Patronlara daha fazla sömürü ‘güvencesi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 strateji planında sık sık ‘güvenceli esneklik’ adı altında başta kamu olmak üzere esnek çalıştırma hedefi dikkat çekti.

Patronlara daha fazla sömürü ‘güvencesi
  • 26 Şubat 2024, Pazartesi 12:18

Hilal TOK

İstanbul

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 strateji planında; ‘güvenceli esneklik’ ifadesi dikkat çekiyor. Strateji planında yer alan ‘istihdamı artırma’, ‘nitelikli iş gücü’, ‘verimlilik’, ‘ücret eşitliği’ ifadelerin altında kamudan özel sektöre, çocuktan kadın emeğine kadar çalışma yaşamında daha fazla sömürüye işaret ediliyor. Plan adı altında tuzak kurulduğunu belirten Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “İşçiye güvence oluşturan bütün mekanizmayı esnekleştirmeyle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar” diyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 strateji planında sık sık ‘güvenceli esneklik’ adı altında başta kamu olmak üzere esnek çalıştırma hedefi dikkat çekti.

12. kalkınma planına referansla istikrarlı büyüme, ekonomi ve istihdam için ‘güvenceli esneklik’ çözüm olarak gösterildi. ‘Güvenceli esneklik’ ilgili maddelerde şu şekilde yer aldı:

- “İş Kanunu’nda sosyal taraflarla diyalog halinde yapılacak değişiklikler ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek ikincil mevzuat çalışmaları ile iş gücü piyasalarında güvenceli esneklik sağlanacaktır.”

- “Ücretli ve işveren kesimlerin yararına olacak uygulamalarla iş gücü piyasasının güvenceli esnekleştirmesine yönelik atılacak adımlar bir taraftan iş gücüne katılımı artırarak diğer taraftan iş ve iş arayanlar arasındaki eşleşme mekanizmalarını daha etkin hale getirerek büyümeye katkı sağlayacaktır.”

- “İş Kanunu’nda yer alan mevcut esnek çalışma düzenlemelerinin etkinleştirilmesi gerekmektedir. Kanun’un güncellenerek gerekli değişikliklerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

- “Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modellerinin kayıtlı ve güvenceli bir şekilde uygulanması ve yaygınlaştırılması sağlanacaktır.”

- “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil esnek çalışma modellerinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda iş dünyasının ihtiyaçları ve iş-özel yaşam dengesi gözetilerek mevzuat düzenlemeleri hızlı ve etkili bir biçimde hayata geçirilecektir.”

Ayrıca strateji planında yer alan maddelerden birinde, “Beceri uyumsuzluğunun azaltılması ve iş gücü piyasasında arz talep dengesinin sağlanması amacıyla kamuda ve özel sektörde beceri-verimlilik-ücret dengesinin bozulmasına neden olabilecek unsurların azaltılması sağlanacaktır” denilirken, bir başka maddede ise şu ifadeler yer alıyor: “Kamu sektöründe esnek çalışma modellerinin uygulanmasına yönelik mevzuat çalışmaları yapılacaktır.”

PLANIN KADINLARA BİÇTİĞİ: HEM ÇALIŞSIN HEM ÇOCUK BAKSIN

Strateji planında “İş gücü piyasasının esnekliğini geliştiren düzenlemeler, artan çocuk bakım hizmetleri ile eğitim olanakları ve istihdam odaklı politikalar kadınların iş gücü piyasasına konu yetkinliklerini geliştirecek ve iş hayatına daha yoğun katılımlarını destekleyecektir. Kadınların daha iyi işlerle, iş gücüne daha yüksek oranda katılması hane halkı gelirlerini artırarak toplumsal refah artışına katkı sağlanmalıdır.”

Akademisyen Özgür Müftüoğlu, bu maddeye ilişkin “Kadın çalışma hayatına da girsin ama ‘toplumsal görevleri’ni de aksatmasın mantığı ile esnek çalışma kadınlar için de öneriliyor” diyor.

MÜLTECİ EMEĞİ İÇİN DE ESNEKLİK!

Strateji planında mülteciler de ‘esnek çalışma’nın kapsamı içine alınmış durumda. Planda, “Ülkemize yönelen niteliksiz iş gücü hareketliliğine karşı çalışma izni değerlendirme mekanizmaları güçlendirilmeli, denetimler sıklaştırılmalı ve istihdam süreçleri iyileştirilmelidir. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda nitelikli iş gücünün tespit edilerek ülkemize çekilmesine yönelik çalışmalara devam edilmelidir” deniyor.

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel

15 YAŞ ÜSTÜ ÇOCUKLARIN EMEĞİ DE HEDEFTE

Yaşları 15-17 arası olan çocukları, genç olarak nitelendiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının planında yer alan hedeflerden biri de çocuk işçiler:

- “İş gücüne dahil olmayan nüfusun ekonomide aktif hale gelmesi amacıyla kadın ve gençler başta olmak üzere iş gücüne katılımın teşvik edilmesine… Mesleki becerilerin kazandırılmasına ve iş gücü piyasasının esnekleştirilmesine yönelik programlar hayata geçirilecektir. Çalışma çağındaki her bireyin üreterek gelir elde edeceği beceriler ile aidiyet hissedeceği meslekleri edinmesine yönelik politikalar uygulamaya konulacaktır.”

- “Çalışabilir durumdaki nüfusa çağın ve geleceğin gereklerine uygun mesleki becerilerin kazandırılması adına aktif iş gücü piyasası politikaları geliştirilmesine devam edilmelidir.”

TAM BİR TUZAK

Akademisyen Özgür Müftüoğlu, esnekliğin güvenceli olmayacağı görüşünde: “90’lı yıllardan itibaren neoliberal politikalar çerçevesinde; sürekli emek piyasalarının esnekleştirilmesi telkinleri oluyordu. Esas bunu hayata geçiren Akparti iktidarı oldu. Esnekleştirme sermayenin, işverenlerin talebiydi. O zamandan bu zamana bütün uygulamalarda esnekliği derinleştirmeye çalıştılar. Kamuda kimi düzenlemeler yaparak iş güvencesini ortadan kaldırmaya çalışarak taşeron, sözleşmeli işçi uygulamalarıyla kamuya da sokmuş oldular esnekliği. Esnekliğin sonu yok. Sermayenin temel mantığı emek piyasasının esnekliğidir; yani işçiyi işverenin istediği gibi kullanmasıdır. Esnekliğin işçi açısından karşılığı ise güvencesizliktir. Güvenceli bir çalışma yaşamı talebi işçi sınıfının mücadelesinin kazanımıyla gerçekleşir. İşçiye güvence oluşturan bütün mekanizmayı esnekleştirmeyle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Diyelim ki; esnek biçimde haftada 15 saat çalışıyorsunuz. Sigortanız, ücretiniz neye göre yatacak? Tam çalışma saati olan 45 saat üzerinden mi, 15 saat üzerinden mi? 15 saat üzerinden yatacak. Prim gün sayınıza da o yansıyacak. Zaten neredeyse emekli olmak mümkün değil. 1 yılı doldurmadığınızda kıdem tazminatı alamıyorsunuz, ‘Güvenceli esneklikle 1 yılı doldurma kuralını kaldıralım, fona devredelim, fonda biriksin’ diyorlar. İşçi yıllar sonra parça parça alsın… Şimdiki planları işverenlerin kıdem, esneklik taleplerini karşılamak, sözde işçiye güvence sağlıyormuş gibi gösterip işçinin elindeki güvenceyi almak. Bunun yolunu yapıyorlar. Burada tam bir tuzak var.”

BU PLAN İŞÇİ LEHİNE DEĞİL!

Müftüoğlu, bu planlar doğrultusunda kanunların güncellenmesi önerisine ilişkin de işçi lehine sonuç çıkmayacağını ifade ediyor: “Üretim ilişkilerini düzenleyen yasalar sınıf mücadelesinin kazanımı sonucu olarak ortaya çıkar. Bu yasaların nasıl ne kadar kimin lehine uygulandığını da sınıf mücadelesi belirler. Bu kanunların işçilerin lehine olması için bir sınıf mücadelesinin olması gerekir. Bugün maalesef güçlü bir işçi sınıfı mücadelesi yok. Bu yüzden burada işçi lehine bir düzenleme olması mümkün değil.”

 

Hilal TOK

İstanbul

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 strateji planında; ‘güvenceli esneklik’ ifadesi dikkat çekiyor. Strateji planında yer alan ‘istihdamı artırma’, ‘nitelikli iş gücü’, ‘verimlilik’, ‘ücret eşitliği’ ifadelerin altında kamudan özel sektöre, çocuktan kadın emeğine kadar çalışma yaşamında daha fazla sömürüye işaret ediliyor. Plan adı altında tuzak kurulduğunu belirten Akademisyen Özgür Müftüoğlu, “İşçiye güvence oluşturan bütün mekanizmayı esnekleştirmeyle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar” diyor.

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2024-2028 strateji planında sık sık ‘güvenceli esneklik’ adı altında başta kamu olmak üzere esnek çalıştırma hedefi dikkat çekti.

12. kalkınma planına referansla istikrarlı büyüme, ekonomi ve istihdam için ‘güvenceli esneklik’ çözüm olarak gösterildi. ‘Güvenceli esneklik’ ilgili maddelerde şu şekilde yer aldı:

- “İş Kanunu’nda sosyal taraflarla diyalog halinde yapılacak değişiklikler ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek ikincil mevzuat çalışmaları ile iş gücü piyasalarında güvenceli esneklik sağlanacaktır.”

- “Ücretli ve işveren kesimlerin yararına olacak uygulamalarla iş gücü piyasasının güvenceli esnekleştirmesine yönelik atılacak adımlar bir taraftan iş gücüne katılımı artırarak diğer taraftan iş ve iş arayanlar arasındaki eşleşme mekanizmalarını daha etkin hale getirerek büyümeye katkı sağlayacaktır.”

 

- “İş Kanunu’nda yer alan mevcut esnek çalışma düzenlemelerinin etkinleştirilmesi gerekmektedir. Kanun’un güncellenerek gerekli değişikliklerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

 

- “Uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modellerinin kayıtlı ve güvenceli bir şekilde uygulanması ve yaygınlaştırılması sağlanacaktır.”

- “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil esnek çalışma modellerinde yaşanan gelişmeler doğrultusunda iş dünyasının ihtiyaçları ve iş-özel yaşam dengesi gözetilerek mevzuat düzenlemeleri hızlı ve etkili bir biçimde hayata geçirilecektir.”

 

Ayrıca strateji planında yer alan maddelerden birinde, “Beceri uyumsuzluğunun azaltılması ve iş gücü piyasasında arz talep dengesinin sağlanması amacıyla kamuda ve özel sektörde beceri-verimlilik-ücret dengesinin bozulmasına neden olabilecek unsurların azaltılması sağlanacaktır” denilirken, bir başka maddede ise şu ifadeler yer alıyor: “Kamu sektöründe esnek çalışma modellerinin uygulanmasına yönelik mevzuat çalışmaları yapılacaktır.”

 

PLANIN KADINLARA BİÇTİĞİ: HEM ÇALIŞSIN HEM ÇOCUK BAKSIN

Strateji planında “İş gücü piyasasının esnekliğini geliştiren düzenlemeler, artan çocuk bakım hizmetleri ile eğitim olanakları ve istihdam odaklı politikalar kadınların iş gücü piyasasına konu yetkinliklerini geliştirecek ve iş hayatına daha yoğun katılımlarını destekleyecektir. Kadınların daha iyi işlerle, iş gücüne daha yüksek oranda katılması hane halkı gelirlerini artırarak toplumsal refah artışına katkı sağlanmalıdır.”

 

Akademisyen Özgür Müftüoğlu, bu maddeye ilişkin “Kadın çalışma hayatına da girsin ama ‘toplumsal görevleri’ni de aksatmasın mantığı ile esnek çalışma kadınlar için de öneriliyor” diyor.

 

MÜLTECİ EMEĞİ İÇİN DE ESNEKLİK!

Strateji planında mülteciler de ‘esnek çalışma’nın kapsamı içine alınmış durumda. Planda, “Ülkemize yönelen niteliksiz iş gücü hareketliliğine karşı çalışma izni değerlendirme mekanizmaları güçlendirilmeli, denetimler sıklaştırılmalı ve istihdam süreçleri iyileştirilmelidir. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda nitelikli iş gücünün tespit edilerek ülkemize çekilmesine yönelik çalışmalara devam edilmelidir” deniyor.

 

 

 

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel

 

15 YAŞ ÜSTÜ ÇOCUKLARIN EMEĞİ DE HEDEFTE

Yaşları 15-17 arası olan çocukları, genç olarak nitelendiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının planında yer alan hedeflerden biri de çocuk işçiler:

 

- “İş gücüne dahil olmayan nüfusun ekonomide aktif hale gelmesi amacıyla kadın ve gençler başta olmak üzere iş gücüne katılımın teşvik edilmesine… Mesleki becerilerin kazandırılmasına ve iş gücü piyasasının esnekleştirilmesine yönelik programlar hayata geçirilecektir. Çalışma çağındaki her bireyin üreterek gelir elde edeceği beceriler ile aidiyet hissedeceği meslekleri edinmesine yönelik politikalar uygulamaya konulacaktır.”

 

 

- “Çalışabilir durumdaki nüfusa çağın ve geleceğin gereklerine uygun mesleki becerilerin kazandırılması adına aktif iş gücü piyasası politikaları geliştirilmesine devam edilmelidir.”

 

TAM BİR TUZAK

Akademisyen Özgür Müftüoğlu, esnekliğin güvenceli olmayacağı görüşünde: “90’lı yıllardan itibaren neoliberal politikalar çerçevesinde; sürekli emek piyasalarının esnekleştirilmesi telkinleri oluyordu. Esas bunu hayata geçiren Akparti iktidarı oldu. Esnekleştirme sermayenin, işverenlerin talebiydi. O zamandan bu zamana bütün uygulamalarda esnekliği derinleştirmeye çalıştılar. Kamuda kimi düzenlemeler yaparak iş güvencesini ortadan kaldırmaya çalışarak taşeron, sözleşmeli işçi uygulamalarıyla kamuya da sokmuş oldular esnekliği. Esnekliğin sonu yok. Sermayenin temel mantığı emek piyasasının esnekliğidir; yani işçiyi işverenin istediği gibi kullanmasıdır. Esnekliğin işçi açısından karşılığı ise güvencesizliktir. Güvenceli bir çalışma yaşamı talebi işçi sınıfının mücadelesinin kazanımıyla gerçekleşir. İşçiye güvence oluşturan bütün mekanizmayı esnekleştirmeyle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Diyelim ki; esnek biçimde haftada 15 saat çalışıyorsunuz. Sigortanız, ücretiniz neye göre yatacak? Tam çalışma saati olan 45 saat üzerinden mi, 15 saat üzerinden mi? 15 saat üzerinden yatacak. Prim gün sayınıza da o yansıyacak. Zaten neredeyse emekli olmak mümkün değil. 1 yılı doldurmadığınızda kıdem tazminatı alamıyorsunuz, ‘Güvenceli esneklikle 1 yılı doldurma kuralını kaldıralım, fona devredelim, fonda biriksin’ diyorlar. İşçi yıllar sonra parça parça alsın… Şimdiki planları işverenlerin kıdem, esneklik taleplerini karşılamak, sözde işçiye güvence sağlıyormuş gibi gösterip işçinin elindeki güvenceyi almak. Bunun yolunu yapıyorlar. Burada tam bir tuzak var.”

 

BU PLAN İŞÇİ LEHİNE DEĞİL!

Müftüoğlu, bu planlar doğrultusunda kanunların güncellenmesi önerisine ilişkin de işçi lehine sonuç çıkmayacağını ifade ediyor: “Üretim ilişkilerini düzenleyen yasalar sınıf mücadelesinin kazanımı sonucu olarak ortaya çıkar. Bu yasaların nasıl ne kadar kimin lehine uygulandığını da sınıf mücadelesi belirler. Bu kanunların işçilerin lehine olması için bir sınıf mücadelesinin olması gerekir. Bugün maalesef güçlü bir işçi sınıfı mücadelesi yok. Bu yüzden burada işçi lehine bir düzenleme olması mümkün değil.”

 

AKP’NİN İSTİHDAM STRATEJİSİ: GÜVENCESİZ VE ESNEK

IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1990’lı yılların ortalarından itibaren, istihdamın esnekleşmesine yönelik olarak tezler sundu. Esnek çalışmanın kaçınılmaz olduğunu açıklayarak, “esnek güvence” (flexicurity) anlamına gelecek düzenlemelerle işsizlik sorununun önüne geçilebileceğini savundular. “Esneklik” ve “Güvence”nin temelden birbirine çelişkili olduğunu ifade edenlere rağmen Akparti iktidarı “esnekliği” hayata geçirmek için ilk adımını iktidara geldiği ilk yıl gerçekleştirdi. Esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini 2003 yılında yasal bir zemine oturtarak, 4857 Sayılı İş Kanununu çıkaran Akparti, iş güvencesini büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 2003’te yeni İş Yasası’yla ‘10 işçi’ şartını, sermaye örgütlerinin talebiyle ‘30 işçi’ye çıkardı. Böylece Türkiye’de işçilerin yarısından fazlası iş güvencesi kapsamı dışında kaldı. Patronların elini güçlendiren bu kanun ile taşeron uygulamasının kapıları ardına kadar açıldı. 2002 yılında kamudaki toplam taşeron işçisi 20 bin civarında iken, bugün sadece kamudaki taşeron sayısı bile 720 bin.

 

Akparti, pek çok farklı düzenlemelerle birlikte emek piyasalarını esnekleştirmeye yönelik düzenlemeleri birer birer yaşama geçirmeyi kısmen başarırken, kimin de ise tepkiler sonrası geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak hiçbir zaman patronların “esneklik” talebinden vazgeçmedi.  Özel İstihdam Büroları, Kamu Personel Reformu, OVP, Kalkınma Planları… Akparti, 22 yıllık iktidarı boyunca, çalışma yaşamına dair yaptığı tüm düzenlemelerin, attığı her adımın orta yerine ‘esnekliği’ yerleştirdi.  Esnek istihdam ve esnek çalışmanın sorunları çözeceğini vaaz edip durdu.

 

 

Toplum yaranına çalışma, iş başında eğitim gibi projelerle de esnek çalışmayı merkezine alan Akparti, işsizlik sorununa çözüm olarak sunduğu bu adımlarıyla istihdama çare olmadı. Esneklik politikalarının işsizlik sorununu hafifleteceğini savunanların temel argümanı işsizlik sürelerinin kısalacağı idi. Ancak emek piyasaları esnekleştiği ölçüde devir oranlarının arttı. Yani esneklik, işsizlik süresini kısalttığı gibi istihdamda geçen süreyi de kısalttı ve istihdam dışına çıkma oranlarını artırarak güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırdı.

 

2011’de işsizlik oranı yüzde 8,4 iken bugün işsizlik oranı yüzde 22,7. Akparti’nin esneklik politikaları 22 yılda emekçilere daha çok işsizlik ve güvencesizlik getirdi.

 

Akparti’nin “Ulusal İstihdam Stratejisi” de tümüyle esneklik ve güvencesizlik üzerine kuruluydu. Ayrıca Kamu Personel Rejimiyle de AKP, ‘kadrolu memur’ yerine ‘sözleşmeli personel’ alımını başlattı. Memur sayısı yerinde sayarken, sözleşmeli personel sayısı 2007’de 52 bin iken bugün 330 bini geçti. Ücretli öğretmenlik, vekil öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimlerini de giderek yaygınlaştı.

 

 

 

 

GÜVENCELİ ESNEKLİK NEDİR?

Akparti literatürüne uzun yıllardır plan ve programlarında “esneklik” kavramının yanına “güvenceli”yi de ekliyor. Avrupa Sosyal Modeli kapsamında gündeme gelen “güvenceli esneklik” (flexecurity) kavramı “iş güvencesi” yerine farklı işlerde çalışmak yoluyla istihdamın korunmasını öngörüyor. Buna göre işveren açısından işten çıkarma kolaylaşacak, çalışanlar ise geçiş döneminde ekonomik olarak desteklenirken yeni iş bulabilmeleri için de kendilerine eğitim sağlanacak. Bu yaklaşımın emek cephesindeki karşılığı, başta kıdem tazminatı olmak üzere düzenli iş ve ücret güvencesinin tüm avantajlarını kaybetmek. Ücret gelirinin; süresi, miktarı ve yararlanma koşulları belli olmayan sosyal ödeneklerle ikame edilmesi öngörülüyor. Dolayısıyla bu yaklaşımın ortaya koyduğu en somut güvence, işveren açısından işten çıkarmaların kolaylaştırılması güvencesi.

Esnekliğin son görünümü olan güvenceli esneklik, çalışma koşullarında ve çalışma ilişkilerindeki aşınmayı yüksek rekabet gücü söylemi ile görünmez kılmayı hedeflerken yüksek rekabet gücünün daha güvenceli işlerin olmazsa olmaz koşulu olduğu sıkça telaffuz edildi. Ancak bu dönüşüm, bireysel veya toplu işten çıkarmaların kolaylaşması ve güvencesiz istihdamın yaygınlaşması sonucunu doğurduğu yönünden eleştiriliyor.

’NİN İSTİHDAM STRATEJİSİ: GÜVENCESİZ VE ESNEK

IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1990’lı yılların ortalarından itibaren, istihdamın esnekleşmesine yönelik olarak tezler sundu. Esnek çalışmanın kaçınılmaz olduğunu açıklayarak, “esnek güvence” (flexicurity) anlamına gelecek düzenlemelerle işsizlik sorununun önüne geçilebileceğini savundular. “Esneklik” ve “Güvence”nin temelden birbirine çelişkili olduğunu ifade edenlere rağmen Akparti iktidarı “esnekliği” hayata geçirmek için ilk adımını iktidara geldiği ilk yıl gerçekleştirdi. Esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini 2003 yılında yasal bir zemine oturtarak, 4857 Sayılı İş Kanununu çıkaran Akparti, iş güvencesini büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 2003’te yeni İş Yasası’yla ‘10 işçi’ şartını, sermaye örgütlerinin talebiyle ‘30 işçi’ye çıkardı. Böylece Türkiye’de işçilerin yarısından fazlası iş güvencesi kapsamı dışında kaldı. Patronların elini güçlendiren bu kanun ile taşeron uygulamasının kapıları ardına kadar açıldı. 2002 yılında kamudaki toplam taşeron işçisi 20 bin civarında iken, bugün sadece kamudaki taşeron sayısı bile 720 bin.

Akparti, pek çok farklı düzenlemelerle birlikte emek piyasalarını esnekleştirmeye yönelik düzenlemeleri birer birer yaşama geçirmeyi kısmen başarırken, kimin de ise tepkiler sonrası geri adım atmak zorunda kaldı. Ancak hiçbir zaman patronların “esneklik” talebinden vazgeçmedi.  Özel İstihdam Büroları, Kamu Personel Reformu, OVP, Kalkınma Planları… Akparti, 22 yıllık iktidarı boyunca, çalışma yaşamına dair yaptığı tüm düzenlemelerin, attığı her adımın orta yerine ‘esnekliği’ yerleştirdi.  Esnek istihdam ve esnek çalışmanın sorunları çözeceğini vaaz edip durdu.

Toplum yaranına çalışma, iş başında eğitim gibi projelerle de esnek çalışmayı merkezine alan Akparti, işsizlik sorununa çözüm olarak sunduğu bu adımlarıyla istihdama çare olmadı. Esneklik politikalarının işsizlik sorununu hafifleteceğini savunanların temel argümanı işsizlik sürelerinin kısalacağı idi. Ancak emek piyasaları esnekleştiği ölçüde devir oranlarının arttı. Yani esneklik, işsizlik süresini kısalttığı gibi istihdamda geçen süreyi de kısalttı ve istihdam dışına çıkma oranlarını artırarak güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırdı.

2011’de işsizlik oranı yüzde 8,4 iken bugün işsizlik oranı yüzde 22,7. Akparti’nin esneklik politikaları 22 yılda emekçilere daha çok işsizlik ve güvencesizlik getirdi.

Akparti’nin “Ulusal İstihdam Stratejisi” de tümüyle esneklik ve güvencesizlik üzerine kuruluydu. Ayrıca Kamu Personel Rejimiyle de AKP, ‘kadrolu memur’ yerine ‘sözleşmeli personel’ alımını başlattı. Memur sayısı yerinde sayarken, sözleşmeli personel sayısı 2007’de 52 bin iken bugün 330 bini geçti. Ücretli öğretmenlik, vekil öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam biçimlerini de giderek yaygınlaştı.

GÜVENCELİ ESNEKLİK NEDİR?

Akparti literatürüne uzun yıllardır plan ve programlarında “esneklik” kavramının yanına “güvenceli”yi de ekliyor. Avrupa Sosyal Modeli kapsamında gündeme gelen “güvenceli esneklik” (flexecurity) kavramı “iş güvencesi” yerine farklı işlerde çalışmak yoluyla istihdamın korunmasını öngörüyor. Buna göre işveren açısından işten çıkarma kolaylaşacak, çalışanlar ise geçiş döneminde ekonomik olarak desteklenirken yeni iş bulabilmeleri için de kendilerine eğitim sağlanacak. Bu yaklaşımın emek cephesindeki karşılığı, başta kıdem tazminatı olmak üzere düzenli iş ve ücret güvencesinin tüm avantajlarını kaybetmek. Ücret gelirinin; süresi, miktarı ve yararlanma koşulları belli olmayan sosyal ödeneklerle ikame edilmesi öngörülüyor. Dolayısıyla bu yaklaşımın ortaya koyduğu en somut güvence, işveren açısından işten çıkarmaların kolaylaştırılması güvencesi.

Esnekliğin son görünümü olan güvenceli esneklik, çalışma koşullarında ve çalışma ilişkilerindeki aşınmayı yüksek rekabet gücü söylemi ile görünmez kılmayı hedeflerken yüksek rekabet gücünün daha güvenceli işlerin olmazsa olmaz koşulu olduğu sıkça telaffuz edildi. Ancak bu dönüşüm, bireysel veya toplu işten çıkarmaların kolaylaşması ve güvencesiz istihdamın yaygınlaşması sonucunu doğurduğu yönünden eleştiriliyor.

HABERE AİT VIDEO



SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

SON DAKİKA HABERLER

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

yukarı çık