'Özel Güvenlik Görevlileri Yetkileri Sınırlı' Güvenlik-iş sendikası genel başkanı

'Özel güvenlikçilerin yetkileri sınırlı' Ozan SARAY

DHKP-C terör örgütünün İstanbul Adliyesi’nde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı öldürmesi gözleri özel güvenlikçilere çevirdi. Hükümetin özel güvenlik görevlilerinin kamu binalarının korunmasında kullanılmamasını, özel güvenlikçilerin polis olarak istihdam edilmesine yönelik çalışması sektör temsilcilerinden büyük tepki topladı. 300 bin güvenlik görevlisinin yüzde 98’inin polisliğe geçiş için istenen koşullara sahip olmadığını belirten Türkiye Güvenlik ve Savunma İşçileri Sendikası (Güvenlik-İş) Başkanı Bolat Ankaralı, düzenlemeye sert tepki gösterdi.

Güvenlik İş Başkanı Ankaralı, özel güvenlikçilerinin yetki sınırının geniş olmadığına dikkat çekerek, “Koruma memurluğu adı altında özel güvenlikçilere yönelik değişim programı ile birçok insan açlığa sürüklenecek. Özel güvenlik koşullarının polislik mertebesiyle bir tutulması anlamsız. Özel güvenlik çalışanlarının sadece 10 bin kişisi üniversite mezunu bunların içerisinde ise çoğu 40 yaşını aşmış durumda. Özel Güvenlikçilere yönelik bu karar yasalaşırsa birçok çalışan açlığa mahkûm bırakılacak” dedi.

Türkiye Güvenlik ve Savunma İşçileri Sendikası Başkanı Bolat Ankaralı Özel güvenlikçilere yönelik revizyon programını AjansHaber’e yorumladı:

“ERDOĞAN ÖZEL GÜVENLİK ÇALIŞANLARINI TEŞVİK ETMİŞTİ”

Türkiye’de kanıksanmış bir durum söz konusu. İstenmeyen bir durum yaşandığında sorumlu olarak tutulan grup ne yazık ki özel güvenlikçiler oluyor. Hemen olayın perde arkasında yatan sebeplerin en başında güvenlik ihmalinin olduğu belirtiliyor ve sorumlu kişilerde dolayısıyla özel güvenlik çalışanları oluyor. 10 sene önce AK Parti hükümeti güvenlik yasası çıkardı. Dönemin Başbakanı Erdoğan özel güvenlik çalışanlarının hizmet adına birçok başarıya imza atacağından bahsetmişti. Özel güvenlikçilerin varlığının gerekli olduğu ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 yıl önceki konuşmasıyla birçok kişiyi özel güvenlik alanında çalışmaya teşvik etmişti.

“ÖZEL GÜVENLİKÇİLER İÇİN ALINAN YİNELEME KARARI, GÜVENLİK ZAAFİYETİNİ ORTADAN KALDIRMAYACAK”

Günümüzde 2 milyona yakın insan güvenlik eğitimi alarak mesleklerini icra ediyorlar. 900 bine yakın çalışan güvenlik kimliğine sahip durumda. Çalışan sayısı da şuan da 300 binin üzerinde bulunmakta. Özel güvenlik alanında çalışan insanların ‘koruma memurluğu’ adı altında belli koşullara uymadığından dolayı işten çıkarmak, güvenlik zafiyetini ortadan kaldırmayacaktır. Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın hayatını kaybetmesinin sorumlularının cezalandırılmasının yerine özel güvenlikçilerin mağdur olma ihtimali ile karşı karşıyayız. Bir anlamda fatura güvenlik çalışanlarına çıktı. Savcının ölümünün ardından özel güvenlikçilere ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemenin mantıklı bir yöntem olmadığını düşünüyorum.

“ÖZEL GÜVENLİKÇİLERİN YETKİSİ SINIRLI”

Güvenlik görevlisi kendine verilen görevi yapıyor. Bu güvenlik zafiyetinin sorumlusu özel güvenlikçi olmamalıdır. Çünkü özel güvenlikçilerin hareket alanı çok geniş değil. Belirli aşamalarda inisiyatif alamamaktalar. Güvenlik görevlilerinin elinde çok yetki yok. Kanunun verdiği yetkiler sınırında hareket ediyorlar. Eğitim durumlarının yetersiz olduğu iddia ediliyor. Biz bunun aksini hiçbir zaman savunmadık. Yapılacak eğitim düzenlemelerinde her zaman destekçisi olduk. Bu konuyla alakalı tartışmalara her zaman açığız.

“ÖZEL GÜVENLİKÇİLERE SÜREKLİ EĞİTİM GELMELİ”

Özel güvenlikçilerin yenileme eğitimi adı altında bir programı mevcut. Ancak bu program tamamen anlamsız. Bu eğitim kaldırılmalı. Bunun yerine sürekli eğitim gelmelidir. Bu hamle ile güvenlik tablosunun daha işlevsel bir boyuta taşıma şansını kendi elimizde bulundurabiliriz. Güvenlik görevlilerini sözde bir düzenleme ile ortadan kaldırmanın güvenlik sorununu kökten çözeceği gafletine düşmek mantıksızdır.

“ÖZEL GÜVENLİKÇİLER SADECE KENDİ MESLEĞİNİ İCRA ETMELİ”

Güvenlikçilerin koşullarını iyileştirmek lazım. Haklar kapsamında iyileştirme gelmelidir. Güvenlikçilerin, kendi mesleğinin dışında bir meslek yapmaması lazım. Ama ne yapıyoruz. Güvenlikçilere her işi yaptırıyoruz. Taşeron işçi boyutunda her alanda ucuz işçi olarak özel güvenlikçileri kullanıyoruz. Ardından da böyle üzücü bir olay yaşanınca sorumlu olarak güvenlikçileri gösteriyoruz. Taşeron sistem kaldırılmalı. İşçinin söz sahibi olup alanında uzmanlaşması için çalışmalar başlatılmalıdır. Bizde bunu isteriz ancak taşeron sistem kaldırılırken gerekliliklerinin ve işinde olacak insanların mağduriyetine yönelik yapıcı çalışmalarda arkasından gelmelidir.

"ÖZEL GÜVENLİKÇİLER AÇLIĞA MAHKUM BIRAKILACAK"

Özel güvenlik alanında çalışan Türkiye’de 10 bin 460 kişi üniversite mezunudur. Bunların içerisinde 40 yaşın üzerinde olan bölümü oranladığımızda yüzde 60 olarak görülüyor. Böylelikle polislik şartlarına uyan 4 bin civarında bir güvenlik görevlisi ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu 4 bin kişinin içerisinde de zaten bir bölümü yönetici pozisyonunda çalışıyor. Özel güvenlikçilerin koşulları polislik şartlarına uysaydı eğer polis olurlardı. Bin beş yüz lira civarında bir maaşa talim etmezdi. Özel güvenlikçileri polislik şartlarını karşılayamadıkları için polis olamadılar. Güvenlik görevlilerinin arasından polislik koşullarına uygun çıkacak insan sayısı bin kişiyi geçmez. Bu nedenle daha gerçekçi yaklaşımlarda bulunmamız gerekiyor. Güvenliği devlet kadrolarında bünyelerine almaları gerektiğine inanıyorlarsa alsınlar. Ancak bu hamleye gerçekleştirdiklerinde bunu işçi statüsü içerisinde var etmeleri gerekir. Çünkü memur olmanın da koşulları var. Kadro almanın da zorunlu yanları mevcut. Eğer işçi statüsünde devlet kadrolarında yer verilmeyip polislik koşullarına uygun bir çerçevede özel güvenlikçiler sınanırsa güvenlikçiler açlığa mahkûm edilir.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.AjansHaber