Dünyanın en büyük güvenlik şirketi İsveçli Securitas’ın Türkiye Başkanı E. Murat Kösereisoğlu, BUGÜN’e sektörün bilinmeyenlerini anlattı. Kösereisoğlu, firmaların, işlerin durmasını önlemek için güvenliğin şart olduğunu gördüklerini söyledi ve “Müşteriler, sadece iyi markaya para vermez. Artı değer ister. Bize çuvalla para ödüyorlar ve bunun da hesabını soruyorlar” dedi.
Sokak suçlarını az çok biliriz de koca koca holdinglere ait fabrikaların, enerji santrallerinin, otellerin, AVM’lerin ve süper marketlerin hangi tehlikeler ve suçlarla karşı karşıya kaldığını fazla bilmeyiz. Kurumsal güvenlik alanına giren bu işletmeler nasıl korunuyor, hangi önlemler alınıyor, perde arkasında neler yaşanıyor gibi sorulara cevaplar bulmak için bu haftaki söyleşimizi dünyanın bu alandaki en büyük şirketi İsveçli Securitas’ın Türkiye Başkanı E. Murat Kösereisoğlu ile konuştuk.
2006’da şu anda çalıştığı Securitas’ı Türkiye’ye gelmeye ikna eden Kösereisoğlu, çok ilginç tespitlerde bulundu. Sözü ona verelim ve güvenlik alanında neler olup bittiğini kendisinden öğrenelim.
GÜVENLİK ŞART HALE GELDİ
Murat Bey, siz polis veya asker miydiniz ki güvenlik alanında çalışmayı seçtiniz?
Ne polisim ne de askerim. Ben özel güvenlik profesyoneliyim. ODTÜ İşletme’den mezun oldum. Farklı işlerde çalıştım. Daha sonra da 1993’te güvenlik işine girdim. Eğitim de aldık ama yılların verdiği tecrübe çok daha önemli.
Güvenlik sektörü çok büyüyen bir pazar mı oluşturuyor?
Evet. Güvenlik artık işlerin durmaması için şart hale geldi. Biz şirket olarak geçen yıl yüzde 10 büyüdük. Bu sene yüzde 14,5 büyüyeceğiz. Bu inanılmaz bir büyüme. Dünyada 52 ülkede 300 binin üzerinde çalışanı olan Securitas’ın toplam cirosu 10 milyar dolar civarında. Türkiye’de ise bu sene 10 binin üzerinde çalışanla 286 milyon lira ciro yapacağız. 30 milyonla başlayıp
8 senede 10 katına ulaştık.
SUÇLAR EVRİM DEĞİŞTİRİYOR
Sizin alan çok karmaşık görünüyor. Hangi suçlar güvenlik gerektiren alanlara giriyor?
Bu aslında iki türlü. Birisi “sokak suçları” denilen suçları kapsar. Bunlar, mesela zor kullanarak çantanızın çalınması olabilir. Arabanıza çarpıp o arabayı çalanlar oluyor. Bu gibi suçlar polis-asayiş alanına giren olaylar. Sokak suçları dönem dönem evrim geçiriyor. Bizim işimiz bireysel değil, kurumsal güvenlik. Kişi koruması var ama aslında işletmelerin güvenliğini yapıyoruz.
BİR KÖPEK BİLE İŞLERİ DURDURUR
Kurumsal güvenlik denilince neleri anlamalıyız? Siz, firmaları mı koruyorsunuz?
Biz fabrikalarda, holding binalarında, enerji santrallerinde, madenlerde çalışıyoruz. İşimizde sadece hırsızlık yok. Mesela yangın var, bunda iş sürekliliğini temin etmek gibi bir rol var. Yani işin durmasını önlemek var. Bir yerde
başıboş dolaşan bir köpek bile işi durdurabilir.
Size herhalde büyük paralar ödeniyor değil mi?
Çok güzel güvenlik yazılımları geliştirdik burada. Hatta Avrupa’da bile olmadığını iddia ediyorum. Bu yazılımlarla fark attık, yüksek büyümemizin arkasında da bu fark var. Çuvalla paralar ödüyorlar. O zaman da bunun hesabını soruyorlar. Kimsenin kimseye bağışlayacak 10 lirası bile yok.
Her kuruma böyle “Hızır gibi” yetişebiliyor musunuz?
Yetişmek zorundayız. Birçok şeyi görmeniz gerekiyor. Mesela havaalanında 300 kişiyle çalışıyoruz. Tüm Türkiye’de 10 bin 500 kişiyle çalışıyoruz şu anda. 76 ilde işimiz var. Sözleşmemiz 400’ü aşkın kuruluşla. Bu işletmelerin yaklaşık 2 bin lokasyonu var.
SEKTÖRDE YAŞILIM ÇOK ÖNEM KAZANDI
Teknolojik gelişmeler çok ilerledi. Bu durumu lehinize nasıl kullanıyorsunuz?
Artık güvenlik alanı, hardware’i bırakıp software’e geçti. Her şey yazılım. İnanılmaz yazılımlar var. Mesela, yanlış yönde giden bir arabayı, ters yöne giden arabayı kamerayla yakalayıp çıkışta ikaz edebiliyorsunuz. Yine mesela avanak gezen şüphelileri yazılımla yakalayabiliyorsunuz. Dünya o alana doğru kayıyor.
GÜVENLİK 'KORUYUCU HEKİMLİK' GİBİ...
Bu işten en çok parayı hangi sektörden kazanıyorsunuz?
Belki, AVM’lerden değil ama endüstriden kazanıyoruz. Bizim gelirimizin yaklaşık yüzde 24’ü endüstriden. Üretim tesislerinin durmaması gerekiyor.
Son söz, “Sanayide üretimin durmaması için güvenlik şart mı” diyorsunuz?
Bunu diyorum tabii ki. Tesislerin durmaması için bize milyonlarca lira para veriliyor. Senede tesis başına
5- 10 milyon lira az para mı? Bunu, o işin durmaması için ödüyorlar. Bir de şu var; Bizler, sigortanın önündeki bir mekanizmayız. Sigorta çözüm değil. Çözüm güvenlik.
BANKA SOYULURSA 1-0 MAĞLUBUZ DEMEKTİR
Diyelim, bir banka şubesi soyuluyor. Soyguncu elinde silahıyla vezneye gitti ve veznedara, “Paraları bu torbaya doldur” dedi. Ne yapabiliyorsunuz o anda?
Belki de o noktaya geldiyseniz en az can hasarını düşüneceksiniz. Soygun olmadan önce tedbirler lazım. Soygun noktasına gelmek, yani eylemin olması 1-0 yenildiğimiz bir durumdur. Oradaki güvenlik görevlisinin bunu gözlemleyebilmesi ve verilen eğitimle uyumlu olarak “Ne alaka” demesi lazım. Mesela, konfeksiyon mağazalarında bir kadın giysileri üst üste giyerek çaldığında, oradaki güvenlik görevlisi bu kişinin şüpheli olabileceğini anlayabilmeli.
MÜLTECİLERLE BAŞIMIZ DERTTE
Resmi kurumlarla da çalışıyor musunuz?
Çalışıyoruz. Mesela, Birleşmiş Milletler (BM) de müşterilerimiz arasında. Ankara’daki büyükelçilik binaları çok sıkışık ama sadece Suriyeli ve Iraklılar değil, Afganı, İranlısı vs. ülkelerden gelenler de var. Her biri bir ülkeye sığınmaya çalışıyor. Müllteciler Yüksek Komiserliği’nin önünde, “Bizi kesecekler öleceğiz” filan diyerek kapıdan gitmiyorlar. Veya, kendi üzerine veya ailesinin üzerine benzin döküp kendilerini yakmaya çalışıyorlar. Yani böyle hadiseler de var.
HIRSIZLIK MEVSİME GÖRE DEĞİŞİYOR
AVM’lere de bakıyor musunuz?
6-7 AVM’ye bakıyoruz, çok fazla değil. Ama bizde büyük market zincirleri var. Birisinde içki, diğerinde kıyafet, ötekisinde aksesuar çalınıyor. Sezonu var bu işin. Mesela, kuzeyde bir ülkenin bayramı oluyor. Onlar, bayram zamanı valizlerle gelip, Türkiye’deki mağazaları soyup soyup gidiyorlar. Kimseyi kategorize etmek istemem ama bizim işimizin böyle incelikleri var. Mevsimleri bile takip etmeniz lazım.
İSTANBUL, LONDRA'YA GÖRE KÖTÜ BİR ŞEHİR DEĞİL
İstanbul, güvenlik anlamında nasıl bir şehir?
Bence asayiş ve sokak suçları açısından Türkiye’deki en zor şehir ama dünyanın sayılı metropolleri arasında mesela Londra’dan ve New York’tan daha kötü görmüyorum. Latin Amerika’daki şehirler çok zor. Sınırlı çalışıyoruz ama yine Güney Afrika çok zor. Uzakdoğu’da Hindistan ve Pakistan’daki şehirler de tehlikeli. En güvenli şehirlerin ise kuzey ülkelerinde olduğunu düşünüyorum. Mesela Oslo, Kopenhag, Helsinki gibi şehirler.
GEREKİRSE POLİSE DE YARDIM EDİYORUZ
Organize suçlar konusunda Türk polisi sizden yardım istiyor mu?
Bazen oluyor, yardım da ediyoruz. Bir yerde suç işlendiğinde kamera görüntülerinin istendiği oluyor. O kanalla delillere ulaşmaya çalışıyorlar. Gerektiği zamanlar işbirliği yapıyoruz. Kapkaç veya mağaza içindeki hırsızlıklarda AVM gibi yerlerde kameralar var. İstenildiği zaman adam adama da çalıştığımız oluyor.
BÜYÜK BİR YANGINI ÖNCEDEN ÖNLEDİK
Bugüne kadar yaşadığınız en büyük güvenlik olayı ne oldu?
Yakın zamanda çok ciddi bir yangını önledik. Bir AVM’de yangın çıktı, hızla büyürken bunu önledik. Medyaya bileaksetmedi.RÖPORTAJ: PERİHAN ÇAKIROĞLU
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!