Türk Tabipleri Birliği’nden karantina ve PCR testi kararlarına tepki
Türk Tabipleri Birliği (TTB), 12 Ocak’taki Bilim Kurulu toplantısında temaslı aşılıların karantinaya alınmaması ve semptom göstermeyenlere PCR testi yapılmaması kararı alınmasına tepki gösterdi. TBB’nin yazılı açıklamasında, “Halk sağlığı için gerekli adımları atmayan iktidar yönet(e)memektedir ve bu süreçte sorumluluğu olanlar istifa etmelidir” denildi. TTB, alınması gereken önlemleri de 12 madde halinde sıraladı.
“Salgın kontrol altına alınamadı, kendi haline bırakıldı”
Bilim Kurulu kararlarını kamuoyuna açıklayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve bireysel önlemlerle salgının şubat ayında kontrol altına alınacağını belirten İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun yaklaşımlarına tepki gösterilen açıklamada, “Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yetmezlikleri, ekonomik kriz, liyakatsiz Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüğü yöneticileri, salgını kontrol altına alamamış ve kendi haline bırakmıştır. Bilimsel temellerden yoksun son açıklamalar, Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüklerinin pandemiyi yönet(e)meme sürecinde artık pes ettikleri aşamadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile tedavi edici hizmetlere ve hastanelere odaklanmış sağlık hizmetleri stratejisi çökmüştür. Güçsüzleştirilen ve birey hedefli örgütlenen birinci basamak sağlık hizmetleri, toplumsal bir tehdit olan salgın karşısında çaresiz kalmıştır” denildi.
“Toplum riske atılıyor”
Virüsün bulaşıcılığının artması nedeniyle test ve aşının özendirilmesi, etkin ve hızlı bir aşılama programı uygulanması gerekirken Sağlık Bakanlığı’nın aldığı son kararların bilimsel olarak kabul edilemeyeceğinin dile getirildiği açıklamada, kararların sağlık çalışanları ile toplumu karşı karşıya getirme, sağlıkta şiddeti artırma ihtimalinin yüksek olduğu vurgulandı. Test sayısının azaltılmasının hastalığın gerçek boyutunun toplum tarafından anlaşılamamasına neden olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bakanlık eliyle oluşturulan bu kontrolsüzlüğün her yurttaşı potansiyel koronavirüs vakasına dönüştürerek, toplumu riske attığı belirtildi. Bu kararlar ve uygulamalar sonrası sağlık kurumlarında herhangi bir önlemin alınmamasının sağlık emekçilerinin hayatlarının hiçe sayıldığını gösterdiği dile getirildi.
“Salgın yeni bir evreye girdi”
Omicron varyantı ile salgının yeni bir evreye girdiğinin vurgulandığı açıklamada, şöyle devam edildi:
“Son bilimsel verilere göre Omicron varyantının hastaneye yatırma ve ölüme yol açma potansiyelinin Delta’ya göre düşük olması ve daha hafif seyrettiği de bilinmektedir. Buna rağmen riskli gruplarda ölüme yol açma tehdidinin de büyük olduğu ve bu pikin ilerleyen günlerinde daha fazla ölümle karşılaşılabileceği de öngörülmektedir. Bununla birlikte hatırlatma dozunu yüksek düzeylerde tutan ülkelerde Omicron varyantının yol açabileceği hastane yatışlarının ve ölümlerin daha düşük olduğu görülmektedir. Delta varyantı öncesi ve delta dönemindeki bilimsel yayınlarda, post-COVID sürecinin geçirilen hastalığın şiddeti ile paralellik göstermediği belirtilmişti. Bu anlamda, kişiler virüsle hastalandıktan sonra hayatta kalsalar bile sağlıkları olumsuz etkilenebilecektir.”
TTB’den 12 maddelik çözüm önerisi
TTB, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
Toplumsal ve bireysel önlemler birlikte yaşama geçirilmelidir.
Aşısızların ve eksik aşılıların etkin ve hızlı bir kampanya ile aşılanmaları sağlanmalıdır.
5-11 yaş grubu için aşılama programı başlatılmalıdır.
PCR yanında hızlı testlerden de yararlanılmalı; günlük yapılan test sayısı yükseltilmeli, temaslı ve risk gruplarının taramaları hızlı tarama testi ile yapılmalıdır.
Bulaştırma potansiyeli olan yakın temaslı kişiler, hatırlatma dozu yapılmış olsalar dahi karantinaya alınmalıdır.
İzolasyon ve karantina altına alınan aileler için adı konulmuş bir ekonomik ve sosyal destek programı uygulanmalıdır.
Bulaşı artırma potansiyeli olan barınma koşullarına sahip aile bireyleri için karantina dönemini geçireceği kamusal yerler sağlanmalıdır.
Ücretsiz ve nitelikli maskenin Omicron varyantı pikinde yaşamsal olduğunu hatırlatıyoruz. Riskli yerlerde çalışanlarda N95 maske dağıtılmalıdır.
Kalabalıklaşmalardan kaçınmak için önlemler alınmalıdır. Toplu yaşam yerlerinin kapasitesi yüzde 50 ile sınırlandırılmalıdır. Aşısız kişilerin bu yerlere girmeleri engellenmelidir. Bu öneriler toplu taşıma için de geçerlidir. Yüz yüze yapılacak etkinliklerde bu önlemlere dikkat edilmelidir, etkinliklerin mümkünse çevrimiçi olarak yapılması sağlanmalıdır.
Kapalı ortamlarda havalandırmaların kamusal denetimi sağlanmalıdır.
Çalışma hayatı, kalabalıklaşmanın gözlemlendiği bir diğer alandır. Fabrikalar ve kamu kurumları yüzde 50 kapasite ile çalışmalıdır. Bu süreçte çalışanlar herhangi bir hak kaybına uğramamalıdır.
Sağlık kurumlarında kapasitenin aşılmasına dair hazırlıklar yapılmalıdır
Sorumlulara istifa çağrısı
Yetkili mercilerin sadece bireysel korunma önlemlerine bel bağladığını, salgının kontrolünü vatandaşların aşı gönüllülüğüne, fiziksel mesafe ve maske önlemlerine bıraktığını dile getiren TTB, “Bu tercih ile ölümlere sessiz kalan popülist, bilimsellikten uzak iktidar, yaşam hakkı ihlali yapmaya ve insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir. Halk sağlığı için gerekli adımları atmayan iktidar yönet(e)memektedir ve bu süreçte sorumluluğu olanlar istifa etmelidir” çağrısında bulundu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!