İŞÇİ – İŞVEREN UYUŞMAZLIKLARINDA ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edebilme niteliğinden yoksun kılan kavramdır. Zamanaşımı, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma olgusudur. Davaya bakan hakim tarafından resen gözetilmeyen ve yasada öngörülen süre ve usulde ileri sürülmesi zorunlu olan zamanaşımı, bir defidir.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edebilme niteliğinden yoksun kılan kavramdır. Zamanaşımı, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma olgusudur. Davaya bakan hakim tarafından resen gözetilmeyen ve yasada öngörülen süre ve usulde ileri sürülmesi zorunlu olan zamanaşımı, bir defidir.
Zamanaşımı başlangıç tarihi, sözleşmeden doğan alacaklarda alacağın muaccel olduğu tarihtir. Muacceliyet ise ifa zamanının gelmiş olmasıdır. Bu sebeple, işçi-işveren arasında geçen hukuki sorunlar, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ve hakkın doğumundan itibaren zamanaşımının başlaması söz konusu olacaktır.
İş Kanunu ve Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin alacak davalarında özel zamanaşımı süresi belirmemiş olduğundan, uygulama ve doktrinde Borçlar Kanunu 146 maddesi uyarınca genel zamanaşımı olan 10 yıl süre olarak belirlenmiştir. Bu tarihin başlangıcı ise işçinin hizmet akdinin feshedildiği tarihtir.
Tazminat niteliğinde olmaları nedeniyle sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, İş Kanunu 5.maddesinden kaynaklı eşit işlem borcuna aykırılık tazminatı, İş Kanunu 26/2 maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat, İş Kanunu 28. Maddesinde belirtilen belgenin zamanında verilmemesi ile ilgili tazminat, İş Kanunu 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama nedeniyle öngörülen tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Ücret niteliğinde olan alacaklar bakımından ise zamanaşımı, İş Kanunu 32/8 maddesi uyarınca 5 yıllık özel bir zamanaşımına tabi olacağı açıkça belirtmiştir. Geniş anlamda ücret kavramına giren fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, dini tatil ücreti, ücret alacağı, ikramiye, yakacak yardımı, taşıt yardımı, prim ücreti gibi alacaklarda da 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık izin ücreti, hizmet akdinin fesih tarihinden itibaren başlamaktadır. Bu alacakların zamanaşımı başlangıcı, ücretlerin muaccel olduğu tarihten itibaren başlamaktadır.
İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi, iş kazasının meydana gelmesinden veya meslek hastalığının hastane raporuyla tespitinden itibaren 10 yıldır. Sigortasız çalışmalar için açılan hizmet tespit davasındaki süre, hak düşümü süresi olup hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıldır.
Zamanaşımı kesen nedenler, davanın açılması veya icra takibi yapılması olarak görülmektedir. İhtiyati tedbir talepleri, işçilik alacakları tespiti davası ve Bölge Çalışma İş Müfettişliğine şikayette bulunma gibi başvurular zamanaşımını kesmez.
Zamanaşımında bulunma süresi, 6100 sayılı HMK gereği, dava dilekçesinin tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içindedir. Islah ile talep edilen alacaklar yönünden için ıslah tebliğ tarihi itibariyle iki hafta süre içerisinde zamanaşımı defi ileri sürebilir. Bu süreler geçtikten sonra yapılan zamanaşımı defileri ancak alacaklının muvafakatine bağlıdır. Zamanaşımı süreleri geçtikten sonra ancak ıslah yoluyla zamanaşımı defi ileri sürülebilir kaynak .milliyet.com
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!