'Kayyum atanacaksa AKP'nin kendisine atanmalıdır'
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, "Teröre yardım ve yataklıktan kayyum atanacaksa, Türkiye'de ne AKP'li belediye kalır, ne de AKP'li yönetici kalır. Teröre yardımdan bir kayyum atanacaksa bu kayyum AKP'nin kendisine atanmalıdır. AKP'nin kendisini darbe fırsatçılığıyla millet iradesine koymasının bir başka tezahürünü de, KYK'larla ülkeyi yönetmelerinde görüyoruz. Demokrasiyi ve milli iradeyi tamamen yok sayıyorlar" dedi.
Öğrencilere, eğitim emekçilerine, velilere başarılı, verimli ve kendilerini güvende hissedebilecekleri yeni bir eğitim öğretim yılı dileyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke yaptığı basın toplantısında Türkiye'nin eğitim, işsizlik sorunları ve Ak Parti'nin OHAL stratejisi hakkında konuştu. Türkiye'nin çok acilen yeni bir eğitim politikasına ihtiyacı olduğunu, bu politikanın reçetesinin de hazır, olduğunu söyleyen Selin Sayek Böke eğitim sistemine dair şunları söyledi: "Eğitim sistemimiz çocukları yarının dünyasına hazırlayabilmeli. Çocuklarımız için soru sormaktan korkmamalılar. Herkesi ve onun şeyi eleştirmekten, sorgulamaktan ben asla çekinmemeliler. Kendisi de eleştiriye açık, özgüvenli ve özgür bireyle olabilmeliler. Bu eğitim sistemiyle çocuklarımız, gelecek nesillerimiz esasında farklılıkların bir zenginlik olduğu ve çoğulculuğun demokrasinin bir gereği olduğunu, bu eğitim sistemiyle öğrenebilmeliler. Sanayi Devrimi'nin 4.0 kapıda bizi bekliyor. Bütün dünya ekonomisi yeniden şekilleniyor. Çocuklarımızı bu yeniden şekillenen dünya ekonomisiyle uyumlu becerilerle donatmak, bu eğitim sistemiyle mümkün. Kısacası yaşanacak bir Türkiye'nin temeli olacak bir eğitim politikasına acilen çocuklarımız ve Türkiye için ihtiyacımız var. "
"DEMOKRASİYİ HERKES İÇİN TALEP EDEN HAKİKİ DEMOKRAT KUŞAKLAR YETİŞEBİLİR"
Selin Sayek Böke, "Bütün bu vasıflara, okula daha erken yaşta başlayan çocukların, çok daha erken eriştiğini bilimsel çalışmalar sunması bunu gösteriyor. Bu yeni eğitim sistemi mutlaka kreş yaşına gelmiş bütün çocuklarımıza okul öncesi eğitim imkanı sağlamalı. CHP'nin sosyal yatırım programları işte bütün çocuklara kreş yaşına gelmiş olanlardan eğitimi başlatacak, ücretsiz bir kreş imkanı sağlamayı önceliyor. Bu eğitim sistemi laik olmalı ki çocuklarımız için soru sorabilsinler. İnsanlık tarihi boyunca bütün ilerlemeler özgür aklın olduğu yerde gerçekleşmiş. Eğitim insan haklarına saygıyı, demokrasiyi, çoğulculuğu kavratmayı bir amaç edinmeli. Böylece demokrasiyi herkes için zaman talep eden hakiki demokrat kuşaklar yetiştirilebilir" diye konuştu.
"ÖĞRETMENE YATIRIM, İNSANA YATİRİMİN EN TEMEL ÖĞESİDİR"
Eğitimde fırsat eşitliği sağlanması gerektiğini, bu şekilde çocukların yeteneklerini ve potansiyellerini hem kendilerini için hem Türkiye için kullanabilme şansına erişebileceklerini söyleyen Böke, "Eğitim yatırımları bilgisayarlarla, binalarla göz boyamayı değil, öğretmenlerimizin özlük hakkını geliştirmeyi öncelemeli." Dedi. CHP öğretmene yatırımı, insana yatırımın en temel öğesi olarak görürdüğünü ifade eden Selin Sayek Böke sözlerini "Eğitim sistemi mutlaka temel ve sosyal bilimler alanında çocuklarımızın dünyayla rekabet edebilecekleri becerileri kazandırmalı. Böyle olursa Sanayi Devrimi'nin 4.0 ile uyumlu becerileri kazanacaklar. CHP organize sanayi bağıl nem çöl bölgelerinde iş kurumlarının acilen inşasını önerir. Bu okullar işsizliğe çare olacak. Sanayici ara eleman aradığında elinin altında olan birlikte büyüdüğü çocuklardan oluşacak" dedi.
"TÜRKİYE OECD ÜLKELERİ ZİHNİYET İLE ÇALIŞMA BURADA KARMAŞIKTIR, KİŞİ BAŞİNA EĞİTİM HARCAMALARİNDA SONDA"
Selin Sayek Böke, "büyük zenginliğimiz olan genç insan potansiyelimizi ziyan etmeye en AKP döneminde ise Türkiye, gençlerimizi umutsuzluğa sürüklemeye adeta ant içmiş gibi gözüküyor. AKP eğitime de konuya olduğu gibi çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini aydınlatmak hedefiyle değil, kendi iktidarını devam ettirmek amacıyla bakıyor. Bir kez daha yaşanacak bir Türkiye'yi değil, kendi siyasi iktidarını düşünen bir AKP ile karşı karşıyayız. Bunun sonucunda Türkiye hala OECD ülkeleri arasında kişi başına eğitim harcamalarında sonlarda. Uluslar arası sınavlarda gözleri ışıl ışıl olan çocuklarımız ilk kırk ülke arasına girecek olan performansı gösteremiyorlar. Ülkemiz en büyük 20 ülke arasında ama; çocuklarımızı en başarılı 40 ülke arasına sokmayı beceremiyoruz. Bu tabloda ancak eleştirel düşünen, fikir özgürlüğünün garantisi olan öğretim üyeleri sadece muhalif oldukları için meslekten atılıyorlar. AKP zihniyetinin öğretmene verdiği değer bu dönemde, binlerce öğretmenleri üzerinde-'larla sorgusuz sualsiz, fişleyerek işten çıkarmasından belli oluyor. AKP zihniyetinin eleştirel akla ve sorgulamaya nasıl baktığı da açıkça görülüyor. Protesto eden, itiraz yükselten, düşünen, sorgulayan, yapması gerekeni yapan ODTÜ'lü 45 genç hapis cezasına çarptırıldı. Onlar sadece gençlerin yapması gerekeni yapmışlardı. Türkiye'nin en önemli meselesidir CHP için bu ülkenin geleceğini düşünen herkes gibi eğitim. Eğitim yoksa, yarınımız da yok demektir" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE GERÇEK İŞSİZLİK ORANİ YÜZDE 18,1'DİR"
Türkiye'de gerçek işsizlik oranı yüzde 18,1'olduğunu söyleyen Böke, "Gençlerimize imkan yaratmayan bir ekonomik düzen ortaya çıktı. Temel meseleler bunlar en Siyasetin konuşması gereken. Ne işte olan, ne de eğitim gören gençlerimizin oranı yüzde 30'dur Eğitimi farklılaştırmak, çocuklarımıza bir yarın sunmak ve işsizlik sorununu çözmek, siyasetin ve iktidarın görevi" dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti: ". Bu oran kadınlar için çok daha yüksek. 47 Ne çalışan, ne de eğitimde olan kadınların oranı %. Türkiye'nin çok ciddi, bugün çözülmesi gereken bir işsizlik dil sorunu var. İşsizlikte var olan bu tabloya bir de K.'larla mağdur edilen yeni işsizler ordusu katılıyor. FETÖ olarak tanımlanan bu örgüt, alanda ve onu kurumda mücadele edilerek temizlenmelidir. Bu Türkiye'nin geleceği için bir zorunluluktur."
"AKP 15 TEMUZDA CANİNİ ORTAYA KOYAN ŞEHİTLERİN YERİNE KENDİNİ KOYMAYA ÇALİŞİYOR"
Selin Sayek Böke, darbenin ve demokrasiye karşı yönelen tehditlerin panzehri ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını hukukunun değil, demokrasi olduğunu, bu ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını girişiminden de maalesef demokrasi değil, sivil dikta çıktığını söyledi. Böke "Eğer siz FETÖ'yü bizzat yerleştiren AKP içindeki FETÖ'cülerle mücadele etmez, göz yumarsanız, onun yerine hayatları FETÖ gibi örgütlerle mücadele etmekle geçmiş olan, özgürlükçü demokrat akademisyenlere, öğretmenlere, gazetecilere fatura çıkartırsanız, FETÖ'cülük çizgisini hukuk değil, AKP'li olup olmamak üzere çizerseniz bunun adı, ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını ile mücadele değil, fırsatçılığı ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını olur. Bu fırsatçılıkla sivil ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını yapmak olur. AKP 15 Temmuzda kendi canını ortaya koyan şehitlerin yerine kendini koymaya çalışıyor" dedi.
"FETÖ'YÜ DEVLETE YERLEŞTİRMEK, İŞİD' İ BİR TÜRKİYE GERÇEĞİNE DÖNÜŞTÜRMEK DE TERÖRÜ BESLEMEKTİR"
Selin Sayek Böke, "28 belediyeye bir K. ile kayyum atanmasını da eleştiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Böke, "Cumhurbaşkanı çıktı, seçilmişler de bal gibi görevden alınır diyebildi. Teröre destek veren belediyelere karşı hukukun nasıl işlemesi gerektiği açık. Hukuku işler kılmak, ülkeyi yönetenlerin en temel görevidir.
Demokratik düzende seçilmişlerin meşruiyet sınırlarını siyasetin keyfi değil, hukuk haritanın pafta boyutlarını belirler. Hukuk yalnızca güneydoğuda teröre destek veren belediyelere değil FETÖ'ye kentlerimizi parsel parsel peşkeş çeken AKP belediyelerine de, PKK kentlerimizi oruçlu deposuna çevirirken göz yuman, TSK'yı ve tüm kurumlarımızı FETÖ'ye bilerek teslim eden yöneticilere de, İŞİD'in Türkiye yapılanmasına göz yumanlara da aynı biçimde uygulanmalıdır. O hendeklerin kazılması nasıl teröre destek vermekse, FETÖ'yü devlete yerleştirmek, İŞİD 'i bir Türkiye gerçeğine dönüştürmek de eşit derecede terörü beslemektir" dedi.
"KAYYUM ATANACAKSA AKP'NİN KENDİSİNE ATANMALİDİR"
Selin Sayek Böke, "Teröre yardım ve yataklıktan kayyum atanacaksa, Türkiye'de ne olacak AKP belediye kalır, ne de AKP'li yönetici kalır. Teröre yardımdan bir kayyum atanacaksa bu kayyum AKP'nin kendisine atanmalıdır. AKP'nin kendisini ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını fırsatçılığıyla millet iradesine koymasının bir başka tezahürünü de, K.'larla ülkeyi yönetmelerinde görüyoruz. Demokrasiyi ve milli iradeyi tamamen yok sayıyorlar. Bu düzen o kadar hoşlarına gitmiş olacak ki şimdi uzatmanın lafını ediyorlar. Sayın Başbakan 90 artar kalmaz bitiririz demişti. Şimdi bugün, OHAL ' i kaldırsınlar. Türkiye bu durumdan meclisten demokratik bir şekilde parlamenter düzeni güçlendirerek çok daha sağlıklı çıkacaktır. Anayasamıza göre-'lar yalnızca OHAL süresince geçerli olacak düzenlemeleri yapabilirler. K. ile devlet yönetilmez. Anayasa ihlalidir. Millet iradesine yapılmış bir sivil darbedir. Nasıl asker üniforması giymiş teröristlere karşı halkın iradesini savunduysak, bugün de sivil ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını anlayışına karşı bu iradeyi savunacağız. Bu-'ları anayasa mahkemesine taşıyacağız. Temel görevimiz, halkın iradesine, demokratik ve anayasal düzene sahip çıkmaktır" diye konuştu TR Bizim muhalefet partisi olarak.
Böke, "Geçtiğimiz hafta büyük bir sanatçıyı, demokratı, vatanseveri, Atatürkçüyü, Tarık Akan I sonsuzluğa uğurladık. Halkın bu değerlere ne kadar sahip çıktığı, halkın milyonlarla Tarık Akan I sokaktan uğurlamasıyla çok somut bir şekilde ortaya çıktı. Gönül isterdi ki halkın iradesini temsil ettiğini iddia eden iktidar da, bu kayıp karşısında gereken saygıyı gösterseydi. Bu değerlerin siyasi mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Biz Tarık Akan ise anısını onunla birlikte yaşatmaya devam edeceğiz." dedi.
Selin Sayek Böke "Biz siyasi partiler yasası değişsin, ön seçimlerle vatandaşın istediği milletvekili adayı olsun derken bunu, şimdi çıkıp benim istediklerim milletvekilleri olsun, ben istemediğimde de yedeğini yerine koyayım diyen bir yaklaşım Dergisi Türkiye demokrasisini bugünden yok etmek olur." dedi
SORU - CEVAP
Kendisine "Sayın Genel Başkan ise sayın Başbakan dan bir randevu talebi olduğunu biliyoruz. Buna ilişki bir takvim belirlendi mi? Ne zaman görüşecekler. Film başlıkları ne olacak?" şeklinde yöneltilen soruya ıse "Henüz bize iletilmiş bir takvim yok. Bu yapılması gereken FETÖ temizliğinin hukuka uygun yapılması, Türkiye'de hukuku dışına çıkan yeni mağduriyetlerin ortaya çıkamaması, partimizin öncelikli gündemi. Bu gündemler Türkiye'nin kanayan yarlarının üzerini örtmek için kullanılmamalı. Türkiye'nin bir dil sorunu var işsizlik, terör ve eğitim dil sorunu var. Bu meseleleri konuşuyor olmamız gerekiyor" diye yanıt verdi.
AKP içindeki FETÖ yapılanmasına biraz değindiniz. Bugün AKP tarafından da bazı açıklamalar geldi . Uzun süredir bununla mücadele edildiğine dair. Bazı AKP'li vekillerin evet biz kendi içimizde de bu mücadeleyi yapmalıyız ifadeleri var. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Adil ÖKSÜZ konusunda sayın Genel Başkanın bir ifadesi olmuştu. Kanıt olmadığı için söylemiyorum ama demişti. Bugün bir gazetede Adil Öksüz'ü jandarmanın koruduğuna dair bir iddia yer aldı. Bu bilgi Sizdeki bilgilerle örtüşüyor mu?
AKP'nin kendi içlerindeki FETÖ yapılanmasına karşı verilen mücadele ve Adil Öksüz'ü jandarmanın koruduğuna dair çıkan haber hakkında kendisinin düşüncelerinin sorulduğu soruya da "AKP'nin de kendi içinde bir temizlik ihtiyacını dillendiriyor olması önemlidir. Ancak; iktidarın en temel görevi konuşmak değil işi yapmaktır. Somut adımlar bekliyoruz. Baştan istemiştik TR Meclis içerisinde bu darbeyi soruşturacak bir komisyonun kurulmasını. Adil Öksüz'e dair bilgilerin de esasta mecliste AKP tarafından kurulması geciktirilen bu komisyonda tartışılması gerekir. Herhangi bir bilgi ve belgeyi tartışmak için doğru yer meclisteki bu komisyondur. Dileyelim ki 1 Ekim'den sonra halka açık bir biçimde bu komisyon ile sıvı dökülmelerine karşı dayanıklılığını soruşturmasını yapabilsin ve hepimiz belgeleriyle
Türkiye'nin çok ihtiyaç duyduğu gerçek bilgilere erişelim" diyerek cevap verdi.
MHP Benel Başkanı Yardımcısı Semih Yalçın ise OHAL sürecinde çıkarılan KHK'ların yargıya taşınmayacağını, yine K.'lar yoluyla düzeltilebileceğini söylemesi hakkındaki yorumlarının merak edildiği soruya karşılık, "1991'de anayasa mahkemesinin iki kararı var. OHAL'i aşan düzenlemeler olduğu takdirde K.'ların anayasal denetlemeye tabi olduğunu söyler. Bugünün bütün OHAL-'larının tanımı da bu tanıma çok açık bir şekilde uymaktadır. Dolayısıyla biz tereddütsüz, hukukun müsaade yüzey verdiği şekilde anayasa mahkemesine götüreceğiz " yanıtını verdi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!