Özel Güvenlik paralel ordu” mu?

Bugün sertifikalı bir milyona yakın güvenlik elemanı var. O kadar asker ya da polis, korucu yok. Bu sayının dörtte biri aktif görevde. Yani 250.000’e yakın kişi.

Özel  Güvenlik paralel ordu” mu?
  • 23 Eylül 2016, Cuma 14:16

2013 tarihli bir veri var önümde:

Faaliyet İzin Belgesi Verilen Şirket Sayısı polis bölgesinde 1.491, Jandarma bölgesinde 6, Toplam 1.497. Faaliyet izin belgesi verilen eğitim kurumu sayısı toplam 743. Özel Güvenlik izni alan yer sayısı 58.583 polis bölgesinde toplam 67.830. Sertifika alan Özel Güvenlik Görevlisi sayısı toplam 974.727. Bu sayı aslında 1 milyonu aşmış olmalı. Kimlik alan ÖGG sayısı 657.282. Tahsis edilen ÖGG kadrosu 462.653. Alarm Merkezi sayısı ise 272.

Gülenciler eğitimci, dış bağlantıları var. Bu kadar şirketleri var. Asker, Polis ve MİT içinde adamları var, “eleman”ları var, kamu kurum ve kuruluşlarında bu kadar bağlantıları var, yerel yönetimlerde de öyle, işin ehemmiyetini varın siz düşünün

Genelkurmay Başkanlığı’nın 2012 Ocak ayının başında açıkladığı 711 bin 759 kişilik TSK’nın personel sayısı, 11 bin 982 kişi artarak 723 bin 741 oldu..

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılı Faaliyet Raporu’na göre; Emniyet teşkilatında 256 bin emniyet görevlisi bulunurken, bunların 244 binini polis memurları oluşturuyor.

2014 yılının Şubat ayı rakamlarına göre Türkiye genelinde 47.800 maaşlı korucu ve 25.000 gönüllü korucu bulunuyor. 20.000 korucu ise meslekten emekli olmuş durumda.

Dünyada da bu böyle. Büyük şirketlerin kendi güvenliklerini kendileri sağladığını biliyoruz. Batıda zaten eskiden beri Lejyonerler, yani paralı askerler vardı. Bu profesyonel ordudan daha farklı bir yapı. ABD bu işi şirketleştirdi. Mesela Blackwater böyle bir şey. Bazı ülkelerde VIP korumaları bunlar yapıyor. Bunlar kendi ülkelerindeki silahlı kuvvetler ve istihbarat örgütleri ile iç içe çalışıyor.. Beyin avcılığı da yapıyorlar, sanayi casusluğu da. Arkalarında çok ciddi hukuk büroları var..

Bulgaristan’da bir İmpex vardı eskiden.. Bunların silah şirketleri ile de terör örgütleri ile de profesyonel ilişkileri var. Çok ciddi kara para trafiğine sahiptirler mesela.. Bizdeki Çatlı örneği de derin yarı resmi yapılar değil mi idi.. Bunlar da bir şekilde uluslararası sistemle ilişkili yapılardır..

Gülen’i de bu işlerden bağımsız düşünemezsiniz.

Gülenistlerin temizliğine tepeden başlayacaksınız ama, parmaklara da dikkat edeceksiniz.. Mahkeme katibi, gardiyan, mübaşir gibi. Çaycı, güvenlikçi, Catering, İK, bilişim, muhasebeci. Yazılımlarınızı nereden alıyorsunuz, kameraların kurulumunu ve bakımını kim yapıyor?. Bilgisayarlarınızı ve elektronik, taşıt alımını kim, nereden yapıyor?. Bakın elektronik araçların IP numaralarının bile, kötü niyetli kişilerin eline geçmesi başınıza iş açabilir..

Bu güvenlikle ilgili yazılım ve donanım üreten, pazarlayan firmalar her ülkede iktidara ve ana muhalefete yakın çevrelerle farklı finansman, farklı markalar ile piyasaya birkaç koldan giriyorlar.

Önde bizim güven duyacağımız kişiler.. Arkada kripto elemanlar, ortada işi bilen teknik kadro.. Hem paramızı, hem bilgimizi çalıyorlar..

Bakın bu yapı hâlâ dimdik ayakta. Henüz buna kimse dokunmadı..

Bunlar o kadar ileri teknolojiler kullanıyorlar ki, hizmet alan kurum bu kapasitenin pek azını kullanıyor.. Yüzü tanıma değil asıl mesele, yüz okuma, asimetrik sorgulama.. Güvenlik şirketleri farkında olarak ya da olmayarak, koruma yaptıkları mekan dışında o kadar çok bilgi topluyorlar ki!

Kesinlikle devletin bir an önce şu “Milli Bilgi Bankası”, “Siber güvenlik yazılımı”, “big data yönetimi”, “intranet”, “süper bilgisayar” sorununu çözmesi gerek.. Yerli, güvenilir bir “sosyal media sistemi” ve “arama motoru”, “VOIP Telefon” konusunda çözüm üretmesi gerek.

Belki bu tür kuruluşların data kayıtlarının tümünün güvenli bir ortamda kopyalanması gerekir.. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı bu işle görevlendirilebilir.. Bu gücün sivil savunma ile hatta yerel polis gücü, istihbarat birimleri ile ilişkilendirilmesi gerekir.. Yani güvenlik şirketleri nasıl sıcak takip yapıyorsa, bu şirketlerin sıcak bir şekilde izlenmesi gerekir.. OHAL ve seferi durumda bu yapıların güvenlik birimleri ile irtibatlandırılabilmesi gerekir..

Güvenlik personelinin devlet güvenlik birimleri tarafından sürekli eğitime tabi tutulması şart.. Güvenlik donanımlarının sertifikalandırılması ve takibi, bunların bakımının da sıkı bir şekilde takibi gerekir.. Gerekirse özel güvenlik birliklerinin kamu güvenlik birimleri ile ortak güvenlik tatbikatları yapmaları gerekir..

Bu personelin kesinlikle rütbelendirilmesi, başarı ve performans notlarının sicillerine işlenmesi gerekir. Bu personellerin kamu güvenlik birimlerine geçişi konusunda da yeni düzenlemeler yapılabilir.. Bunlardan dil bilenler ya da özel ehliyet ve sertifikalara sahip olanlar, kamu ve özel birimler tarafından yurtiçinde ve yurtdışında geçici ve sürekli olarak danışman, eğitici ve operasyonel güç olarak görevlendirilebilir..

Özel güvenlik görevlilerini kontrol etmezseniz belli ideolojik, politik ve çıkar grublarının elinde paralel orduya ya da mafiaya dönüşebilir. Çeteleşebilir, yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı haline gelebilir..

FETÖ’nün bu yapı içinde önemli ve etkin bir yeri olduğunu, CIA ve MOSSAD gibi örgütlerin bu yapıları doğrudan ve dolaylı olarak kullandıklarını unutmayalım. Selâm ve dua ile..

KAYNAK : Abdurrahman Dilipak  Yeni akit ÖGG “paralel ordu” mu?


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

yukarı çık