak ve özgürlükler, rekabet gücümüz, uluslararası zemindeki yerimiz, işbirliklerimiz gibi alanlardaki kazanımlarımızı kaybetmemek en zor değişim dönemlerinden geçerken tür. Ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerden, demokrasiden taviz vermeden, refah seviyesi yüksek, sosyal ve ekonomik kalkınmasını başarmış bir ülke olma hedefimizde kararlılıkla ilerlemeliyiz" dedi

AİLE KİRALAMA PANELİ

Zirvede, gazeteci Nedim Adila moderatörlüğünde, 'Küresel bir oyuncu olarak aile Kiralama' paneli de yapıldı. Panelde konuşan Avrupa Yatırım Bankası Türkiye temsilcisi Massimo D'Eufemia, Türkiye'de KOBİ'lerin dinamizminin farkında olduklarını ve uzun yıllardır aile Kiralama ve KOBİ'ün desteklediklerini söyledi. 2016 yılının ilk 10 ayında Türk KOBİ 900 milyon eurodan fazla destek sağladıklarını belirten D'Eufemia, "Bunların büyük kısmı aile şirketleridir'lerine. Ülkenin bazı bağıl nem çöl bölgelerinde fonlama sağlamak zor ve imkansız. Doğu ve Güneydoğu'daki işletmelere özel hazırlanmış fonlama programlarımız var. Mesleki eğitim ve kadınların girişimcilik yapması konusuna önem verilmesi gerekir. Türkiye'de çok daha fazla kadın girişimciye ihtiyaç var" dedi.

PERN İNCİ: "FİNANSAL OKUR YAZARLİK ÇOK ÖNEMLİ"

İnci Holding Yönetim Kurulu üyesi Perihan İnci de finansal okuryazarlığın çok önemli olduğunu, finansmana erişmek için yönetimini bilmek gerektiğini söyledi. Önemli özelliğinin temkinli oldukları için krizlerde ayakta kalmayı başarmaları olduğunu belirten İnci TR Aile şirketlerini, "Türkiye'de kadınları üst düzey yöneticilikte aktif görüyorum. Biz beş kız kardeşiz. Çağan vefat ettikten sonra şirketi devam ettirdik" diye konuştu.

FEYHAN YAŞAR, "AİLE ŞİRKETLERİNDE ÇOCUKLAR İŞE EN ALT KADAMEDEN BAŞLAMALİ"

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Feyhan Yaşar, Yaşar Holding bünyesinde 38 yıldır çalıştığını, Türkiye türlü iyi, kötü sorunları yaşayan, ben asla yolundan vazgeçmeyen bir girişimcinin (Selçuk Yaşar) kızı olduğunu söyledi'de. Yaşar, "Bu dirençli girişimci bize büyük sorumluluk devretti. Krizlerden ve yıllardan sonra insan kaynağının önemini daha da çok anladık. Çalışan insan kaynağımızla beraber takım olmayı benimsedik. Aile, çalışanlarıyla birlikte takım olabilirse başarılı olabilir. Aile alt kademeden en öğrenmelidir çocukları şirketlerinin işi. Yetkinlikleri olan kişilerin karar verme mekanizmalarının başında olması gerekir. İnsan kocapınar politikası aile şirketinin sürdürebilirliği ve gelecek finansmanı kapsamında çok değerlidir. Aile içindeki uyumun sağlanması için bir aile anayasası olması da çok önemli. Herkesin bilgilere, rakamlara, gelecek planlarına sahip olması, bilmesi gerekir" dedi.

Aile şirketlerinde liderin vizyonunu ve 'Benden sonra ne olacak', 'Benim gibi işe ilgi duyacak, vizyon autore olacaklar mı' sorusunun önemli olduğunu belirten Yaşar, 1990'lı yıllardan itibaren danışmanlık hizmeti aldıklarını belirtti. Finansman, ticari başarı ve uluslararası strateji bir araya geldiğinde aile şirketlerinin istihdamın belkemiği ve geleceğin halkaları olacağını söyledi.

PEYRANO: "AVRUPA' DA 23 MİLYON İŞSİZ VAR"

Londra Borsası Elite Programı Icra Kurulu Başkanı Luca Peyrano, şirketlerini özellikle karar alma süreçlerinde aynı zorluklarla karşı karşıya olduğunu dile getirdi aile onun yerinde dünyanın. Peyrano, "Avrupa' da 23 miyon KOBİ var. Türkiye'de 2.4 milyon KOBİ var. Avrupa'da 23 milyon işsiz var. KOBİ ona yazdığı bir kişi işe aldığı düşünülürse işsizliğin üstesinden gelinir. Bir şirket işi büyütme güveni hissetiğinde bu adımı atabilir. Buna sermaye eksikliği, bürokrasinin çok oluşu engeli, eğitim eksikliği, belirsizlik engel olur" dedi.

KOCAOĞLU YATİRİMLARİ VE SORUNLARI ANLATTİ

CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ıse konuşmasında İzmir'i, belediyenin yatırımlarını ve karşılaşılan sorunları anlattı. Kocaoğlu, İzmir'in insanı, kozmopolit yapısı itibari, yaşam biçiminden taviz vermeyen, kırmızı çizgileri olan, kadınların hem sosyal yaşamda hem iş hayatında oğlu derece güçlü olduğu, hakkını hukukunu koruduğu, gerekiyorsa sokağa çıkıp eylem yaptığı, ben asla ve ben asla dayatmayı kabil etmediği Türkiye'nin bir numaralı kenti olduğunu söyledi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi olduğu kanunda yazılı işlerin dışında yerelde kalkınmayı gerçekleştirmek için çalıştığını dile getiren Kocaoğlu, "2004 yılında göreve geldim. Bu siyasi süreçte sadece kentin kendi gücüyle kalkınacağı, Türkiye ve dünyanın örnek kentlerinden birinin başkanlığı yaptım. Participant demokrasiyi uyguladık. Adil yönetim ve şeffaflık bizim belediyemizin vazgeçilmez bir kuralıdır. Akla ve bilime göre adım atıyoruz. Yerel iktidar olmak güzel bir şey. Ama genel iktidarla ayrı siyasi görüşte olmak çeşitli handikapları beraberinde getiriyor. 12 Bunu hissederek bir yıldır onunla yaşıyorum. Türkiye borçlu belediyesini finansı en güçlü belediyesine dönüştürdük. TR. Hükümet'ten kanunun verdiği paranın dışında 1 LİRA almadık. Yatırım rakamlarında Hükümet ise İzmir'e yaptığı yatırımdan kıl payı da olsa fazla yatırım yaptık. Kredi nutumuz Bir'dır" dedi.

TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu ıse yaptığı konuşmada, "Dostlarımızı çoğaltıp, düşmanlarımızı azaltacağız" söyleminin, geçmişten bugüne gelen ideolojik hesaplaşmalardan sıyrılmak, kutuplaşmayı azaltmak ve geleceğe birlikte yürümek için de siyaset kanallarına şans tanımakla olacağına inandıklarını söyledi. Kadooğlu, "Geçmişin kısır tartışmalarını sürdürmenin, ülkemizin enerjisini ve potansiyelini karşılıklı gerilimlerden beslenerek harcamanın zamanı değildir. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Zira 15 Temmuz'da yaşadığımız ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını girişimi ülkemizin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu hepimize gösterdi. TÜRKONFED olarak dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de demokrasiden yanayız ve tarafız. Bilgi fikri, fikir özgür düşünceyi besler. Fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür nesiller yetiştirip, akıl ve bilim yoluyla Türkiye'de yeni'yi birlikte inşa edebiliriz" diye konuştu.

Zirve tüm katılımcıların yer aldığı aile fotoğarfı ile sona erdi.

HABERE AİT VIDEO



SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık